1 milyon babayiğit…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

İthalat 2013’te 250 milyar doları aştı…

*    *    *

Antalya’da bugün Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun organize ettiği, ‘un sanayicileri zirvesi’ başlıyor…

ABD’den, Rusya’dan, Afrika’dan kısacası tüm dünyadan üretici temsilcileri, Türk üreticilerle tanışmak için toplanıyor…

İhracatını 1 milyar doların üzerine çıkaran ve pazar payını hızla arttıran sektör temsilcilerine, tüm dünya ‘babayiğit’ muamelesi çekiyor…

Tıpkı tekstil gibi, tıpkı ayakkabı gibi, tıpkı halı gibi, tıpkı makine gibi unda da dünya liderliği hedefleniyor…

*    *    *

Tekstilde, halıda dünya liderliğine giderken, hammaddesi olan pamuk ve pamuk ipliği ithalatında 3.5 milyar dolara koşuyoruz…

Ayakkabıda dünya liderliğine giderken, hammaddesi olan deri ve deri ürünleri ithalatında 5 milyar dolara koşuyoruz…

Unda dünya liderliğine giderken, hammaddesi olan hububat ithalatında 1.5 milyar dolara koşuyoruz.

*    *    *

Hammadde konusunda daha fazla adım atsak…

En azından ‘otomobil üretimini’ düşündüğümüz kadar, hammaddeyi düşünsek…

Sonuçta:

1 babayiğit yerine, 1 milyon babayiğit çıkarsak!

*    *    *

Yıl 1770…

Yani 244 yıl önce…

İlk buharlı araba yapılmış…

Yani, otomobilin icadı için ilk adım atılmış…

*    *    *

Yıl 1885…

Yani 130 yıl önce…

İlk motorlu taşıt yapılmış…

*    *    *

Yıl 2014…

Yani, 250 yıl sonra…

Türkiye, ‘babayiğit’ arıyor…

*    *    *

Ülkede 1 milyonu aşkın ‘üreten babayiğit’ varken…

*    *    * 

Tekrar Antalya’daki toplantıya dönersek…

TUSAF Başkanı Erhan Özmen de buna dikkat çekiyor. 

175 milyar dolarlık ara malı ithalatının altını çiziyor.

Üreticilerin destek beklediğini söylüyor.

*    *    * 

Fabrika kuran fabrikalarımıza sahip çıkıyor muyuz?

“Metro’yu, tramvayı, metrobüsü ben üreteyim…” diyen sanayiciyi dinliyor muyuz?

“Kamu alımlarında ‘yerli malı’ tercih edilsin ki, daha fazla, daha kaliteli, daha inovatif üretime kapı aralansın…” diyen üreticiyi yaklaşık 20 senedir, “Tamam, tamam bakıyoruz…” cümleleriyle oyalıyor muyuz?

İstihdamını artıranı “sosyal güvenlik politikaları”yla cezalandırıyor muyuz? 

Birazcık büyüyenin üstüne “vergi politikaları”yla gidiyor muyuz?

Sabahtan akşama kadar döviz, faiz, borsa üçlüsünü konuşuyor muyuz?

Tarım arazilerinden sanayi arazilerine kadar ne varsa imara açıyor muyuz?

Rant ekonomisi ile üretim ekonomisini bozuyor muyuz? 

Üretenlerimize 5 dakika yerine 5 gün ayırabiliyor muyuz?

Bu nedenlerle yiğitleri üretmekten soğutuyor muyuz?
*    *    *
Bu sorulara “hayır” cevabını verebiliyor muyuz?

Sonra da ‘babayiğit’ bulamıyoruz diye hayıflanıyoruz.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar