Avrupa’nın yeni kralı Bayern Münih

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Yetmişli yıllarda henüz daha televizyonlar siyah beyazken, bizleri televizyonun başına kilitleyen, izleyenlerde hayranlık uyandıran ve her birinin ismini ezbere saydığımız, izlemekten çok büyük keyif aldığımız bir Alman takımı vardı. Kalesinde upuzun saçları, dizlerine kadar inen siyah şortu, kocaman kaleci eldivenleriyle ekrandan adeta bir insan azmanı gibi görünen Sepp Maier’li kalecisiyle; bize televizyonlarda resim yapma sevgisini aşılayan Amerikalı ressam Bob Ross gibi kıvırcık saçları ve ağzına kadar inen favorileri, orta sahadaki bitip tükenmeyen enerjisiyle takımın dinamosu Paul Brietner’iyle; adeta bir orkestra yönetir gibi takımını yöneten, kafası hep havada, dik duruşu ve santimetrik mükemmel ayak dışı paslarıyla, futbola ön libero kavramını armağan eden kayzerleri Franz Beckenbaur’uyla; on sekiz içinde ayağına gelen her pası fırsatçılığıyla gole çevirebilme özelliği olan, gol attığında koşarak tek ayak üzerinde zıplayıp bir kolunu havaya kaldırarak gol sevincini ekranlardan bizlerle paylaşan bay gol Gerd Müller’iyle; mükemmel dirimplingleri ve bir Ferrari hızındaki deparlarıyla, sakin yaratılışlı ve efendiliğiyle kalbimizde özel bir yeri olan sarışın fırtına Karl Heinz Rummenige’siyle; sarı uzun saçları, tükenmez enerjisi ve mücadeleci kişiliğiyle ismini en kolay okuyabildiğimiz Günter Netzer’iyle, Schwarzenbeck’i, Uli Hoeness’iyle ve daha ismini burada saymadığımız efsane kadrosu ve oynadığı futbolla gönüllerimize taht kurmuş, çoğumuzun o yıllardaki favori takımlarından birisi olan Bayern Münih’ten bahsediyoruz. O günkü Bayern hala akıllarımızda, anılarımızda… Şimdi Avrupa’da yeniden bir Bayern fırtınası yaşanıyor. Başında futbolun teknik ve taktik profesörü, unutulmaz futbol efsanesi Johann Cruyff’un Barcelona’yı çalıştırırken, “sahadaki generalim” dediği iki numaralı oyuncusu Pep Guordiola’nın yönetim ve denetiminde, tüm zamanların rekorlarını kıracak bir Bayern geliyor…

Tabi ki, bugünün Bayern’i bir anda tekrar geri dönmedi. Geçen seneyi Bundesliga, Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ve Süper Kupa ile taçlandıran, Bayern’in başında Alman futbolunun unutulmaz golcüsü Jupp Hyenckes vardı. Hyenckes Pep Guordiola’ya takımı take-off pozisyonunda bırakırken, takımın başına yeni geçen Guardiola da, Bayern’i oynattığı futbolla daha farklı bir konuma taşımayı başardı. Eğer Guardiola takımını bu seneki performansıyla Hyenckes’in performansının üzerine taşırsa, gerçekten de Bayern Avrupa’da futbolun yeni efendisi olacak.

Sportif performansta arayı açıyor

Geçen hafta ligin bitimine yedi hafta kala şampiyonluğunu ilan eden Bayern, oynadığı 28 maçın 25’ini kazanıp üçünde berabere kalarak topladığı 78 puanla, en yakın rakibi Borussia Dortmund’a 23 puan fark attı ve bu kupayı 24. kez müzesine götürdü.

Şampiyonlar Ligi’nde de yoluna dolu dizgin devam eden Bayern tartışmasız Almanların sportif performansta en başarılı takımı. Beş kez şampiyonlar Ligi’ni kazanan geçen yılın şampiyonu Bayern Münih’in karşısında, çeyrek finalde bu kez, 1998-99’da Şampiyonlar Ligi finalini kaybettiği Manchester United var. Bayern Münih UEFA takım sıralamasında da, topladığı 150.156 puanla Avrupa’nın en iyi üçüncü takımı pozisyonunda yer alıyor.

Almanya’da en fazla taraftarı olan kulüp

187 binden fazla sahip olduğu kulüp üyesinin yanı sıra, Sport+Markt raporuna göre tüm dünyada 3202 fanclub’ı ve 20.7 milyon taraftarıyla Avrupa’nın en fazla taraftarı olan beşinci kulübü durumundaki Bayern Münih’in, Almanya’da da 10 milyon taraftarı bulunuyor.  Sadece sportif açıdan değil, iktisadi, mali ve yönetsel bakımdan da Avrupa’nın en başarılı kulüplerinden birisi olan Bayern, müthiş bir geri dönüşle tekrar Avrupa futbolunun efendisi olma yolunda sağlam ve emin adımlarla ilerliyor. Bayern’in bu gelişimini yeniden mercek altına almak kulüplerimize çok önemli gelişim olanakları sağlayabilir. Bunu gözden kaçırmamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar