2016: Oynak ama çok kötü bir yıl değil

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Merrill Lynch’e göre en kırılgan üç ülke arasındayız çünkü dönmesi gereken döviz borcu –210 milyar USD kadar- ve düşük rezervler –net döviz rezervi 22,5 milyar USD, brüt altın hariç 92,5, altınla 110,5 milyar USD- kura karşı kırılgan bir yapıya işaret ediyor. Ama bir avantaj var: 2015 başlarken düşen petrol fiyatından en olumlu etkilenecek ülke olmayı bekliyorduk. İşin bu kadar basit olmadığı anlaşıldı. Bu seneye oynaklık bekleyerek başlıyoruz. Yani kimse kurun en azından enflasyon kadar –bence en az yüzde 8, muhtemelen 9 civarı- değer kaybetmesini tuhaf karşılamayacak. Sepet bazında Lehman sonrası –7 yıldan fazla bir süre- yıllık ortalama değer kaybı yüzde 10,3. 2015’i fazla değer kaybedilen sene olarak dışarıda bıraksak bile yıllık ortalama değer kaybı enflasyonun 2 puan kadar üzerinde kalıyor. Yani bu varsayım “muhafazakâr” sayılır. TL’nin ortalamada değer kazanması için arada bir para girişi olması yetmez; toptan bakışta köklü bir değişklik, yani GOP’lara göre pozitif ayrışma gerekir. 

Büyümeye gelince: Sanayinin ve imalat sanayisinin payının düşmesi Batı’yı yakalama perspektifinden olumsuz, çünkü verimlilik artışı bu segmentte oluyor. Fakat büyümenin kaynağı mutlaka imalat sanayisi olacak diye bir kural yok; hatta sanayi olacak diye bir kural da yok. Kamu harcamaları, bankaların sermaye yeterliliğini rahatlatacak düzenlemeler, kredi büyümesi, kamu harcamaları, ücret artışıyla gelecek iç talep ve büyük projeler büyümeyi 2015’te olduğu gibi yüzde 3,5 civarında tutmaya yeter. Enflasyonist etki yılın ikinci yarısında belirginleşecektir. Beklenen enflasyona göre gösterge tahvilde yüzde 3 civarı reel faiz olduğuna ve dengeyi güçlükle tutturduğuna göre, (a) enflasyon beklentilerinin yükselmesi (b) Fed faiz artışlarının gerçekleştiğinin görülmesiyle en azından spread koruyacak bir faiz yükselişi kaçınılmaz görünüyor. Bankaların maliyeti artacak, fakat dış kaynakları ynilemekte miktar olarak sorun yaşamayacaklar: Zaten halihazırda olan da bu.  Algoritmik ticaretin borsa oynaklığını artıracağını da eklemek lâzım. Bu işler olurken kur, GOP’ların ağırlıklı Çin kaynaklı gelişecek durumlarına ve yerel risklere göre hayli oynak seyredecek. 

Dış ticaretin büyümeye katkısı olmasını beklememek lâzım çünkü ağırlıklı Avrupa’ya dayalı, diğer pazarlar çalışmıyor. Turizmde de manzara ortada. Cari açığın 35 milyar USD’nin de altına doğru hızlı gerileyişi avantaj; fakat 2015’te bazı aylarda sıfıra yakın cari açığı bile normal sermaye girişleriyle karşılayamadığımızı, finans hesabının da eksi verdiğini ve net hata noksana rağmen rezerv erittiğimizi unutmamak lâzım. Risk toptan değerlendiriliyor ve cari açığın düşmesiyle kur riskinin ortadan kalkmadığını yaşayarak görmüş bulunuyoruz.

Draghi’nin gevşek para politikasıyla ilgili beklenen sinyali vermemiş olmasının zaten değer kazanan doların daha da hızlı değerlenmesini bir nebze frenlediğini de not edelim. Avrupa, evet euro değerli kalsın istemiyor, evet Almanya ihracatı bölgeyi sürüklüyor, ama çok hızlı bir değer kaybı da arzulanmıyor. ABD de kontrolsüz değerlenme istemiyor. Zaten Fed faizleri iki kez daha artınca manzara belli olacak ve dolar haliyle biraz daha değer kazanacak. Fakat Euro/USD paritesinin 2016 içinde 1’in altına düşmesini beklemiyorum. 

Başka? "Başkanlık Sistemi" diye bir olay var ortada ve bu iş referandum ya da erken seçime yol açabilir deniyor. Bu da piyasa açısından bir risk fakat zaten böyle şeylerin olabileceği tahmin ediliyor. Sürpriz değil. Gerçi insan tartışmalarda Madison, Hamilton, Jefferson, Adams gibi birilerini görmeyi bekliyor; ama ne yapalım, o kadar kusur kadı kızında da olur! 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019