Ar-Ge hocaları!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Dün sabah bir okurum aradı…

“Ar-Ge ve yerli üretime verdiğiniz önemi, bu alandaki gelişmeler için heyecanlandığınızı biliyorum. Yazılarınızı da arşivimde biriktiriyorum. Yerli otomobil için heyecanlandınız mı? Merak ettim!” dedi…

Anlattım…

Sonra ekledi… 

“2008 yılında Ar-Ge ile ilgili bir yazınız vardı. Sakladım. Üzerinden 8 yıl geçmiş ama aynı sorun devam ediyor. Teknolojimizi bu kafayla nasıl geliştireceğiz, uçağı muçağı bu kafayla nasıl üreteceğiz anlamak mümkün değil.”  

*    *    *

Gönderdi… Paylaşayım…

*    *    *

15 Nisan 2008 tarihli Dünya Gazetesi…

“Türkiye, emeğe dayalı üretimle rekabet gücünü kaybetmeye devam ediyor.

Rekabet edebilirlik için yoğun teknoloji kullanımı ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi gerekiyor. Bu nedenle tüm dünya ülkeleri ARGE’ye yöneliyor, üreticilere ürün geliştirme için verilen devlet teşviklerinin hacmini artıyor, eğitim sistemini bu amaca göre yapılandırıyor…

    *    *    *

Biz ne yaptık?

Üretici ve ihracatçı KOBİ’lerin çoğunluğunu memnun etmeyen yeni Ar-Ge Kanunu çıkardık. 

Ve TÜBİTAK’ta Ar-Ge için oluşturulan bütçeyi arttırdık.

    *    *    *

Yabancılarla rekabet içinde olan üretici ve ihracatçı dostlardan, sayfalar dolusu dosyalar hazırlamalarına rağmen TÜBİTAK’ın desteklerinden faydalanamadıkları yönünde aldığım telefon ve maillerin sayısı her geçen gün artıyor.    

Son gelen maili paylaşmak istedim: 'Patenti alınabilecek çok özel bir ürün için aylar önce yüzlerce sayfalık bir rapor hazırlayıp TÜBİTAK TEYDEB’e sunduk. Yapmış olduğumuz ürünle ilgili tüm dünyada alınmış, faydalı model ve patentleri bulduk, dosyanın ekine koyduk ve aylar önce TÜBİTAK’a teslim ettik. 

TÜBİTAK TEYDEB’te yapılan ön incelemeden sonra dosya kabul edildi ve hakemlere havale edildi. Projemiz büyük olduğu için üç farklı üniversiteden, üç hoca fabrikamızı ziyarete geldi. Her üç hocada, daha önce özel sektörde hiç çalışmamış, birçok makinanın gerçeğini bile görmemiş durumdaydılar ve sayfalar dolusu dosyayı incelemeden gelmişlerdi. 

Kendilerine kapsamlı bir sunuş yaptık. Fabrikayı gezdirdik. Ürün tasarım aşamalarını gösterdik. 

Her bir hoca, toplam 4 saat kaldı ve projeyi kendi kafalarına göre değerlendirmiş oldular. 

KOBİ’leri Ar-Ge’ye teşvik etmekten çok, hocalara ek gelir sağlamak ve danışmanlık adı altında komisyon almalarını sağlamaya yönelik sistemde dört saatliğine gelen hocalar, bu iş için ulaşım ücretleri hariç bin YTL’nin üzerinde para aldılar. 

Ayda bir toplanan MAKİTEG Komisyonu’nda ki her bir hoca, ulaşım hariç toplantı başına 3 bin YTL gibi bir para alıyorlar. 

Bu sistem böyle devam ettiği sürece Ar-Ge teşviklerinin doğru firmalar tarafından alınması ve ekonomiye kazandırılması imkan ve ihtimal dahilinde değil. Konuyla ilgili, TÜBİTAK’a proje vermiş ve sıkıntılarını sizinle paylaşmış onlarca firmanın olduğunu biliyorum. Onlarda yukarıda anlatmış olduğum bilgileri teyit edeceklerdir.

TÜBİTAK’tan, Ar-Ge teşviği alıp almamak çok önemli değil, ürünümüzü geliştirmeye kararlıyız. Bunun için kendi içimizde bütçe de oluşturduk. Ancak, sayfalarca rapor hazırlamak için şahsım ve ekibimin harcadığı emeğe üzülüyoruz. Ayrıca, ununu eleyip eleğini duvara asmış hocalarımızın göbeklerini kaşırken birçok KOBİ’nin almayı hak ettiği teşvikleri de almalarına engel olmalarına gönlüm razı değil. 

Bu olaylardan TÜBİTAK Üst Yönetimi’nin haberi olmayabilir. Bizim sizden talebimiz bu olayı köşenize taşımanız. Bir deniz yıldızını (KOBİ) kurtarabilirsek, Türkiye için çok şey fark edecek. Bu bilinç ve duyarlılık içerisinde sizden destek bekliyoruz.”

*    *    *

Biz verdik desteği bir şeyleri başarma gayretinde olan okurumuza ve yazdık…

8 yıl sonra, bugün, sorunların aynı şekilde devam ettiğini bir başka okurumuzdan duyduk…

Senelerdir yapmak / başarmak değil; yapmamak / başarmamak için uğraştığımızı görüp, üzüldük!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar