Akıl, zeka, cinlik, inovasyon ve girişimcilik

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

İnovasyon artık günlük yaşamın en sık kullanılan sözcüklerinden biri oldu. Gerek politik, gerek akademik ve gerekse iş çevrelerinde hep inovasyondan söz ediliyor. Ülkemizin ortagelir tuzağından kurtulup 9-10 yıl içinde kişi başına düşen gelirinin 20-30 bin dolar seviyelerine çıkarılmasının tek yolunun yüksek katma değerli inovasyonlardan geçtiği konusunda tüm kesimlerce tam bir görüş birliği var.

İnovasyonları hayata geçirecek olanları da biliyoruz: Bir tarafta yeniliklere imza atacak olan Ar-Ge’ciler, icatçılar, kaşifler. Diğer tarafta da bu yenilikleri taleple buluşturarak ekonomik değer kazandıracak olan girişimciler. İnsanların ceplerindeki paraya kıyıp satın almadıkları yenilikler inovasyon niteliği kazanmıyor. Bu icat ve keşifler, inovasyona dönüşebilmek için kendilerini taleple buluşturacak girişimcilerini bekliyor. 

İnovasyonu oluşturan bu iki tarafın veya bu iki özelliğin aynı kişide buluşması pek mümkün olmuyor. Zira bu iki özellik çok farklı kişilikleri gerektiriyor. Ar-Ge’cilerin gözleri laboratuvarlarının dışına çıkmıyor. Kısaca Ar-Ge’ciler genellikle dalgın yaratıcılar oluyor. Girişimcilerin gözleri ise fıldır fıldır talep boşlukları arıyor. Talepteki gelişmeleri ve değişimleri izliyor. Yeni tedarik kanallarını gözlüyor. Süreçlerde verimliliği artıracak yolları arıyor. Kısaca girişimciler tüm piyasaları sürekli tarayıp gözetleyen gözü açık yaratıcılardır (üçüncü yaratıcı grup olarak kabul edilen sanatçılar da şaşkın yaratıcılar olarak adlandırılıyor. Herhalde yakın gelecekte onların dagirişimcilerle buluşturulup eserlerinin ekonomik değere dönüştürülmesi, yani piyasalaştırılması büyük önem kazanacak.)

Girişimciler de; Ar-Ge’ci, icatçı ve kaşif tüm yenilikçiler de akıllı ve zeki insanlar. Fakat burada girişimci geçinene bazılarının (sahte girişimcilerin) cinlik yapmaları, inovasyon konusunda büyük tehlike arz ediyor. Zira cinlik yaparak para kazanma yoluna gidilmesi girişimciliğin inovasyon yaratma katkısına ters düşüyor. Cinlik yoluyla katma değer yaratılamıyor. Para kazanma katma değer yaratarak değil, başkalarının gelirlerini kendine transfer etme yoluyla gerçekleşiyor. Bu durum girişimci olarak geçinen bu kişilerin topluma faydalı kişiler olarak değil, beleşçi (rantçı, emek harcamadan kazanan) insanlar olarak algılanmasına yol açıyor. Gözü para kazanmaktan başka bir şey görmeyen, bu konuda her yolu meşru gören kişiler olarak kabul ediliyor. Adı maalesef girişimci olarak geçen bu tür iş adamlarının gerek ülkemizde ve gerekse yurtdışında birçok örneği var. Bu tür insanlar para kazanıyor, zenginleşiyor ama toplumda saygın bir statü kazanamıyorlar. Ancak katma değer ve istihdam yaratan, toplumun refah seviyesine katkı sağlayan iş adamları girişimciliğin toplumdaki algısını olumlu yönde değiştiriyor. Girişimciye toplumda saygınlık ve değer kazandırıyor.

Bilgi toplumunda yenilik (icat, keşif, ar-ge) yapanlarla birlikte inovasyonun yaratıcı taraflarından biri olan girişimcilik algısının olumlu yönde değişmesi gerekiyor. Girişimciliğin toplumdaki kredibilitesinin yükseltilmesi açısından bu durum çok önemli. Zira toplumumuzdaki yetenekli, azimli, hırslı ve çalışkan gençlerimizin girişimcilik mesleğine özendirilmesi gerekiyor. Tüm dünya bu yönde çaba sarf ediyor. Hatta gelişmiş ülkelerin gözü kendi toplumları yanında gelişmekte olan ülkelere de çevrilmiş durumda. O ülkelerdeki yetenekli gençleri kendi ülkelerine çekmenin yollarını arıyorlar. Özellikle ABD bu konuda oldukça başarılı.

Evet, girişimciliğin olmazsa olmaz şartının katma değer yaratmak; girişimin (işletmenin) başarı kriterinin de kar maksimizasyonundan ziyade katma değer maksimizasyonu olarak algılanması gerekiyor. Bilindiği gibi işletmede yaratılan katma değer kar yanında personele ödenen ücretleri, işletmeye borç verenlere (tasarruf sahiplerine) ödenen faizleri, kiralanan gayri menkullere ödenen kiraları da kapsayan bir büyüklük. Kısaca işletmenin milli gelire olan katkısını ifade eden bir terim. 

İnovasyonların kaynağı olarak akıl ve zeka büyük önem taşıyor. Bu durum inovasyonun tarafları olan hem yenilikleri yapan Ar-Ge’ciler ve icatçılar için ve hem de girişimciler için geçerli. Girişimciler cenahında bu özelliklerin cinliğe dönüşmesi inovasyonun katma değer yaratması şartı açısından tehlikeli. Kişinin (bunlara girişimci demeyelim) zenginliği katma değer yaratarak değil, başkalarının payını kendi tarafına transfer ederek gerçekleştiriliyor. Bu konudaki bir sohbetimizde değerli hemşehrim Musa Kayfeci zekayı arabanın motoru, aklı da direksiyonu olarak değerlendirdi. Cinliği de trafik kurallarını ihlal ederek kendi çıkarlarını azamileştirme kabiliyeti olarak yorumladı. Trafik kurallarını ihlal etme sürücüye vakit kazandırmakta, ama öteki sürücülere zarar vermektedir. Sonucu can kaybına kadar varan tehlikelere neden olmaktadır. Hatta trafik kurallarını ihlal eden sürücünün de ölümüne neden olabilmektedir. Kazandığı karşısında yol açtığı zarar çok daha fazladır. Kısaca oyun “kazan / kazan” kuralına göre oynanan bir oyun olmaktan çıkıp, “kazan / kaybet” oyununa dönüşmektedir. Ve oyunda kayıp kazanılanı misliyle aşabilmektedir. Hatta oyun iki tarafın da kaybettiği bir “kaybet / kaybet” oyunu da olabilmektedir. Toplamı sıfır olan bir kumar oyununu da aşıp, toplamı negatif olan oyun niteliği taşımaktadır. 

Sonuç olarak, katma değeri olmayan yenilik inovasyon değildir ve inovasyonun değeri yarattığı katma değerle ölçülür. Aynı şekilde katma değer yaratmayan iş adamı da girişimci değildir ve girişimcinin değeri girişiminde yaratılan katma değerle ölçülmelidir.

Not: Sizce aşağıdaki yeniliklerden hangisi inovasyondur, hangisi cinliktir?

1) Dalkavukluk yarışması

Padişahın dalkavuk seçimi için düzenlenen yarışmada birinci gelen kişinin eseri sadece bir sayfalık okuma metnidir. Metnin birinci satırı Latin alfabesiyle ikinci satırı arap alfabesiyle yazılmıştır. Nedeni, padişah birinci satırı soldan sağa doğru okuduktan sonra okumaya devam için zahmet edip başını tekrar sola çevirmesin. İkinci satırı sağdan sola doğru okuyup boynunu yormasın, incitmesin! 

2) Uluslararası Genetik Kongresi

Roma’da uluslararası genetik kongresi yapılmaktadır. Amerikalı bilim heyeti kendi bildirisini sunar: “Biz tavukla ineği çiftleştirdik; yavruları hem süt veriyor hem de yumurtluyor. 

Sıra Fransız bilim heyetine gelir: “Biz de sinekle arıyı çiftleştirdik. Yeni nesil pislikleri temizleyip bal üretiyor.” (Acaba Fransızlar bu bala ne balı diyecekler?)
Son olarak sıra Yahudi bilim heyetine gelmiştir. Onların buluşu daha da ilginçtir: “Biz karpuzla hamamböceğini çiftleştirdik. Karpuzu kesince çekirdekleri kendiliğinden çıkıp gidiyor. Hem de müthiş bir hızla!”     
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017