Borç sorunu

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Borç sorunu yeniden gündeme oturdu. Özellikle Portekiz Bankacılık sektöründe yeni tekleme işaretlerinin gelmesi ve yükselen piyasalara ilişkin risklerin arttığına yönelik yorumlar, borçlanma ve borç yükü meselesini uluslararası boyutta tartışmaya açtı.  Türkiye’de ekonomi ile ilgilenenler henüz işin uluslararası boyuttun da nerede olacağımızı/kalacağımızı anlamadan, kendilerini bu defa da sanayi sektöründeki ilk ve ikinci beş yüz firmanın verilerini tartışırken buldular.  Bu bulanık ortamda nerede bakarsanız bakın orta da bir borç sorunu olduğunu nihayetinde herkes anladı. 

Son günlerde tartışmayı alevlendiren haberlerden birisi de, (DÜNYA GAZETESİ bu haberi verdi) yükselen ekonomilerdeki borçlanma hacminin  2014’ün ilk yarısında çok hızlı artması idi. 2014’ün ilk yarısında dünyada en çok borçlanan ilk beş ülke şöyle:

Ülkeler    Borçlanma (milyar $)      
Meksika        8.4                         
Slovenya      6.2  
TÜRKİYE        5.3
Endonezya    5.3
Polonya         4.6
Kaynak: Financial Times Temmuz 20, 2014

Hızlı borçlanmanın dışında bu ülkelerin başka ortak özellikleri de var. Slovenya dışında hepsi cari açık veriyor, hepsinde bütçe açığı var ve Türkiye ve Endonezya’da faiz oranı  %8’lerin üzerinde seyrediyor. 
Yükselen ekonomilerde sadece kamu borçlanmıyor. Tüm kesimler büyük bir hevesle borçlanıyorlar. Örneğin Türkiye’de özel kesimin sadece uzun vadeli döviz borcu artışı 2002 yılından 2014 Mayıs’ına %458, 2007-2014 arasındaki borç artışı %33,5. 2007’den 2014’e kısa vadeli borç artış oranı ise %458. Hanehalkının borçlanma oranı ise (Borç stoku/Harcanabilir GSYH) 2003’de %7,5 iken, 2013’ün sonunda %51’e ulaştı. Kamu borç stoku  (AB Tanımlı) ise 2002’den 2014 Mayıs’ına kadar %123 arttı.

Buraya kadar yazdıklarımız ile aslında bir fotoğraf çektik. Ama bir kare daha ekleyelim, o da sanayi sektörünün karesi. Özel kesimde sanayi sektörü ciddi bir borç yükü altında. Bunun için İstanbul Sanayi Odasının ilk ve ikinci büyük 500 firma verilerine bakmak yeterli. ISO verilerine göre 2013 yılında Borç/Özkaynak oranı ilk 500 firmada %132, bu oran ikinci 500’de %157,8. İkinci 500’de bu oran on yıl %84. Şimdi fotoğraflar tamamlandı. Artık neden sorusunu sorabiliriz.

* Sanayicinin borç yükü yüksek. Bunun ilk nedeni uygulanan para politikası nedeni ile aşırı değerli TL sayesinde  borçlanmanın cazipleşmiş olması. İkinci neden ise, sanayi sektöründe karlılık oranlarının düşmesi. GSYH içinde sanayinin payı yerinde sayıyor. Sanayici buna rağmen yatırım yapmak, en azında üretim ölçeğini büyütmese bile, teknolojisini yenilemek zorunda, kar yoksa, borç var diyerek bunu yapıyor.

* Hanehalkı borçlu, çünkü konut ve otomobil sahipliği hevesi ile gelecek dönem gelirlerini şimdiden kullanmış durumda ve artık ödemekte zorlanıyor.

* Kamu borçlu, çünkü kamu harcamalarında etkinlik zayıf, üstelik yeteri kadar vergi de toplayamıyor. Haziran ayında vergi gelirleri geçen yılın Haziran ayına göre %7,3 oranında azaldı.  


Bu kurgudan karlı çıkan sektörler finansal sektör ve reel sektörde yer almasına rağmen, dış ticarette konu olmayan mal üreten sektörler (inşaat gibi). Bu yapı yeni bir oluşum değil. 1989’da başladı, ancak ağırlıklı olarak 2003 sonrası çalıştı. Fakat diğer sektörler ağlarken, bu sektörlerin uzun süre kar sofrasında kalmaları zor. Nitekim inşaat sektöründe konut satışları, bankacılık sektöründe kar oranları düşmeye başladı. Bunu veri alarak yeni bir model kurmak gerekiyor.  
Son cümle umarım borç sorunu, borçlanma sorununa dönüşmez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019