Altmışıncı sezona merhaba derken!...

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Süper Lig 60. sezonuna bu hafta oynanacak maçlarla merhaba diyecek. 18 kulüp 2015-16 sezonunda Süper Ligimize yeni umutlar, yeni beklentiler ve hedeflerle giriyor. Tüm kulüpler için hedef, ligi bir önceki yıla göre daha üst sırada tamamlayarak sportif ve mali yönden iyi bir performans sergileyebilmek. Bazı kulüpler içinse hedef sezon sonunda bu kupaya ulaşabilmek veya ligi ilk beş içinde bitirip bu sayede Avrupa vitrinine çıkabilmek… 14 Ağustos 2015 Cuma günü Fenerbahçe–Eskişehir maçı ile başlayacak Süper Lig hafta sürecek ve tam 306 maç oynanacak.

Türkiye 1. Futbol Ligi şimdiki adıyla Süper Lig'in başlangıç tarihi 1959… Bu tarihte düzenlenen Türkiye 1. Futbol Ligi'nin ilk sezonunda maçlar, 8'er takımdan oluşan Beyaz ve Kırmızı adlı iki grupta oynanıyordu. O tarihteki statü uyarınca beyaz grubun lideri Fenerbahçe ile kırmızı grubun lideri Galatasaray finalde karşılaştı. İlk maçı Galatasaray 1-0, ikinci maçı ise Fenerbahçe 4-0 kazanınca, Türkiye 1. futbol Ligi'nin ilk şampiyonu Fenerbahçe oldu.

1959-1960 sezonundan itibaren ise grup sistemi kaldırıldı ve Türkiye 1. Ligi bugünkü statüsü ile oynanmaya başlandı. Ligde 1987-1988 sezonuna kadar galibiyete 2 puan verilirken, bu sezondan itibaren galibiyete 3 puan verilmeye başlandı. 2002-03 sezonunda adı Türkiye Süper Ligi olarak değiştirilen lig, 2005-06 - 2009-2010 sezonları arasında Türkcell Süper Lig adı ile kullanılırken, 2010-2011 sezonundan itibaren Spor Toto Süper Lig oldu.

Avrupa’nın en zengin altıncı ligi
Geçen altmış yılık süre içinde Süper Lig Avrupa’da kendisinden daha önce kurulmuş çoğu ligi geride bırakarak Avrupa’nın en zengin altıncı ligi durumuna geldi. Bu başarıda en kritik tarih ise 1992 olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü, 1992’de TFF özerk hale getirildi ve futbolun endüstriyel dönüşüm dinamikleri bu tarihle harekete geçti. İlk havuz sistemine bu dönemde geçildi. Bu sistem ile Türk futbolu hızla parasal değerini artırmaya başladı. Türk futbolunun altyapısına ve tesisleşmesine yönelik yatırımlar arttı. Nitekim, bu sürecin sonunda bugün gelinen noktada Süper Lig, yıllık yarattığı 725 milyon euroluk gelir ve 1 milyar 10 milyon euroya ulaşan bonservis değerleri üzerinden de, Avrupa’nın en değerli altıncı ligi konumunda bulunuyor.

Takım değeri en yüksek takım fenerbahçe
Süper Lig’in bonservis bedelleri üzerinden en değerli kulüp 158,2 milyon euro ile Fenerbahçe olurken, Galatasaray 137,3 milyon euro takım değeriyle 2.sırada, Beşiktaş’ta 126.6 milyon euroluk değeriyle ligin en değerli üçüncü takımı durumunda. Mersin İdman Yurdu ise 21,9 milyon euroluk değeriyle sonuncu sırada yer alıyor. Ortalama takım değeri ise Süper Lig’de 56.2 milyon euro olarak görünüyor. Ortalamayı ilk altı kulüp yukarı çekerken, ortalama değerin altında 12 kulüp bulunuyor. Süper Lig’de bonservis bedelleri üzerinden oyuncu başına parasal değer ortalama 2 milyon euro’ya ulaşırken, oyuncu başına 5.5 milyon euro değere ulaşan Fenerbahçe bünyesinde tuttuğu 29 oyuncu ile bu sıralamada da ilk sırada yer alıyor. Süper Lig’in en değerli oyuncusu ise, 17 milyon euroluk bonservis değeriyle Galatasaray’ın kalecisi Fernando Muslera .

