Biz pek parlak değiliz ama dünya da böyle

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Seçimi yeniliyoruz. Şu sıralarda yapılan araştırmalar yeni seçimde de öncekine benzer bir sonuç alınacağını gösteriyor. Şimdiki görüntü bu. Belki siyasi sonuç pek fazla değişmeyecek ama yeni seçimin iktisadi süreci etkileyeceğini söylemek mümkün. Malum, seçim demek belirsizlik demek. Belirsizlik de risk algısını besliyor.

Kısacası, seçimi tekrarlamamız bize dönük risk algısının daha da bozulmasına neden olabilecek. Zaten kırılgan bir ekonomimiz var. Seçimde ısrar edip, risk algısını büyütmemiz iktisadi gidişin daha da bozulacağı, kırılganlık dozumuzun daha da yükseleceği anlamına geliyor. Önümüzdeki dönemde görece daha zor koşullar oluşabileceğine işaret ediyor bu süreç. 

Seçimi tekrarlama süreci içinde ekonomide koşulları daha da bozacak etkilerin ortaya çıktığı görülüyor. Seçimin yarattığı belirsizlik ileriye taşınıyor. Bunun yarattığı risklere ilaveten ülkenin ilk seçimin hemen arkasından terör ve çatışma iklimine sürüklenmiş olması koşulların daha da bozulmasına neden oldu. Var olan riskler daha da büyüdü. Beklendiği gibi bunun ilk etkisi finansal piyasalarda çıktı ortaya. Faiz yükseldi. Türk lirasından kaçış hızlandı. Lira değer kaybetti. Faiz ve kurdaki bu değişmelerin ekonomide bir çok değişkeni olumsuz etkileyeceğini biliyoruz. Örneğin, büyüme olumsuz etkilenecek. Zaten düşük olan büyüme temposunun daha da gerilemesi söz konusu.

Yavaş büyüme işsizliği besleyecek, zaten yüksek olan işsizlik düzeyimiz daha da yükseltecek. Liradaki değer kaybı bir yandan yavaşlamayı beslerken bir yandan da enflasyonu kışkırtacak. Enflasyon hızlanacak. İlk seçimde pek fazla bozulmayan mali disiplinin tekrarlanan seçim sürecinde ciddi ölçüde bozulma olasılığı var. Bu da enflasyona katkı yapacak kuşkusuz. Bir süredir sıfır civarında dolaşan özel kesim yatırımlarındaki artış eğiliminin devam edeceğini söylemek de yanlış olmaz. Bu da ekonomideki tempoyu frenleyecek kuşkusuz. Petrol fiyatlarının daha da düştüğü ortamda Liranın değer kaybetmesi ve büyümenin yavaşlaması cari açığın küçülmesi sürecini daha da hızlandıracak. Ancak, son haftalarda Çin’de ortaya çıkan gelişmeler ve Yuanın birkaç kez devalüe edilmesi uluslararası düzlemde bir “kur savaşı” başlamasına yol açacak gibi görünüyor. Bunun bize yansımasının pek olumlu olmayacağını söylemek mümkün. Kısacası, yeni bir seçime giderken koşullarımız pek olumlu görünmüyor.

Tamam, Türkiye ekonomisi pek iyi durumda olmayabilir ama dünyanın geneli de pek öyle ahım şahım sayılmaz doğrusu. Şöyle panoramik bir bakış durumu anlamaya yetecek sanırım. Büyüme açısından ABD ve öteki gelişmişler ayrışmış gibi görünüyor. Çin’de yavaşlayan büyümenin yanı sıra ulusal parayı devalüe etme gereği hem kendisinin daha da yavaşlaması ile sonlanacak hem de öteki ülkelerin ihraç pazarını daraltarak onların da büyüme ivmesini kaybetmesine neden olacak. Bu sürecin henüz küresel krizden tam anlamıyla çıkamamış olan dünya ekonomisini yeniden bir durgunluğa sürüklemesi olasılığı var. Yavaş büyüme dünya ekonomisinde emtia talebinin dibe vurmasına ve, başta petrol, emtia fiyatlarının düşmesine neden oldu. Emtia ithal eden ülkeler bundan faydalanıyorlar ama ekonomileri emtia ihracatına dayalı olan pek çok ülkeye dönük etkinin neredeyse yıkıcı boyutlara geldiği görülüyor. 

Biz haziran seçimini yaparken dünya ekonomisi ABD Merkez Bankasının (FED) likiditeyi daraltma-faizi yükseltme niyetinin baskısı altındaydı. Gelişmekte olan ülkelerin hemen tamamı FED’in faiz yükseltme tarihinin yaklaşıyor olmasından rahatsızdı. Biz yeni seçime giderken FED rahatsızlığı devam ediyor. Ama buna bir de Çin etkisi eklendi. Geçmişte bütünüyle ihracatın sürüklediği yüksek dozlu bir büyüme performansı sergileyen Çin ekonomisi küresel krizin pazarları daraltması sonucu bu tempoyu yitirdi. Bu durumda büyüme modelinin değişmesi gereği ortaya çıktı.

Dış talebin yerine iç talebin sürüklediği bir modele geçmek için adımlar atmaya başlayan Çin’de büyüme hızı geriledi. Bu bir yandan dünyadaki emtia piyasalarını sıkıntıya sokarken bir yandan da Çin’de iktisadi ve siyasi rahatsızlıklar doğurdu. Dış talebi tekrar devreye sokma niyetiyle Çin parası devalüe edildi. Bunun Çin’in sorununu ne kadar çözeceği henüz bilinmiyor ama devalüasyon silahı bir çok ekonomide rekabetçilik düzeyin gerilemesine neden olacak. Bu gelişmenin bir tür “kur savaşına” neden olarak dünya ekonomisini daha da zora sokması olasılığı var. 

Bu kısa panoramik gezi dahi sıkıntıda olanın bir tek biz olmadığımızı dünyanın da sıkıntı içinde yaşadığını gösteriyor. Bizim açımızdan ilginç olan nokta dünya bu hallerdeyken risk üretmekte pervasız davranıyor olmamız. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018