Avrupa parasal genişlemesinin arka planı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Biliyorum siz de sıkıldınız bu merkez bankası takıntısından. Ama bütün dünyanın konuştuğu bir konuyu ıska geçmek de her şeyi bırakıp meleklerin cinsiyetin tartışmak kadar abes bulunabilir. Bugün (Perşembe) Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) para politikasında yapacağı değişikliği, muhtemel parasal genişlemeyi açıklaması bekleniyor. Önümüzdeki 12 aya yayılacak şekilde 500-550 milyar euro boyutunda tahvil alımı yapılması öngörülüyor. Beklentiyi 600-650 milyar euro düzeyine taşıyanlar da var. AMB elini yavaş tuttukça öngörülen parasal genişleme boyutunun yükseltildiği anlaşılıyor. Bütün bunlara bekleniyor diyorum zira bu yazıyı yazarken henüz toplantı sonucuna ilişkin bir açıklama yapılmamıştı. Anlayacağınız, benim için mesele hala beklenti düzeyinde salınıyor. 

Ortada henüz bilinen (ya da bizim bildiğimiz) bir şey olmadığına göre biraz arka plan konuşulabilir diye düşünüyorum. Umarım yararı olur. Aslında AMB’nin yapmak niyetinde olduğu parasal genişleme ne ilk kez yapılıyor ne de orijinal bir yanı var. Yakın geçmişte (küresel kriz sürecinde) hızla yavaşlayıp daralan ekonomilere canlandırıcı bir ivme vermek amacıyla merkez bankalarının para politikasını bu yöne kaydırdıkları biliniyor. Kriz koşullarında merkez bankalarının bu yola sapmasının nedeni de aynı. Hızla daralan iç ve dış talebi telafi ederek ekonomiyi yeniden büyüme rayına itmek amacıyla parasal gevşeme uygulandı. Süreç iki ana araçla yürütüldü. Önce parasal genişleme sınırlı tutuldu, daha çok faiz aracı kullanıldı. İstenen sonuç elde edilemeyince sıra para arzının genişletilmesine geldi. Başlangıçta daha çok ticari nitelikli kağıtlar karşılığında yapılan parasal genişleme, bu tür varlıkların riskliliğine ilişkin belirsizliklerin yoğunluğu nedeniyle hızla kulvar değiştirdi. Parasal genişleme kamu kağıtları karşılığında yapılmaya başlandı. 

Krize karşı parasal genişleme uygulaması öncelikle ve en büyük hacimle ABD’de yapıldı. Ancak başlangıçta Avrupa Merkez Bankası da bu tür genişleyici politikaya kayan merkez bankaları arasında yer aldı. 2008 ile 2012 arasında AMB de parasal genişleme uyguladı. Ama bu politikayı ilk terk eden para otoritesi de yine Avrupa Merkez Bankası oldu. 2008 yılında başlayan Avrupa parasal genişlemesi AMB’nin bilançosu 3.1 trilyon euro düzeyine çıktıktan sonra, 2012 yılında terk edildi. Görece daha sıkı bir para politikasına kayıldı.  

Bu kaymanın görünürdeki nedeni gevşetilen para politikasının enflasyon kaygıydı. Ya da başlangıçta öne sürülen neden bu oldu. Almanların geleneksel enflasyon korkusunun Avrupa Merkez Bankasına hakim olduğu düşünüldü. Ne var ki o tarihte euro alanında öyle kaygı uyandıracak bir enflasyon baskısı yoktu. Sonradan da bu tür bir baskı olmadı. Zaten, zaman içinde işin aslı da anlaşıldı. Ortaya çıkan görüntü para politikası bağlamında çok daha ilginç bir çekişmenin bu kaymaya neden olduğu izlenimini verdi. 

Çekişmenin bir yanında yine Almanlar vardı. Ama temel kaygı enflasyondan çok Euro bölgesi üyelerinin, özellikle de güneydekilerin, Alman fonlarına yaslanıp krizin dayattığı yükümlülüklerden kaçınmak istemeleriydi. Almanlar AMB’nin uyguladığı parasal genişlemenin büyük ölçüde bu amaca hizmet ettiğini düşünüyorlardı. Ve frene bastılar. 

Ancak, bugün ortaya çıkan küresel tablo bu frenin hata olduğunu gösteriyor. Avrupa kendi içinde çekişmeyi sürdürürken atı alan Üsküdar’ı geçti. Gevşek para politikasını ısrarla ve kararlılıkla sürdüren ABD’de büyüme hızlandı, makroekonomik görüntü düzeldi. Görece sıkı politikaya takılı kalan AB de ise büyüme iyice yavaşladı ve deflasyon sınırına dayandı. Avrupa’nın dönüp dolaşıp parasal genişleme noktasına geri dönmesinin arkasında bu deflasyon tehdidi yatıyor. 

Şimdi parasal genişlemenin ne boyutta olacağı, sorunu çözmeye yetip yetmeyeceği konuşuluyor. Avrupa’nın parasal genişlemesinin mevcut tehdidi aşabileceğine ilişkin kaygılar var. Avrupa’da parasal genişlemenin olası olumlu etkilerini kısıtlayan nedenlerin varlığı bu kaygıların temelini oluşturuyor. İşsizliğin yüksek düzeylere tırmanmış olması, gecikme nedeniyle güvenin aşınmış olması, risk algısının katılaşmış olması, üye ülkeler arasındaki güven eksikliğinin sürüyor olması, Avrupa Birliği’nin kuruluşundaki kurgu hatalarının karar süreçlerini olumsuz etkiliyor olması, bu hataların hala düzeltilmemiş olması nedeniyle acilen alınması gereken kararların dahi yokuşa sürülüyor olması Avrupa parasal genişlemesinin etkilerini kısıtlayacak olumsuzluklar arasında yer alıyor. Bugünkü (Perşembe) toplantıdan çıkacak sonuçları bu arka plan bağlamında değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018