(14:00)"Kyoto, büyüme ihtiyacına uygun değil"

(14:00)"Kyoto, büyüme ihtiyacına uygun değil"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Kyoto Sözleşmesi'nin bugünkü şartlarda onaylanmasının, Türkiye'nin kalkınmışlık düzeyine ve büyüme ihtiyacına uygun olmadığını ileri sürdü. TİSK'in yazılı açıklamasında, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne katılımını öngören kanun tasarısının TBMM Başkanlığı'na sunulduğu anımsatıldı. Küresel ısınma sorununun, enerji üretiminden ve kullanımından kaynaklanan sera gazı emisyonu konusunu ön plana çıkardığı ifade edilen açıklamada, temiz ve yaşanabilir bir çevre oluşturmanın, dünyadaki herkesin ve her devletin ortak sorumluluğu olduğu, bununla birlikte, dünya ülkelerinin bu sorumluluğu eyleme dönüştürürken tabi olmaları gereken hakkaniyet ilkelerinin de mevcut bulunması gerektiği kaydedildi. Türkiye bu protokolü kabul ettiği takdirde, gelişmiş ülkeler gibi işlem görerek, bağlayıcı nitelikteki emisyon azaltma yükümlülüğü altına gireceği, sanayileşme ivmesinin azalacağı ve kalkınma hızının düşeceği öne sürülen açıklamada, "Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle benzer bir emisyon azaltma yükümlülüğü altına girmesi, hakkaniyete ve ülkemizin taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin 'ortak ama farklı sorumluluklar' ilkesine aykırıdır" ifadesine yer verildi. "Kyoto Sözleşmesi'ni bugünkü şartlarda onaylamak, Türkiye'nin kalkınmışlık düzeyine ve büyüme ihtiyacına uygun değildir" görüşünün savunulduğu açıklamada, ülkenin uzun vadeli sürdürülebilir ve hızlı büyüme hedefinin dikkate alınması, kişi başına sera gazı emisyonu gelişmiş ülkelere göre bu denli düşükken herhangi bir taahhüt altına girilmemesi istendi. Kyoto Protokolü'ne katılımın, ancak Türkiye'nin kendi inisiyatifi ile uyguladığı yüksek maliyetli tedbirlerin uluslararası toplum tarafından kabul görmesi ve ülkenin Ek-1 ülkeleri arasında özel konumunun tanınması halinde düşünülmesi gerektiği belirtilerek, "Kyoto'nun maliyeti sanayinin omuzlarına bırakılmamalı, Türk sanayinin rekabet gücü ve Türk ekonomisinin büyümeyi sürdürerek daha çok ve daha iyi iş yaratma potansiyeli zarar görmemelidir" denildi.