1.2 milyar dolar ciroya 'entegre' yatırımı ile koşuyor

Türkiye’nin sayılı demir çelik firmaları arasına adını yazdıran Yolbulan Baştuğ, 80 milyon dolarlık bu yatırımının ardından arta kalan sıvı çeliği haddelemek için de 2016 yılında 50 milyon dolarlık yatırım yapmaya hazırlanıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

RECEP ŞENYURT

ADANA - Demir çelik sektöründe gerçekleştirdiği 80 milyon dolarlık haddehane yatırımıyla entegre tesise dönüşen Yolbulan Baştuğ, 2016’da da elindeki fazla sıvı çeliği haddelemek için yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım hedefliyor. Yaptığı yatırımlarla yarı mamul üretimden entegre bir tesise dönüşen firma, bu sayede sağladığı ton başına 35 dolarlık tasarrufla rekabette bir adım öne geçiyor. Firma önümüzdeki yıl 1,2 milyar dolarlık ciroya ulaşmayı hedefliyor. Yatırımları ile küresel arenada gücünü artıran Yolbulan Baştuğ’un 2015 yılı ihracat hedefi ise 450 milyon dolar. Tüm dünyada nitelikli ürünlere talebin giderek artması ise firmanın rotasını bu yöne çevirecek. Yolbulan Baştuğ’un bir sonraki yatırım alanı ise yenilenebilir enerji olacak. 

Firmanın temelinin Yolbulan ve Baştuğ ailelerinin ortak girişimi olarak 2008’de atıldığını anımsatıyor Yolbulan Baştuğ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Baştuğ ve 2010 yılının 6’ncı ayına kadar çelikhane yatırımlarının devam ettiğini sonrasında ise çelikhaneden kütük alınarak yarı mamul üretimine başlandığını belirtiyor. İki grubun ortak girişimi olarak kendi haddehanelerine kütük temini için kurulmuş bir fabrika olarak başladıklarını kaydediyor Baştuğ, “Yıl 2013’ü gösterdiğinde artık dünyada karlılık düştü, tasarrufun öne çıktı. Sektörde oyuncu olabilmek için entegre bir yapı oluşturmak gerekti. Biz de bunu görüp yatırımlarımızı bu yöne çevirdik” diyor. 
Osmaniye’de ürettikleri kütükleri Dörtyol’daki fabrikalarına nakledip orada tekrar ısıtarak haddeliklerini kaydiyor Baştuğ, bunun gerek enerji gerekse nakliye maliyetleri açısından ciddi bir yük getirdiğine dikkat çekiyor. Yaşadığı sıkıntıyı, “Yarı mamulü Osmaniye’de üretip soğumasını bekliyorum, 40 kilometre ileriye taşıyorum. Orada tekrar bir ısıtma maliyetine katlanıyorum" şeklinde anlatıyor Baştuğ ve bu ekstra maliyetlerin rekabet şanslarını azalttığını belirtiyor. 

Yerli ve yabancı teknolojinin harmanı bir tesis

 Fabrikayı kurduklarında entegre bir tesis olma düşüncesiyle yola çıksalar da kriz yılları nedeniyle bütçelerinin çelikhanenin yanına yeni bir haddehane kurulmasına imkan tanımadığını da kaydediyor Baştuğ, "Ama bu yatırımdan kaçamazdık. Haddehane yatırımına geçen yıl karar verdik. Yerli üretim CVS makine ile haddehanenin anlaşmasını imzaladık. Yaklaşık 15 aylık sürede haddehaneyi tamamladık" diyor. “Otomasyon sistemlerinde tercihimiz Alman ve İtalyan teknolojisinden yana oldu. Yani yerli makine üretimiyle dünyanın önde gelen otomasyon sistemlerini harmanladığımız son teknolojiye sahip bir yatırım gerçekleştirmiş olduk” açıklamasını da yapıyor Baştuğ ve ekliyor: "Tam kapasiteye ulaştık. Tesislerimizde 8 mm’den 65 mm’ye kadar inşaat demiri haddeleyebiliyoruz. Önceden çubuk demir satışını Dörtyol’daki satış istasyonunda Baştuğ Grup yapıyordu. Artık satışımızın tamamını kendimiz, burada Osmaniye’deki fabrikamızda gerçekleştiriyoruz.” 

Baştuğ, çelikhane üretimlerinin günlük 5 bin 500 ton sıvı çelik olduğunu ve şu anda günlük 4 bin tonu mamule çevirebildiklerini açıklıyor. Baştuğ, “Bin 500 tonluk bir fazlamız var. Şimdiden bu bin 500 tonluk ürünü mamule çevirebilecek entegre bir tesisin fizibilite çalışmalarını yapıyoruz. Yani profile mi, filmaşine mi yoksa sacamı çevireceğimizin kararını vereceğiz. Teknik olarak bizim çelikhanenin kontünü dökümünü değiştirdiğimiz zaman sacın hammaddesi olan 'slap'ı çekebiliyoruz. Bunu çektiğimiz zaman sac haddehanesi de kurabiliriz. Tabi bunu arz talebe göre belirleyeceğiz. Bütün bunları çevremizdeki savaşların bitmesine, insanların alt ve üst yapı ihtiyaçlarına göre belirleyeceğiz. İhtiyaç ne ise ona göre üretim yapacak bir tesis oluşturacağız” diyor. 

Haddehane yatırımlarının 80 milyon dolarlık bir yatırım olduğunu anlatan Baştuğ, devam eden fizibilite çalışmaları tamamlandığında 2016’da fazla sıvı çeliği haddelemek için de yaklaşık 50 milyon dolarlık bir yatırım daha hedefl ediklerini söylüyor. Bu yıl grup olarak yaklaşık 300 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiş olacaklarını dile getiriyor Baştuğ, gelecek yılın ihracat hedefini ise grup olarak en az 450 milyon dolar olarak açıklıyor. Baştuğ, “Bu da üretimin yaklaşık yüzde 40’ına denk geliyor. Ancak talep artarsa bu oran yüzde 50’yi de bulabilir. Çünkü dış piyasada özellikle Amerika, İsrail, İngiltere gibi ülkeler kalite konusunda sıfır toleransla çalışıyorlar ve mal alımlarında buna çok dikkat ediyor. Biz de şirketimizi nitelikli ürünlere yönelik geliştiriyoruz” diyor.

Dünyanın dört bir yanına mal satabiliyoruz

Yolbulan Baştuğ'un bin kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden Baştuğ, kaliteli ürünleri sayesinde çok çeşitli coğrafyalara ürün sattıklarını anlatıyor. Bu ülkelerden biri de Peru. “Peru bizden özel analizli nitelikli kütük istiyor. Bunu da her yerden alamıyor” diyor Baştuğ. Türk demir çelik sektörünün nitelikli ürün taleplerini karşılayacak konumda olduğunu da vurguluyor Baştuğ, Peru’ya yakın Brezilya’daki üreticilerin kaliteli üretimde maliyetlerini minimize edememesi nedeniyle hem kaliteli üretim yapıp hem de maliyetlerini düşürebilen Türk ihracatçısının okyanus aşırı Peru gibi ülkelere ihracat yapabildiğini söylüyor. Rusya ve Ukrayna’nın da ciddi çelik üreticileri olduğunu anımsatıyor Baştuğ, “Ancak bu ülkelerde de çoğu zaman kalite sorunu çıkabiliyor” diyor. Türk çeliğinin kalitesinin artık dünyaca tanındığını vurguluyor Baştuğ ve nitelikli çelik isteyenlerin artık Türkiye’ye geldiğini söylüyor. Baştuğ, şu anda tıkalı olmasına karşın önümüzdeki süreçte Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki demokratik gelişmeye paralel Türkiye’nin bu ülkelerde de ciddi söz sahibi olacağına dikkat çekiyor.

Dünyada en büyük rakibimiz Çin

Şu anda dünyada sektörde en büyük rakibin Çin olduğunu anlatan Mustafa Baştuğ, Çin’in iç piyasası durgunlaşınca yaklaşık 6 ay önce devlet desteğiyle ihracata yöneldiğini bildiriyor. “Devlet desteği alması nedeniyle bizim pazarlarımızda büyük daralma oldu. Biz de Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği olarak Çin’in bu haksız rekabetinin önüne geçebilmek için Çin’den gelen bu ürünlere fon koyulmasını istedik. Bu talebimiz hükümetçe karşılık buldu” diyor Baştuğ ve ekliyor: “Yalnızca Türkiye değil, Çin mallarına karşı tüm ülkeler kendi üreticilerini korumak için fon koydu.” Çin’den kangal demirin mamul olarak Türkiye’ye girdiğini, bunun da iç üreticilere büyük sıkıntı yaşattığını anlatıyor Baştuğ, Çin’in yüzde 80 üretimini madenden Türkiye’nin ise ark ocağından yani hurdadan üretim yaptığını anımsatıyor. “Bu nedenle bizim hurda fiyatlarında dünya piyasalarına mahkumluğumuz var” diyor Baştuğ, “Derneğimiz bu ucuz mamul girişleri yönünde gerekli girişimlerde bulundu ve sonuç da aldı” ifadelerini kullanıyor. Türkiye’nin ihracatta çok ilerlediğini vurgulayarak Çin’in haksız rekabetine karşı uluslar arası alanda devlet koruması beklediklerini kaydeden Mustafa Baştuğ, AB ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle Türkiye’de demir çeliğe, bir şekilde teşvik verilmemesinin sıkıntısını yaşadıklarını söylüyor. “Çin’in 1 buçuk milyar insanı var senede de 750 milyon ton üretim yapıyor. Bizde 76 milyon insan var senede de 50 milyon tona yakın bir sıvı çelik üretimimiz var” diyen Baştuğ, devlet koruması olmaması halinde bundan ülkenin zarar göreceğine dikkat çekiyor. Konuşmasının sonunda 2023 yılı hedeflerine de değinen Baştuğ, 2023’te çelikhane ünitelerinden 4 milyon ton sıvı çelik elde etmeyi hedeflediklerini, kapasitede yüzde 100, ciroda ise yüzde 150 büyümeyi hedefl ediklerini anlatıyor. Bu büyüme ile cirolarının 2,5 milyar dolar olarak planlandığını kaydediyor. Mustafa Baştuğ, bunun yüzde 40’ını da ihraç ederek, ihracat rakamlarını 1 milyar dolara çıkarmayı hedefl ediklerini sözlerine ekliyor.

'Zenginleştirecek' tesis kurulabilir

Türkiye’de ark ocaklarının yüzde 80 üretim ile sıvı çeliğin öncüsü olduğuna dikkat çekiyor Mustafa Baştuğ ve Türkiye’nin tenörü düşük de olsa demir cevheri açısından zengin bir ülke olduğunu söylüyor. Demir cevherinin tenörünün zenginleştirilebileceğini kaydeden Baştuğ, “Ülkemizde direct-reduce iron ( Demir cevherinin işlenmesi ve sünger demir üretilmesi/DRI) de kurulabilir” diyor. DRI tesislerinin pahalı ve yüksek enerji giderleri olan yatırımlar olması nedeniyle devlet teşviki ile yapılabileceğini kaydeden Baştuğ, mevcut durumda şirket olarak ancak devletin teşvik etmesi halinde hemen bir tane kurmaya hazır olduklarını belirtiyor ve “Böylece hurda bağımlılığımız azalır, katma değerimiz yükselir” diyor. Bu işi devletin yapmasını istemediklerini, yalnızca enerji maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle teşvik beklediklerini vurguluyor Baştuğ ve “Hurda kullanımı ne kadar düşerse yer altı kaynaklarımız aktif hale getirilip paraya dönüştürülür. Bu iş devletin değil, madencinin işi çünkü Türkiye'de bu ürünü çıkartıp işleyecek şirketler var” ifadelerini kullanıyor.

Katma değerli ürünler haddelenmeli 

İskenderun’da çelikhanesi bulunmayan haddehaneleri değerlendiren Mustafa Baştuğ, bu haddehanelerin ayakta kalabilmesi için ya birleşmeleri ya da araba milleri gibi katma değeri yüksek farklı ürünler haddeleyecek sistemlere geçmeleri gerektiğini söylüyor. “Bölgemizde çok kaliteli haddehaneler de 1980 model haddehaneler de var” diyen Baştuğ, "Eskiler, teknolojilerini yenileyerek, bunu dönüştürebilirler. Ama mevcut halde devam etme şansları pek gözükmüyor” değerlendirmesini yapıyor. Teknolojik olarak yeni sistemlerle rekabet etmelerinin zorlaşacağını dile getiren Baştuğ, “Çünkü hem entegre hem de yeni teknoloji kullanan firmalarla kalite ve fiyatta rekabet etmeleri mümkün olamayacak” şeklinde konuşuyor.

Güçlerini birleştirdiler

İsdemir’in yassı mamule geçmesiyle yurtiçinden kütük talebini karşılayamayan, yurtdışından ihracat şartıyla ithal edebildiği kütükleri de Kuzey Afrika’daki Arap Baharı ve Ortadoğu’daki iç karışıklıklar nedeniyle satmakta zorlanan Yolbulan ve Baştuğ aileleri çareyi Yolbulan Baştuğ olarak birleştirip kendi çelikhanelerini kurmakta buldu

Bu konularda ilginizi çekebilir