'Bankacılar inşaatçıları sanayicilerden daha çok seviyor'

İnşaat sektörünün toplam banka kredilerindeki oranının yükseldiğini, imalat sanayinin kredilerden aldığı payın ise düştüğünü belirten Bakan Işık, "Bankacılar inşaatçıları sanayicilerden daha çok seviyor" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 2006-2013 döneminde inşaat sektörünün toplam banka kredilerindeki oranının yüzde 6,2'den yüzde 12,3'e çıktığını, aynı dönemde imalat sanayinin kredilerden aldığı payın yüzde 35,9'dan yüzde 29,6'ya düştüğünü belirterek, "Bankacılılar inşaatçıları sanayicilerden daha çok seviyor" dedi.  

Bakan Işık, Girişimci Bilgi Sistemi'nin (GBS) faaliyete geçmesi ve Türkiye Reel Sektörü Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de tarımda 20 bin 726, sanayide 401 bin 973, hizmetlerde de 2 milyon 549 bin 956 girişimin bulunduğunu kaydetti. Bu girişimlerin yüzde 1'inin ticari kazanç üreten tarım şirketi, yüzde 13'ünün sanayi şirketi veya girişimi, yüzde 86'sının da hizmet girişimi olduğunu anlatan Işık, Türkiye'de 2006 yılından 2013 yılına kadar ölçek bazında firma sayılarına dikkati çekti. 

Işık, şunları söyledi: 

"Tüm ölçeklerde girişim sayımız 2006 yılından 2013 yılına kadar artmış. 'Türkiye ölçek büyümesi yakalayamıyor' diye bazı eleştiriler duyuyoruz. Hayır. Türkiye ölçek büyümesini yakalamış. Tüm ölçeklerde büyüme var. 2006'dan 2013 yılına kadar mikro ölçekteki büyümemiz yüzde 62 artmış. Kayıtları 2006'dan itibaren düzenli olarak entegre imkanına sahip olduk. Yine aynı dönemde küçük ölçekte artış yüzde 85,4'tür. Orta ölçekte artış yüzde 116,7, KOBİ üstünde girişim sayısında yüzde 123,1 artış var. Toplamda Türkiye'nin girişim sayısı 2006'dan 2013'e kadar yüzde 64,6 artmıştır. 'Türkiye ölçek büyümesini yakalayamıyor' iddiasını bu tablo doğrulamıyor. Ölçek büyümesi ekonomik büyümeyi de gösteriyor."  

Işık, hükümet olarak Türkiye'de üretimin artırılmasına yönelik ciddi bir iradeyi hükümet programına yazdıklarını aktararak, "İmalat sanayisindeki karlılığa bakıldığında, brüt karlılıkta, faaliyet karlılığında çok fazla düşme yok. 2008, 2011 ve 2013'te finansman giderlerinin ve kambiyo zararlarının nasıl bilançolara yansıdığı ve şirketlere etki yaptığını görüyoruz" diye konuştu. Sektörel faaliyet karlılığına bakıldığında ortalama karlılık oranının yüzde 3,9, imalat sanayinin karlılığının yüzde 5,9 olduğunu dile getiren Işık, Türkiye'deki ortalama karlılık ile imalat sanayinin karlılığı arasında çok da belirgin bir uçurum olmadığına dikkati çekti. 

"Türkiye'de kötümser olmaya gerek yok" 

Işık, özellikle seçilmiş Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle Türkiye'yi imalat sanayinin karlılık oranı açısından karşılaştırdıklarını belirterek, şunları kaydetti: 

"Türkiye'nin KOBİ rakamlarını AB'deki KOBİ tanımına uyarladık. Küçük ölçekte 2007 yılından 2012 yılına kadar Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Polonya ve Türkiye'nin karlılık oranları var. 2008 krizinden itibaren Fransa, İtalya, İspanya ve Polonya'da ciddi bir kar düşüşü var. Türkiye'de ise krizden önce de sonra da anlamlı bir kar düşüşü yok. Orta ölçekte Türkiye karlılıkta özellikle krizle birlikte sadece Almanya ile kıyaslanabilir. Büyük ölçekte ise Türkiye'nin imalat sanayinin karlılığı Almanya'dan bile daha iyi durumda. Bunu önemsiyoruz. Türkiye'de ölçek düzeyi arttıkça imalat sanayinin karlılığı artıyor. Türkiye'de kötümser olmaya gerek yok, daha iyisi için hep birlikte çalışacağız." 

Işık, yüksek teknolojide çalışan şirketlerin genel yönetim giderlerinin fazla olduğunu anlatarak, bunun da faaliyet karlarını negatife döndürdüğünü ve ileriki süreçte destek mekanizmalarını kurgulama aşamasında önemli olduğunu dile getirdi. Bu düzeydeki şirketlerin 4 yıl sabretmeleri halinde kara geçmeye başladığını vurgulayan Işık, "Demek ki önümüzdeki süreçte yüksek teknoloji düzeyinde bulunan girişimleri en az 4 yıl süreyle genel yönetim giderleri açısından desteklemeliyiz. Bu bize Girişimci Bilgi Sistemi'nin sunduğu çok çarpıcı bir sonuç" değerlendirmesini yaptı.  