En genç gençler birliği, en yaşlı akhisar belediye

Süper Lig’de bu sezon 18 takımda toplam 505 oyuncu top koşturacak. Takım başına 28 oyuncuyu kadrosunda bulunduran Süper Lig ekiplerinin yabancı oyuncu sayılarıysa 196. Takım başına ortalama 10.9 Yabancı oyuncu sayısına sahip Süper Lig’de, yabancı oyuncu yüzdesi ise %39. Süper Lig’de takımların yaş ortalaması 26.6’ya ulaşıyor. Süper Lig’in en genç takımı 25.3 yaş ortalamasıyla Gençlerbirliği olurken, Ligin en yaşlı takımı 28,1 yaş ortalamasıyla Akhisar Belediyespor.

tugrul-aksar-tablo-2.jpg

Galatasaray 20 şampiyonlukla ilk sırada

Süper Lig'de sadece beş takım, Beşiktaş, Bursaspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor şampiyonluk unvanına ulaşabildi. Bu takımlardan Galatasaray 20 kez şampiyon olurken, Fenerbahçe 19, Beşiktaş on üç, Trabzonspor altı ve Bursaspor da bir kez şampiyonluk kupasını müzelerine götürebilme başarısı gösterdiler.

Paramız var! Sportif başarı yok
Türk futbol kulüplerinin parasal gelirlerinin önemli ölçüde artması, doğal olarak Türk futbol pastası gelirlerini de geometrik olarak büyüttü. Nitekim, Türk kulüplerinin Deloitte Para Ligi’nde yer alıyor olmaları, marka değeri olarak dünya’nın ilk 50 kulübü sıralamasına girebilmeleri, bonservis bedelleri üzerinden Avrupa’nın sayılı takımları arasında kendilerine yer bulabilmeleri, futbolumuzda parasal büyümenin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Türk futbolunun gelirleri son on sekiz yılda yüzde 480’lik bir artışla, 150 milyon eurodan 725 milyon euroya yükseldi. Bu dönemde Türk futbol gelirlerindeki artışın en önemli kısmı naklen yayın gelir kalemindeki artıştan kaynaklanıyor. 2000’de 85 milyon euro civarında olan naklen yayın gelirleri, son on beş yılda %405’lik bir artışla 430 milyon euroya ulaştı.

2000-15 döneminde futbolumuzun parasal gelişim hızının, sportif performans gelişim hızının üzerine çıktığını gözlemliyoruz. Parasal olarak gelirlerini geometrik artırma başarısı gösteren Türk futbolu, ne yazık ki, bu performansı sportif olarak gösterememiştir. Futbolumuza gelen parasal refah, sportif refaha yol açmamış, aksine Türk futbolu sportif olarak Avrupa ve Dünya’da gerilemeye devam etmiştir.

Nitekim, 2000 yılında yaklaşık 150 Milyon Euro’luk bir gelire sahip Türk futbolu FIFA sıralamasında 30.sıraya, UEFA’da ise 7.sıraya kadar yükselebilmişken, Ağustos 2015 itibariyle Türk Futbolunun FIFA sırası 45.sıraya , UEFA sırası da 12 sıraya gerilemiş durumda görünüyor. 

Sonuç
Futbolun tüm güzelliklerini doyasıya yaşamak istediğimiz 60. Sezon'da, kulüpleri çok yakıcı sorunlar bekliyor. İçinde bulundukları finansal sıkıntılar, buna karşın durmayan transfer harcamalarının kaçınılmaz sonucu giderek bozulan mali denge ve bütçe disiplini, satılamayan kombine kartlar, boş kalan statlar, düşen seyirci sayılarıyla azalan maç günü gelirleri, kulüp gelirlerini aşan takım maliyetleri, kulüplerimizin önünde duran en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.

Yıllardır pençesinde boğuştuğu bu sorunlara çare bulmakta zorlanan Türk futbolu bu süreçte, futbol otoritesi destekli naklen yayın gelirlerine göbeğinden bağımlı, kendi iç dinamikleriyle gelir yaratmakta zorlanan, reytingi düşük, futbol kalitesi vasat, rekabeti zayıf bir lig haline dönüştü. 

Kısacası iç karartıcı ve sportif keyfimizi kaçırtacak konular ve sorunlar kapı önünde bizi bekliyor. Spor Toto Süper Lig perdelerini açtı ama, perdenin arkasında bir başka fırtına sürüyor. Ama tüm bunlara rağmen bu showun da devam etmesi gerekiyor.   

İşte bu ahval ve şerait içinde Süper Lig perdelerini açıyor. Bizler de tribünlerde, televizyon başında yerimizi alarak, bu gösteriyi izlemeye çalışacağız. Tüm takımlarımıza başarılar diliyorum.

tugrul-aksar-tablo-1.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar