MP, otoyollar ve şekerde ihale süreçleri başlıyor

MP, otoyollar ve şekerde ihale süreçleri başlıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, Milli Piyango ve otoyollarda özelleştirmeye başlanması için TBMM'den ilgili yasaların çıkmasının beklendiğini bildirdi. Piyango ile ilgili düzenlemenin alt komisyondan geçtiğini, otoyollar düzenlemesinin genel kurula indiğini belirten Kilci, kanunlar Resmi Gazete'de yayımlandıktan 1 hafta sonra, dolayısıyla temmuz ayı içerisinde süreçlerin başlayacağını kaydetti. Kilci, Halk Bankası özelleştirmesinin dünya finans piyasalarındaki gelişmeler de gözönüne alınarak beklemede olduğunu ifade etti. Kilci, Ziraat Bankası'nda özelleştirmenin halka arzla başlamasının doğru olacağını söyledi. Milli Piyango'da 7 ila 10 yıllık devir öngördüklerini, muhtemelen sürenin 10 yıl olacağını bildiren Kilci, devrin bir imtiyaz sözleşmesi niteliğinde olacağını söyledi. Milli Piyango'da hasılatın yüzde 20'sinin işletici idareye kaldığını ifade eden Kilci, Milli Piyango İdaresi varlığını sürdüreceği için yüzde 20'nin yüzde 3'lük bölümünün Milli Piyango İdaresi'ne aktarılmasını, yüzde 17'lik bölümünün de yeni işleticiye verilmesini öngördüklerini belirtti. Bunun karşılığında sabit bir bedel üzerinden ihaleyi gerçekleştireceklerini vurgulayan Kilci, modeli şöyle anlattı: "Toplam şans oyunları hasılatının KDV hariç yüzde 17'si işleticiye terkedilecek. Bunun içerisinde işletme ve yatırım masrafları, cari giderler olacak. Ne kadar kâr edeceği işleticinin maharetine bağlı. Şans oyunları hasılatının yüzde 80'lik bölümünün önemli bir kısmı zaten ikramiye olarak dağıtılıyor. Diğer kısımları şov vergisi adı altında vergilendiriliyor. Yüzde 17'si de işleticiye kalıyor. Bu yüzde 17'nin tamamı kar değil tabii. 17'nin içinde ciddi anlamda bir işletme maliyeti var, yatırım ihtiyacı sözkonusu. Ama biz o işletme ve yatırım ihtiyaçlarının ne kadar olduğu yönünde bir öngörüde bulunmuyoruz. İşletici buna göre bir teklif verecek. Milli Piyango'nun 2007 yılı hasılatı yaklaşık 1,5 milyar YTL olmuştu. Bunun yüzde 17'si 255 milyon YTL'ye karşılık geliyor. 2007 hasılatına dayanarak 10 yıllık devir sürecinde 2,5 milyar YTL'lik hasılat için şirketler yarışacak. Mevcut durumda dahi yıllık yüzde 10 civarında artış olduğu düşünüldüğünde yarışa esas tutar çok daha yüksek olacak." İşleticinin yeni çekilişler düzenleyebileceğini ifade eden Kilci, Milli Piyango özelleştirmesine girmek için ön yeterlilik uygulanacağını ve bu çerçevede mali güce bakılacağını açıkladı. Kilci, "Teknik yeterlilik anlamında deneyim aranması sözkonusu olamaz. Bu çok kısıtlayıcı bir şart olur. Teknik kabiliyet, teknik yeterliliğe de bir şekilde bakmamız gerekiyor. Ama buna sahip olunmasından ziyade bunun taahhüt edilmesi şeklinde bir süreç olacak. çünkü daha önce bu sektörde çok fazla firma yok. Aksi taktirde rekabeti çok sınırlandırmış oluruz ki bu doğru olmaz" diye konuştu. Köprüler tek paket olacak Otoyollarda 20 ila 25 yıllık, muhtemelen de 25 yıllık bir imtiyaz dönemi öngördüklerini belirten Kilci, Rekabet Kurulu'nun koyduğu şart nedeniyle satışta Boğaziçi Köprüsü'nün dışarıda bırakılacağını açıkladı. Boğaziçi Köprüsü'nü hariç tutarak bütün otoyolları, Fatih Köprüsü dahil tek bir paket olarak özelleştireceklerini belirten Kilci, "Çünkü ülkemizdeki toplam otoyol ağı 2 bin kilometreden biraz fazla. Ölçek olarak çok fazla küçük parçalara