Balıkesir’den 40 ülkeye zincir satmak

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Remzi Boncuk telefon etti: “Balıkesir Genç İş Adamları Derneği (BAGİAD) bir akşam söyleşi yapmak istiyor; katılmalısın.” 

Rahmi Kula ve ekibinin değişen iş koşullarını anlamak için yaptığı çalışmaları yakından izliyordum; 14 Ekim 2014 Salı günü akşamı yapılacak söyleşi için Balıkesir’e gittim. 
Toplantı saatine kadar, Anadolu toplantılarının rutini olan üretim tesisleri gezisi yaptık. Gezdiğimiz tesislerden biri de Eğinlioğlu Grubun FORCE Chain markalı zincir üretim tesisi idi. 

Orçun Eğinlioğlu dedesinin girişimci kişiliğini anlatırken gözleri parlıyor. Ülkemizde üretimin çok düşük düzeyde olduğu 1940’lı yılların başında satın aldığı zincire bakıp, üretmeyi düşündüğünü söylerken gururu her halinden belli oluyor. 

Zincir üretme düşünün peşindeki dede Mithat Eğinlioğlu biraz birikime sahip olunca 1950’de İsviçre’den kullanılmış makineler getiriyor. Ülkemizin tanınmış zincir üretim tesisi ATLI ZİNZİR henüz ortada yok. 

Zincir üretimine ancak iki yıl sonra, 1952’de üretime başlanıyor. 

Mithat Eğinlioğlu nesli bakımından zengin insan...Heyecanı oğul Hasan Eğinlioğlu’ na da yansıyor. İşine o kadar sevdalı ki, 1980’lı yılların başında makineleri kendi üretme noktasına geliyor. Dünyayı izlemek için 1980’lı yılların sonunda İsveç’ten yeni makineler getiriyor. Hız ve verimlilik bilincinin yükseldiği bu dönemde, hayattan kopmamak için gecesini gündüzüne katıyor. 

Gelişmeler ardarda birbirini izliyor ve hızlanıyor. Sıra CNS tezgahlara gelmiştir; onlar da zamanında tesisteki yerini alıyor. Eğinlioğlu’nun temel ilkesi, biriken her kuruşu, işi geliştirmek için yatırma dönüştürmek. 

Akıp giden yıllar 1990’lı yılların ortalarına yaklaşınca Adenauer Vakfı yetkililerinin teşviki ile Almanya’ya ihracat başlatılıyor. 

İş geliştirmede önemli bir adım daha atılarak talaşlı imalat için makineler üretildiği gibi, Organize Sanayi Bölgesi'ndeki yeni yerleşim yeriyle birlikte yeni hedefl er gündemin ilk sırasına yerleşiyor. 

Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’nde, kendi markalarıyla yapılan standart üretim 9 bin 600 ton kapasite düzeyine yükseliyor. İnşaatı süren ek tesisler tamanlandığında kapasite 12 bin ton / yıl düzeyine çıkacak. 

Balıkesir’den 40 ülkede 110 dağıtıcıyla zencir ihraç edebilme. Üstelik fason üretmeden; kendi standart üretimini, kendi markasıyla satabilmek önemli olmanın ötesinde bir gelişime diye düşünüyorum. 

Müşterilerle aynı dili konuşmak için kurulan laboratuvarlarında yapılan testler herkes tarafından kabul ediliyor. ABD ve İsrail Ordusu’na zincir satabilmeyi önemsiyor Hasan ve Orçun Eğinlioğlu. 

Standart üretimi hızlı yapabilme, siparişleri tam zamanında karşılama ilkesi üzerine kurulu müşteri güveninden en küçük taviz vermiyorlar. Meksika Körfezi'nde petrol felaketinde, çok özel zincirleri yapabilmiş olmak ve satabilmek baba oğul Eğinlioğlu’nun haklı gururları. 

Zincir, deyip sakın hafife almayın! 

Zincir üretimi özel malzeme, özel ışıl işlem gerektiriyor. Her yerden aynı malzemeyi alabiliyorsunuz; önemli olan o hammaddeyi işleyip standart zincir haline getirme. Asıl önemlisi de 650 Avro’luk hammaddeyi işleyip bin 580 Avro’ya satabilme becerisi... 

Nasıl fark yarattıklarını soruyorum: “Teknolojiye para ödemiyor; geliştiriyoruz” diyor baba Hasan Eğinlioğlu. 
Biz, imalat sanayinde sorun dinlemeye alışığız...Israrla sorunlarını öğrenmek istiyorum: “Küçük bir sorunumuz var, vasıflı hammadde bulmakta zorlanıyoruz” diyor Orçun. 

Eğinlioğlu işletmesinde 2- 16 mm malzemeden 20 milyar dolar ciroyu aşan zincir üretiliyor. Ciro yakında 25 milyon dolara çıkacak. 

Merdiven altı kayıt dışı uygulamalardan canları yanıyor... Bugün 500 kalıpla bütün dünyanın istediği standartta zincir üretme ölçeğine gelen bir iş yerinden söz ediyoruz... Bu ölçeklerde üretim yapan hangi sektörde merdivenaltı üretimin yarattığı haksız rekabet can yakmıyor ki! 

Orçun Eğinlioğlu üçüncü kuşak... Belli ki babanın üzerinde yükün önemli bir bölümünü almış. Aynı zamanda Balıkesir Genç İş Adamları Derneği’nin aktif üyesi. Tartışmaları özenle izliyor; umutlu olduğu geleceği daha sağlam temeller üzerine inşa etmek istiyor. 

İşini ağlama duvarı haline getirmeden, bütün enerjisini, gücünü işini geliştirmeye yönelten kahraman iş insanlarımız var... Nesli tükenmeyen Anadolu Kaplanları onlar. Onları dinlediğimde, tesislerini gezdiğinde rahatlıyorum; içime yakılmış bir mum aydınlığıyla geleceği daha güvenli hissediyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar