“Bekleme yaptılar”, hayal kırıklığına uğradılar

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Trafik polislerimizin dilimize “kazandırdığı” o harika “Bekleme yapma” ifadesi her ne kadar fiziksel bir beklemeye işaret ediyorsa da, biz bu kez bu ifadeyi beklenti ya da umut ya da tahmin anlamında kullanalım. Ve diyelim ki, Hükümet, Merkez Bankası’nın faiz indireceği konusunda “Bekleme yaptı”, ama hayal kırıklığına uğradı.

Beklenti konusunda ilk işaret yerel seçimden hemen sonra Başbakan Erdoğan’dan gelmişti. Erdoğan, ocak ayındaki olağanüstü toplantıyla faiz artıran Para Politikası Kurulu’nun, bu kez de yine olağanüstü toplanarak faiz indirmesi gerektiğini söylemişti. Bu konuya noktayı bir anlamda Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı koydu. Başçı, Para Politikası Kurulu’nun olağanüstü toplantı yapmasına gerek görmediklerini söyledi.

Ancak, ok yaydan çıkmış, Başbakan Erdoğan “Faiz indirilmeli” demişti bir kere. Faiz indiriminin nimetlerini dinlemeye başladık bir anda. İş çevreleri de, özellikle hükümetin bazı üyeleri de sıraya girdiler adeta, “Faiz indirilmeli” demek için. 

Ve geldik düne, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplantısına. Başbakan Erdoğan bir kez dile getirmişti faiz indirimi isteğini ve özellikle de Erdem Başçı’nın açıklamasından sonra bu konunun üstüne adeta sünger çekmişti. Her ne kadar bu süreçte hükümetin Erdem Başçı’dan memnun olmadığı ve Başkan’ın Merkez Bankası genel kurulunda görevden alınacağı yönünde görüşler ortaya atılmışsa da, bu görüşler iddia olmaktan öteye gitmedi. Ama dedik ya, faiz konusundaki görüş anlamında ok yaydan çıkmıştı ve faiz korosu işbaşındaydı. Son olarak önceki gün basına yansıyan açıklamalarda hükümet içinden Merkez Bankası’nın dünkü toplantısında faiz indirimi yapmasını beklediklerini söyleyenler vardı. 

İşte o yüzden diyoruz ya “Bekleme yaptılar”, hayal kırıklığına uğradılar, diye!

Teselli indirimi!

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, dün hiç faiz indirmedi değil aslında. Geç likidite penceresi çerçevesinde bankalararası para piyasasında saat 16.00-17.00 arasında uygulanan Merkez Bankası borç verme faiz oranı yüzde 15’ten yüzde 13.5’e indirildi. Ama biliniyor ki, bu faiz oranının fonksiyonel bir tarafı zaten yok. Dolayısıyla bu faizde indirime gidilmiş, gidilmemiş; bunun pratikte pek önemi bulunmuyor.

“Ek sıkılaştırma ihtiyacı azaldı”

Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada, daha önce olduğu gibi “Ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırmanın, yukarı yönlü risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırladığı değerlendirmesinde bulunulduğu” vurgulandı. Açıklamada ayrıca, “Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir” görüşüne yer verildi.

Para Politikası Kurulu açıklamasında daha sonra yer alan ifade dikkat çekiciydi:
“Son dönemde azalan belirsizlikler ve risk primi göstergelerindeki kısmi iyileşme, gerektiğinde likidite politikası yoluyla ilave bir sıkılaşmaya duyulabilecek ihtiyacı azaltmıştır. Bu nedenle Kurul, geç likidite penceresi borç verme faiz oranında teknik bir indirime gidilmesine karar vermiştir.

Ayrı tellerden!

Merkez Bankası, “Gerektiğinde likidite politikası yoluyla ilave bir sıkılaştırmaya duyulabilecek ihtiyaç azalmıştır” görüşünü dile getiriyor. Bu ifadeye dikkat etmekte yarar var. Bir yanda faiz indirimi istenirken, aslında Merkez Bankası’nın koşulların ek sıkılaştırmaya ihtiyaç duyulup duyulmadığını araştırdığı anlaşılıyor. Ve dünkü toplantıdan sonraki açıklamada, “Son dönemde belirsizliklerin azaldığı ve risk primi göstergelerinin kısmen iyileştiği” belirtiliyor ve bunun da ek sıkılaştırmaya dönük ihtiyacı azalttığına vurgu yapılıyor. 

Ne tuhaf bir durum! Bir kesim faizin indirilmesini ister ve dile getirirken, aslında Merkez Bankası “Ne gibi gelişmeler olur da ek sıkılaştırmaya gitmemiz gerekmez acaba” sorusuna yanıt arıyormuş. 

 


 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar