Amerika resesyona mı gidiyor?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Yılın ilk çeyreğinde beklentilerin altında kalan büyüme oranı, Amerikan ekonomisi üzerindeki spekülasyonları artırdı. Amerika bazılarının söylediği gibi yeni bir resesyonun kıyısında mı?

Hazine Bakanı Jack Lew farklı düşünüyor. Lew’e göre, ekonomi iyi yolda. Ancak, Lew büyümenin hızlandırılmasının şart olduğunu; bunun için altyapı yatırımlarının yanı sıra vergi ve göçmenlik yasalarında değişikliklerin olması gerektiğine işaret ediyor. Geçtiğimiz yılın son çeyreğini yüzde 2.2’lik büyümeyle kapayan ekonomide, yılın ilk çeyreğinde büyüme yüzde 0.2 oranında gerçekleşti. Bu yavaşlamada tüketim, yatırım ve kamu harcamalarındaki azalmanın yanı sıra, ihracattaki azalmanın da payı var. Geçen yılın son üç aylık döneminde sabit fiyatlarla yüzde 4.4 oranında artan tüketim harcamalarında bu yılın ilk üç aylık dönemindeki artış yüzde 1.9. 

Tüketimdeki gerileme, halkın ekonominin performansından memnun olmadığının bir göstergesi. Tüketici güven endeksindeki gerileme bunu doğruluyor. Martta yükselen endeks, nisanda az da olsa gerilemiş. Halk, istihdam piyasasındaki gelişmeler konusunda da pek iyimser değil. İşlerin bol olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 21’den yüzde 19.1’e gerilerken, iş bulmanın zor olduğuna inananların oranı yüzde 25.5’den yüzde 26.4’e yükselmiş. Gelirlerin yakın bir gelecekte artacağını düşünenlerin oranında da azalma var. Gelirlerinde artış olacağını düşünenlerin oranı yüzde 18.8’den yüzde 18.3’e gerilerken; gelirlerinde azalma bekleyenlerin oranı yüzde 9.7’den yüzde 11.2’ye yükselmiş.
***
İşsizlik oranı yıllar sonra ilk defa yüzde 5.5’e gerilemesine karşın tüketim harcamalarının istenen düzeyde artmaması gelirlerdeki artışın yetersizliği. Düşük ücretli sektörlerde artan istihdam ekonomiye gerekli ivmeyi kazandırmıyor. Tüketimdeki yavaş artış yatırımlara da yansıyor. Bir önceki dönemde yüzde 4.7 oranında artan sabit sermaye yatırımlarında yılın ilk çeyreğinde yüzde 3.4 oranında bir gerileme söz konusu. 2014’ün son üç aylık döneminde yüzde 4.5 oranında artan ihracatta bu yılın ilk üç aylık dönemindeki gerileme yüzde 7.2. Bu azalmada, ihracat piyasalarındaki daralmanın olduğu kadar, yabancı paralar karşısında değer kazanan doların da etkisi var. Değer kazanan dolar ülkeye sermaye girişini kolaylaştırırken, ihracatı pahalılaştırarak büyümeyi yavaşlatıyor. Tahminler, doların değerinde yüzde 10 oranında bir artışın büyüme hızını yüzde 0.5 ve 1 arasında bir oranda azaltacağını gösteriyor. Dolardaki değer artışı söylendiği gibi, ekonomideki iyileşmenin bir göstergesi olmayabilir. Çünkü, bir ülke parasının diğer paralar karşısındaki değeri o ülke içindeki ekonomik gelişmelere olduğu kadar diğer ülke ekonomilerindeki gelişmelere de bağlı. Bundan dolayı, doların euro ve yen gibi önemli paralar karşısında değer kazanmasının nedeni, AB bölgesi ve Japonya’daki ekonomik gelişmeler dışında, ECB ve BAJ’ın uyguladığı ekonomik politikaların bir sonucu.
***
IMF’nin tahminleri, Amerikan ekonomisinin petrol fiyatlarındaki gerilemenin tüketim harcamalarını arttıracağı öngörüsü altında bu yıl yaklaşık yüzde 3 oranında büyüyeceği yönünde. İlk üç aylık dönemdeki zayıf büyüme önümüzdeki dönemlerde düzelmez ise bu tahminin gerçekleşmeyeceği açık. Orta vadede işgücü arzı azalabilir. Hazine Bakanı'nın göçmenlik yasasında değişikliğin şart olduğu yönündeki açıklaması bu bakımdan önemli. İşsizlik azalmasına rağmen bozulan gelir dağılımı ekonominin geleceğine dair endişeleri artırıyor. Bundan dolayı, Obama’nın çok kazanandan çok vergi alınması gerektiği tezi yerinde. Ancak, hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptıran Demokratların bu değişiklikleri gerçekleştirmesi oldukça zor. Peki, ekonomi uzun bir aradan sonra yeniden resesyona girer mi? Tüketim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 70’ini oluşturduğu Amerika’da halkın davranışları ve beklentileri ekonominin performansı açısından önemli olmakla birlikte, ülkenin yeni bir resesyonun eşiğinde olup olmadığını söylemek için henüz erken. FED Başkanı Janet Yellen önceki konuşmalarında faiz artırımı için işsizlik oranındaki gerilemenin yeterli olmadığını, işgücü piyasasındaki diğer gelişmeleri de dikkate alacaklarını söylemişti. Sorunlar, orta ve uzun vadeli çözümleri gerektiriyor. Amerika’nın avantajlı konumunu sürdürmesi diğerleri gibi büyümenin sürekliliğini sağlayacak yapısal reformları gerçekleştirmesine bağlı.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016