Belirsizlik yaratarak yönetmek

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Son hafta içinde gereksiz bir belirsizlik ve oynaşma içine yuvarlanmış gibi görünüyoruz. Belirsizlik ekonominin iki temel fiyatı olan faiz ve döviz kuru etrafında gelişiyor. Faiz konusunda para otoritesi ile siyasi iktidar arasındaki uyumsuzluk koyu bir belirsizlik yaratmış durumda. Faizin nasıl hareket edeceğinin belirsiz hale gelmesi döviz kurunu da etkiliyor. Bizim dışımızdaki gelişmelerin doları yukarıya itmesi nedeniyle döviz kuru zaten yükseliyor, Türk Lirası değer kaybediyor. Buna bir de faiz konusunda otorite çekişmesi eklenip, belirsizlik ve risk üretilince yönü zaten yukarıya dönük olan döviz kuru daha da ivmeleniyor, öngörülebilir olmaktan çıkıyor. 

Bu durumda piyasa koşulları kuru kontrol edecek faiz düzeyinin yükselmesi yönünde baskı yaparken siyasilerin faizin düşürülmesine dönük ısrarlı talepleri havada kalıyor. Belirsizlik hepten koyulaşıyor. Bize dönük risk algısı bozuluyor. Belirsizlik, artan risk ve yükselen risk pirimi hem faizi hem de döviz kurunu daha da yüksek düzeylere itiyor. Bir kısır döngü oluşuyor. Bu koşullarda faizin düşürülmesi mümkün ve rasyonel olmaktan çıkarken bir de ulusal paranın değer kaybı buna ekleniyor. Parayı ve siyaseti yönetenler bir kısır döngüye sürüklendiğimizi fark edemeyince döngünün kırılması mümkün olmuyor. Kayıplar büyüyor. 

Faiz konusundaki çekişme adeta siyasetin doğasında var. Parayı yönetenlere kıyasla siyasetçiler enflasyonu görece daha hafife alırlar. Siyasetçiler ekonomin canlı olması, büyümesi, işsizliğin azaltılması için hafif bir enflasyon maliyetine katlanılmasının kabul edilebilir olduğunu düşünürler. Bu algıya sahip olan siyasetçiler faizin olabilecek en düşük düzeyde olmasını isterler. Faizin düşük düzeyde olması bol para ile birlikte yürür. Bollaşan para ve yükselen fiyatlar (enflasyon) ulusal paranın satın alma gücünü azaltır. Bu süreçte gittikçe itibarsızlaşan parayı ekonomiye veren para otoritesinin itibarı da aşınır. 

Ulusal ekonomilerin görece içe kapanık olduğu küreselleşme öncesi dönemde para otoritesinin itibar yitirmesinin hemen, acil bir sonucu olmazdı. Zaten sabit olan kurlar ulusal paranın değer kaybını bir süre gizler, süreç ulusal paranın değerinin düşürülmesi (devalüasyon) ve bunu takip eden ağır bir krizle sonlanırdı. Bugünün dünyası artık böyle değil. Küreselleşme, özellikle finansal alanda, ulusal ekonomilerin büyük ölçüde eklemlenmesine yol açtı. Sermaye hareketlerinin serbestleştiği, döviz kurlarının serbest piyasada belirlendiği günümüz ekonomilerinde enflasyon, ulusal parada değer aşınması, para otoritesinin itibarını yitirmesi şeklinde gelişen zincirleme etkileşim hemen sonuç veriyor. Bu ikili aşınma sonuçta ulusal paradan kaçışı uyarıyor. Zaten satın alma gücünü yitiren para bir de kaçışa muhatap olunca öteki paralar karşısında daha da yüksek oranda değer kaybediyor. Risk artıyor. Belirsizlik had safhaya çıkıyor. Faiz düşük kalsın savından hareketle çıkılan yolu daha yüksek faiz düzeyi ile tamamlamak kaçınılmaz oluyor. 

Bu tür süreçleri çokça yaşamış olan yaşlı dünya bunun çaresini de bulmuştur. Çare merkez bankasının bağımsızlaştırılıp, paranın yönetimini (faizin belirlenmesini) bu bağımsız otoriteye bırakmaktır. Bu bağımsızlığın abartılacak yanı da yoktur. Amaç, faiz kararının siyasi kaygılardan çok ekonominin gereklerine göre verilmesini sağlamaktır. Merkez bankası bağımsızlığı sonuçta faiz oranının ne olacağına ekonominin verilerine birinci elden hakim olan para otoritesinin karar vermesini sağlayan bir imkan olarak düşünülmelidir. Bu tanımıyla küresel dünyaya en uygun para yönetim biçimidir bağımsız para otoritesi. 

Bu süreçte bağımsız otoritenin kararına şu veya bu şekilde, çoğu kez aleni biçimde hem de medya aracılığı ile müdahale edilmesi ulusal paraya ve onu yöneten para otoritesine güvenin sarsılması anlamına gelir. Güveni kaybetmiş olan para otoritesi kendi doğru bildiği kararları alsa dahi bunun siyasi iradenin istediği yönde yapıldığı şeklindeki algıyı değiştirmek mümkün olmaz. Küreselleşmiş dünyada hiç kimse parasını ekonominin verilerinden kopuk olarak alınmış siyasi kararlara teslim etmeye yanaşmaz. Yoğun bir belirsizlik oluşur, risk algısı bozulur. Ekonomiden kaynak çıkışı olur. Bu süreç geri çevrilemediği takdirde krizle sonuçlanır. Bu günün dünyasında ulusal ekonomiler belirsizlik yaratıp, risk üreterek yönetmek pek tekin bir yol değildir. Tavsiye edilmez. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018