bölmenin anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Zaten önemli bir kısmı da çok kısa bir alanda, 400-500 kilometrelik bir alanda yoğunlaşmış durumda" dedi. Boğaziçi Köprüsü'nün satılması için birinci ihalenin tamamlanması, devir işleminin gerçekleşmesi ve belki bir süre işletimin gözlenmesinin bekleneceğini anlatan Kilci, ihaleye çıkacak otoyollarda ihalenin bu yıl tamamlanacağını, devrin gelecek yıla sarkacağını söyledi. Otoyolda yol yapım şartı Otoyol özelleştirmesinde başta mali olmak üzere birtakım yeterlilik kriterlerine bakacaklarını bildiren Kilci, "Mali güç arayacağız. Çünkü bu sadece işletimden ibaret bir süreç olmayacak. Aynı zamanda bazı yatırımların yapılmasını da gerektiriyor olacak. Deneyim anlamında bir ön yeterlilik değil ama mali ve teknik yeterlilik de olacak. Teknik derken bizzat otoyol işletmeciliği yapmış olmaktan ziyade otoyol inşaatı gerçekleştirmiş olmak tarzında" bilgisini verdi. Şeker fabrikaları 6 paket Şekerde önümüzdeki bir ay içinde ihale ilanlarını vereceklerini açıklayan Kilci, toplam 25 fabrikayı 6 pakette satacaklarını belirtti. A, B ve C portföyleri için hemen, diğer üç tanesi için de bundan bir ay sonra ihaleye çıkılacağını kaydeden Kilci, her bir portföyün ihalesinin bir hafta veya 10 günlük aralarla yapılacağını söyledi. Şekerde ilk kez varlık satışı yöntemi ile özelleştirme yapılacağını ifade eden Kilci, portföyleri kendi içinde bölmeyeceklerini, buna karşın alıcıların ortak girişim grubu kurmak suretiyle bir portföye teklif verebileceğini, daha sonra kendi aralarında bölebileceklerini kaydetti. Bazı fabrikalarda üretim durabilir Portföyleri oluştururken kota bütünlüğünü göz önüne aldıklarını vurgulayan ÖİB Başkanı, "Kota bütünlüğünü gözönüne alırken coğrafi yakınlık-uzaklık konularını dikkate aldık. Diğer taraftan portföyün içerisinde yer alan fabrikaların toplam kapasiteleri bizim için önemli oldu. Yani anlam ifade edebilecek bir kapasitede olması. Buradaki temel belirleyici unsur kota. Bu sadece bir özelleştirme olmayacak. Sektörde rasyonelleşme anlamı da taşıyacak bir süreç olacak. Yani muhtemeldir ki alıcılar bu fabrikalarda bir yeniden yapılandırmaya gidecek; bazı fabrikalarda üretimi artırma, bazılarında üretimi azaltma veya başka alanlara yönlendirme yönünde bir yeni bir iş girişimi sağlayacaklar." Halkbank'ın özellşetirmesinde piyasa koşullarına bakacaklarını ya halka arz ya da staretejik satış yapacaklarını ama somut bir karar olmadığını anlatan ÖİB Başkanı Kİlci, Ziraat Bankası'nın satışı konusunda ise Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar'ın özelleştirme stratejisinin halka arzla başlaması gerektiği konusundaki fikrine katıldığını belirtti. Kilci, "Büyük bir banka, bir seferde bankanın tamamının özelleştirilmesini çok rasyonel görmüyorum. Ama bankanın ihtisas alanlarındaki özelliklerinin gerektirdiği bir sonuç değil bu. Bunlar gerekçe değil. Bunun tek gerekçesi, büyük bir banka, köklü bir banka olması. Ziraat'in verdiği sübvansüyonlu kredi banka kaynaklarından değil Hazine'den karşılanıyor. Hazine bu alanda bir destekleme yapmaya karar verdiği zaman bunu farklı bankalarla da pekala yapabilir. Bu kredinin veriliyor olması hiçbir bankaya ayrıcalık tanımamalı bence ve özelleştirilmesi önünde bir gerekçe olmamalı diye düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. TÜPRAŞ'ta Global'e yeni dava açılacak Yargının iptal kararı nedeniyle geri alınması gereken Tüpraş'ın yüzde 14,76'sı için Global'e karşı açılan davanın reddini değerlendiren Metin Kilci, şunları söyledi: "Başka bir süreçte dava açmamız gerekiyor. Mutlaka yargı kararının uygulanması için bir yol olacaktır yani. Mahkeme husumet nedeniyle reddetti. Bir kere o kararı temyiz edeceğiz. Böyle bir red kararı olmaması gerekirdi. Siz davayı Global Yatırım kuruluşuna karşı açamazsınız, aracılık yaptığı yatırımcıların aleyhine açmanız gerekirdi gerekçesiyle reddetti mahkeme. Dolayısıyla biz mahkeme kararının gereğini yerine getireceğiz. Yani birebir dört ya da beş yatırımcıya dava açacağız, hisseleri almış olanlara karşı. Fakat mahkemenin bu kararını da temyiz edeceğiz." Tekel işçisi çalışmamayı seçti Tekel'de devir sırasında yalnızca 350 çalışan BAT'a geçerken 2 bin kişinin kamuda kalmasının özelleştirme felsefesine ters olup olmadığı sorusuna karşılık Kilci, şöyle konuştu: "Özelleştirme felsefesine çok da uygun olmayan bir durum ortaya çıktığını kabul ediyorum. Bu benim için de son derece şaşırtıcı bir sonuç oldu. Biz daha fazla insanın bizden ihbar ve kıdem tazminatlarını alarak daha yüksek ücretle ve birtakım teşviklerle çalışacağını öngörüyorduk. Ancak insanlar garip bir şekilde, çok fazla çalışmayacakları, verimli olamayacakları Yaprak Tütün'e nakil edilmeyi, hatta başka illere nakli tercih ettiler. Bu benim için de şaşırtıcı üzücü bir sonuç oldu doğrusu." Çalışanların bu tutumu nedeniyle kimseyi mağdur etmeme sözünü "Çok zorlanarak yerine getirdiklerini" kaydeden Kilci, "Maalesef bu garantimiz, bu tür iyi niyetimiz çalışanlarımızdan gerekli cevabı görmedi" dedi. Yoruldum "Başkanlıkta beş yılı doldurdunuz. Bu süreçte yapılan büyük özelleştirmeler, tartışmalar, dava ve yargılanmaları da göz önüne alınarak, yoruldunuz mu?" sorusuna karşılık Metin Kilci, "Doğru ifadeyi bulmak lazım. Yorulmak doğru bir ifade olmaz. Ama tabii yerine daha doğrusunu bulamadığım için "yoruldum" diyebilirdim. Yoruldum. Fiziki bir yorgunluğu kastetmiyorum" dedi. TÜPRAŞ, Petkim, Tekel gibi kuruluşları özelleştirmek için iki-üç defa ihaleyle çıkmak gerektiğini, ayrıca Türk Telekom, Erdemir gibi büyük kuruluşların da satıldığını anımsatan Kilci, "Çok ısrarlı, kararlı bir tutum sergiledik. Özelleştirme İdaresi'nin ne kadar güçlü bir idare olduğunu ispat etmiş olduğumu düşünüyorum. Biz çok fazla takdir beklentisi içerisinde hiç olmadık ama haksız eleştiriler de üzüyor tabii, yoruyor bizi. Davalar dediğiniz gibi. Manisa Sümer'le ilgili hakkımızda yeni bir dava açıldı örneğin" diye konuştu. Manisa Sümer'de yapılanları şık bulmadım Manisa Sümer tesisini özelleştirme ihalesi ile alan Manisalı işadamlarının, kısa süre sonra kat kat fazla fiyata başkasına araziyi satmaları ve imar yolsuzluğu olduğu anımsatması üzerine Kilci, "Bizim sorumlu tutulduğumuz, dava açılmasına neden olan şey ile ortaya çıkan sonuç başka başka şeyler. Ortaya çıkan sonuç şık gözükmüyor diye kendimi suçlu hissetmem gerekmiyor. Ve asla da kendimi suçlu hissetmiyorum. Kaldı ki Sümer Holding'in özelleştirilmesinin gecikmesinin hesabını da biz verdik. Evet, biz özelleştirme işlemini yaptıktan sonra yaşanan şeyler hiç de şık değil. Benim de onu tasvip etmem mümkün değil. Ama bunun böyle olacağın öngörmemiz mümkün değildi. Bunu öngörmüş olsaydınız ihaleyi öyle yapar mıydınız, ihaleye o kadar az katılım olur muydu?" diye konuştu.