İhracat yapan ile yapmayan firmalar arasındaki faaliyet karı farkı 

Işık, Türkiye'de ihracat yapan firmalar ile ihracat yapmayan firmalar arasındaki faaliyet karı oranı farkının iki katın üzerine çıktığının altını çizdi. Tüm ölçeklerin ihracat yapmasını desteklemenin faaliyet karını artırmaya destek olacağını söyleyen Işık, toplumun refah seviyesinin teknoloji düzeyine bağlı olduğunu hatırlattı. 

Işık, 2007-2012 döneminde imalat sanayi yerlilik oranına bakıldığında en yüksek yerlilik oranının mobilya sektörü, en düşük yerlilik oranının ise kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünlerinde görüldüğünü kaydetti. Bölgeler arası ticarete bakıldığında Marmara Bölgesi'nin net satıcı olduğuna dikkati çeken Işık, "Marmara Bölgesi Türkiye'deki mal ve hizmet ticaretinin yüzde 40'ını kendi içinde yapıyor. Aslında Türkiye'nin ekonomik yoğunlaşmasının tipik göstergesidir. Bütün bölgeler de Marmara Bölgesi'nden net alıcı. Hiçbir bölge Marmara Bölgesine aldığı üründen daha çok ürün satamıyor" bilgilerini paylaştı.  

 "Bankacılılar, inşaatçıları sanayicilerden daha çok seviyor" 

Işık, seçilen sektörler içinde banka kredilerinin toplamdaki payında 2006-2013 yılları değişimine baktıklarını belirterek, "İnşaat sektörünün toplam banka kredilerindeki oranı yüzde 6,2'den yüzde 12,3'e çıkmış. Buna mukabil aynı dönemde imalat sanayinin kredilerden aldığı pay yüzde 35,9'dan yüzde 29,6'ya düşmüş. Bunun anlamı şu; bankacılılar inşaatçıları sanayicilerden daha çok seviyor. Bu veri, önümüzdeki süreçte imalat sanayinin desteklenmesi açısından bize ne yapmamız gerektiğine yönelik ipucu sunuyor" şeklinde konuştu.   

Işık, KOBİ'lerin finansmana erişiminde kendilerinin daha fazla enstrüman sunmaları gerektiğini vurgulayarak, KOBİ'lerin borsaya açılması veya hisse senetleri satışları gibi konularda daha fazla yoğunlaşmaları gerektiğini ifade etti. Bununla ilgili Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nda (KOSGEB) bir program başlattıklarını anlatan Işık, ancak şimdiye kadar arzu ettikleri noktada olmadıklarını, KOBİ'lerden 17 şirketin borsaya başvurusunun kabul edildiğini dile getirdi. 

"İmalat sanayinin finansmana erişimini kolaylaştıracak önlemler alacağız" 

Işık, sunumundan sonra basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. GBS'de toplulaştırılmış veri setlerini 2015'in ikinci yarısında açıklamayı hedeflediklerini söyleyen Işık, her veriyi herkesle paylaşmayacaklarını, GBS'de firmaları sanal kodlarla koruduklarını aktardı.  

Işık, banka kredilerinden en yüksek payı daha önce imalat sanayisi alırken, artık bu oranın gittikçe düştüğünü, üretim sektörünün finansmana erişimini kolaylaştırmaları gerektiğini anlattı. İmalat sanayinin finansmana erişimini kolaylaştıracak önlemler alacaklarını vurgulayan Işık, bu konuda iradeleri olduğunu, bunun hükümet programında da yer aldığının belirtti. 

Işık, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın imalat sanayinin büyümedeki payının daralmasına yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine, Türkiye'de üretime yönelik toplumsal farkındalığı artırmak açısından bu vurgunun çok önemli olduğunu söyledi. Bir iki istisnai turizm ülkesi dışında, 2008 krizinin üretime dayanmayan ekonomilerin krize karşı ne kadar dayanıksız olduğunu gösterdiğini dile getiren Işık, buradan hareketle imalat sanayine yönelik her türlü çalışmanın desteklenmesinin hükümetin önceliği olduğunu kaydetti. 

Işık, imalat sanayinin büyümedeki payının daralmasının cari ve sabit fiyatlarla Türkiye'nin durumunun ne olduğuna yönelik iki farklı değerlendirme yapılabileceğinin altını çizdi. Sabit fiyatlarla imalat sanayinin gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYİH) payının azalmadığını, 1998'de yüzde 23,6 olan bu oranın, 2013 sonu itibariyle yüzde 24,1'e çıktığını hatırlattı. 

Işık, cari fiyatlarla imalat sanayinin GSYİH'deki payının ise 1998'de yüzde 23,6 iken, 2002'de kendileri iktidarı devraldıklarında yüzde 17,6, 2013 sonunda ise yüzde 15,3 olduğunu, burada sadece küçük bir düşme olduğuna dikkati çekti. Sanayi ürünlerindeki fiyat artışının hizmet sektöründeki fiyat artışından daha az olduğuna işaret eden Işık, bunun da cari fiyatlarla GSYİH'deki sanayinin payını azalttığını, burada şehirleşme ve harcama alışkanlıklarının değişmesinin de önemli bir faktör olduğunu dile getirdi. 

Işık, ülkelerin GSYİH'lerinde imalat sanayinin hangi orana sahip olduğuna yönelik karşılaştırmalı örnekler vererek, "Biz imalat sanayinin GSYİH'deki payını özellikle artıracağız ama bir felaket tablosu da yok. Onu da söylemek lazım. Bu, önümüzdeki süreçte bizim öncelik alanlarımızdan birisi olacak" değerlendirmesini de yaptı. 

Bu konularda ilginizi çekebilir