Asgari ücret içerden de yakıyor dışarıdan bakınca da

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Çalışanların canını yakan düşük asgari ücret sorunu, seçimlerin de alevli konusu haline geldi. Bizi içeriden yakan bu soruna, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verileriyle dışarıdan bakınca da can yakıcı bir durumda olduğumuz görülüyor.

OECD’nin hesaplarına göre 2013 yılı satın alma gücü paritesiyle Türkiye’de yıllık asgari ücret 9 bin 107 dolar düzeyinde. Türkiye, 25 OECD ülkesi arasında en düşük asgari ücrete sahip 7. ülke durumunda. Türkiye’deki asgari ücretin satın alma gücü, sadece Meksika, Şili, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Estonya ‘dan yüksek. Türkiye’deki asgari ücret, derin ekonomik kriz yüzünden ücretleri düşüren Yunanistan’ın bile 305 dolar altında. 

OECD’nin hesaplarına göre iki çocuklu bir aile geçindiren bir asgari ücretlinin, göreli yoksulluk sınırının altına düşmemek için haftada 51 saat çalışması, yani 11 saat fazla mesai yapması şart. Göreli yoksulluk sınırı, tüm ailelerin gelirleri sıralandığında en ortada yer alan miktarın yüzde 50’si olarak hesaplanıyor. Türkiye’de hanehalklarının ortanca geliri, ortalama gelirin de altında olduğu için yoksulluk sınırı, çok daha düşük çıkıyor. Bu durumu göz önüne alırsak, asgari ücretli ailelerin gerçek yoksulluk ölçüsü daha da büyüyor. 

OECD’nin 2013 verilerine göre Türkiye’de bir asgari ücretlinin geliri, eğer tek başına ise ortanca hanehalkı gelirinin yüzde 88’ine ulaşabiliyor. Asgari ücretli evli ve çocuksuz ise bu oran yüzde 63’e, evli ve iki çocuklu ise yüzde 46’ya düşüyor. 

OECD verilerine göre Türkiye asgari ücret üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik yükü en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Bu durum asgari ücret sorununu hem çalışanlar, hem de işverenler açısından daha yakıcı hale getiriyor.

Türkiye’de asgari ücret, 2013 yılı verilerine göre imalat sanayiindeki ortalama ücretin yüzde 38’i kadar. Asgari ücret tüm ücret düzeyleri sıralandığında en ortada yer alan ücret düzeyini ifade eden ortanca ücretin ise yüzde 69.4’ü kadar. 

Bu iki oran arasında bu kadar fark olması, Türkiye’de hem asgari ücretin düşük olduğunu, hem de ücretler arası eşitsizliğin yüksek olduğunu gösteriyor. İki oran arasındaki 31 puanlık fark, 25 OECD ülkesi içinde açık ara en yüksek değer. OECD ülkelerinin çoğunda bu fark, 10 puanın da altında. 

Türkiye asgari ücretin ortanca ücrete oranının en yüksek olduğu OECD ülkesi durumunda. Bu durum, Türkiye’de ücretlerin asgari ücret etrafında aşırı ölçüde yoğunlaştığını gösteriyor. Türkiye’de yüzde 70’i bulan bu oran, OECD ülkelerinin çoğunda yüzde 40-50 arasında. 

Global kriz sonrasında asgari ücretin ortanca ücrete oranı en fazla gerileyen üç ülke arasında Türkiye de yer alıyor. Bu durum ortanca ücrete göre asgari ücretin daha yavaş arttığını, veya gerilediğini gösteriyor. 

Bu açıdan başı çeken İrlanda’da asgari ücretin, ortanca ücrete oranı 2007’de yüzde 53.1 iken, 2013’te 5.2 puanlık bir düşüşle yüzde 47.9’a indi. İkinci sırada asgari ücretin ortanca ücrete oranı 2.6 puan düşerek yüzde 43.9’dan yüzde 41.3’e inen İspanya var. Global krizin ilk elde ve en şiddetli vurduğu bu ülkeyi, sözüm ona global krizin “teğet geçtiği” iddia edilen Türkiye izliyor. Türkiye’de 2007’de ortanca ücretin yüzde 71.5’i düzeyinde bulunan asgari ücret, 2013’te 2.1 puanlık kayıpla ortanca ücretin yüzde 69.4’ü düzeyine geriledi. Türkiye’yi 1.8 puanlık kayıpla Çek Cumhuriyeti izliyor. Çok derin bir krizle boğuşan Yunanistan’da bile asgari ücretin ortanca ücrete oranında 2007-2013 arasında gerçekleşen kayıp 1.5 puan ile Türkiye’den 0.6 puan daha az.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar