Alibaba, Hong Kong gazetesini acaba niçin satın aldı?

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA garbis.kesisoglu@dunya.com

Alibaba, Hong Kong gazetesini acaba niçin satın aldı?

Batı dünyasında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) köklü aile gazeteleri bir bir büyük holdinglerin eline geçiyor. Türkiye’de farklı etmenlerle çok daha erken başlayan büyük aile gazetelerinin el değiştirmesi sürecinin güncel Batı versiyonu… 

Bu satın almaların en ses getirenlerinden birine 2012 yılında Washington Post olayı ile tanıklık etmiştik. ABD’nin üç saygın gazetesinden biri olan bu ünlü gazeteyi Amazon’un sahibi Jeff Bezos, kendi bünyesine katmıştı. Şimdi de, Hong Kong’un 102 yıldır İngilizce olarak yayınlanan saygın gazetesi “South China Morning Post”, merkezi Beijing’de bulunan büyük bir gruba satıldı. 

Yolsuzlukları duyuran gazeteydi 

Yüz bin tirajlı South China Morning Post ile bu grup bünyesindeki internet siteleri ve dergilere 266 milyon doları gözünü kırpmadan ödeyen Jack Ma, Çin’in en başarılı iş adamlarından biri. Jack Ma 1999’da Alibaba online alışveriş platformunu kurmuş ve kısa sürede Amazon’un en ciddi rakiplerinden biri haline gelmeyi başarmıştı. Alibaba grubunun değeri 200 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu kuruluşun ortaklarından biri de yüzde 15 hisse ile Yahoo grubu. Alibaba grubu, Çin’deki merkezi yönetimle çok iyi ilişkiler içinde olmasına rağmen, politikaya karışmıyor. Hong Kong’u İngilizler’den devralan Çin, “Bir millet- iki sistem” politikasına devam etmek mecburiyetinde. Bu çerçevede South China Morning Post, yıllardan beri Çin’deki olayları sansüre tabi tutmadan bildiriyor, özellikle özellikle de bu ülkedeki rüşvet olaylarını bütün detaylarını okuyucularına duyuruyordu. 

Doğru habercilik mi yandaş yayıncılık mı? 

Çin’deki yönetim, ülkenin Batı medyasında yanlış tanıtıldığı, bu yüzden de yatırımcıların endişeye kapıldığı kanaatinde. Çin, günlük İngilizce olarak yayınlanan “China Daily” gazetesi ve yine İngilizce CCTV kanalı ile ülkeyi sansürden geçmiş pembe haberlerle daha olumlu tanıtmaya gayret ediyor. 

İşte bu noktada, sahip değiştiren South Morning Post grubunun bundan sonraki yayın politikası büyük önem taşıyor: Çin yönetiminin hoşuna gitmeyecek gelişmeleri yine sansürsüzce yansıtarak kamuoyunun sağlıklı bilgilenmesine katkıda bulunmayı mı, yoksa farklı çıkarlar uğruna pembe tablolar çizerek yönetimin gönlünü okşamayı mı tercih edecek? Çin medya çevrelerinde günün tartışma konusu, bizim için pek de yabancı olmayan işte bu soru.

Editöryal bağımsızlık sözü ve endişeler 

Alibaba grubu, satın aldığı gazeteyi küresel bir hale getirmek istediğini belirtiyor.

Bu arada editöryal bağımsızlığın muhafaza edileceğini vurgulamaya özen gösteriyor. Grup temsilcileri, editörlerin politik ve ekonomik haberleri müdahale olmaksızın kullanabilecekleri hususunda “garantiler” veriyor. Tarafsız çevreler ise, bu “garantiler”in aksine beyanlarda bulunmanın zaten mümkün olamayacağına işaret ederek sağlıklı yargıya varabilmek için biraz sabretmek gerektiğini dile getiriyor. Bu arada, yayın kuruluşunun editöryal bağımsızlığını kaybedeceğinden endişe edenlerin hiç de az olmadığını da belirtelim.

Yatırımın nedenini yayın politikası gösterecek 

Sonuç olarak Alibaba gazeteyi, 1993’te medya imparatoru Rupert Murdoch’dan satın almış olan Malezyalı işadamı Robert Kuok’dan, Hong Kong’daki tüm itirazlara rağmen satın almayı başardı. Yıllık cirosu 12 milyar doları aşan Alibaba ilk aşamada kesenin ağzını açıp hem personel sayısını ve hem de teknik imkanları arttırarak Çin’in sesini tüm dünyaya duyurmak çabasında.

Geleneksel gazetelerin geleceğinin olmadığı düşünülürken kağıt işine bu yatırımı niçin yaptığını ve karşılığında ne elde etmeyi umduğunu ise yayın politikasına bakarak yakın zamanda anlarız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar