Yenilikçilikte son sıradayız

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin Aktaş ala.aktas@gmail.com Son yıllarda ülkelerin karşılaştırmasında çok önemsenen yeni bir endeks var; yenilikçilik endeksi. Yenilikçilik endeksi; eğitim, kamu ve özel sektör AR-GE yatırımları, işletmelere yenilik için sağlanan kamu finansmanı, bilgi ve iletişim teknolojisi harcamaları, yüksek katma değerli ürün ihracatı ve patent sayıları gibi birçok gösterge dikkate alınarak oluşturuluyor. Buna göre, Avrupa ülkeleri arasında İsveç 0.72 puanla lider konumda. Türkiye ise 0.06 puan alabiliyor ve sonuncu. Bu veriler, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yayımlanan Kıyaslama Raporu'nda yer alıyor. Raporda, "Dünya ekonomisinde itici güç artık yenilikçiliktir. Ülkelerin gelişmişlik sıralamasında sıçrama yapmaları da ileri ve öncü teknolojilere uyumlarına ve yenilikçilik performanslarında güçlü bir gelişme sağlamalarına bağlıdır. Bu nedenle AB, yenilikçilikte ABD ve Japonya gibi ülkeler karşısındaki pozisyonunu sürekli olarak takip etmektedir" deniliyor. Yenilikçilik endeksinde Türkiye'nin 0.06 puanda olduğunu belirttik, AB ortalaması ise 0.42 puan. Rapor sonuçları can sıkıcı, umut kırıcı. Rapora göre, sıralamada en alt sıralarda bulunan ülkelerin ve tabii ki Türkiye'nin AB ortalamasını yakalamasının elli yılı aşkın bir zaman alacağı belirtiliyor. Yenilikçilik endeksinde ülkeler "liderler", "ortalama düzeydekiler", tutunanlar" ve "kaybedenler" olarak dört gruba ayrılıyor. Türkiye, yıllık ortalama yüzde 4 gerileme oranıyla kaybedenler grubunda sınıflanıyor ve yine en geride yer alıyor. Estonya, İspanya, Bulgaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya da bizimle aynı gruptalar. Tablo bu işte. Hani bir dönem, görüşmelere başlıyoruz, diye "gündüz havai fişek atma" görgüsüzlüğü sergilediğimiz AB'nin neresindeyiz, anlaşılıyor. AB, yenilikçilik endeksinde bir adım ilerlemese bile, biz onların düzeyine ancak elli yıl sonra ulaşabileceğiz. Yani yarım yüzyıl sonra. Onlar da yerinde saymayacağına göre... Farkı kapatmak için çok daha hızlı ilerlememiz gerekiyor tabii, ama bizde o yönde bir çaba, o yönde bir girişim gören var mı? Ekonomiyle ilgili üç bakan dün basın toplantısı düzenlediler ve ağırlıklı olarak Türkiye İstatistik Kurumu'nun gayri safi yurtiçi hasıla serisinde yaptığı revizyonu değerlendirip, bunun ne kadar önemli ve Türkiye için olumlu olduğunu anlattılar. Bir kere, serideki revizyon, var olan bir gelişmenin kağıda dökülmesinden ibaret. Mevcudun ilanı yani. Dolayısıyla bunu bilme noktasına gelmek, bazı kıyaslamalar için olumlu olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Oysa bizim, gelecek için bazı şeyler planlama, yapma gibi bir zorunluluğumuz var. Örneğin yenilikçilik endeksimizi nasıl daha ileri götürür ve AB ortalamasını elli yıl değil de kırk yıl sonra yakalayabiliriz, bunu düşünmek durumundayız. Dünya Bankası verilerine göre, ihracatımızın halen ancak yüzde 2'si, 3'ü yüksek teknolojili ürünlerden oluşuyor. Bunu nasıl yukarı taşıyacağız? Avrupa ölçeğinde bin kişiye düşen bilgisayar sayısında da sonuncuyuz, internet kullanımında da. Ama internet erişim fiyatında birinciliği kimseye kaptırmıyoruz. Mevcudu ilan etmenin ötesine geçmek, yeni seriyle rasyolarımızın ne kadar düzeldiğini basın toplantılarıyla açıklamak AB ortalamasına elli yıl yerine kırk dokuz yıl sonra yetişmemizi ne yazık ki sağlamıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar