Büyüme modelinde zorunlu değişim…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

 

Ekonomi bürokrasisinin ‘yatırım iklimini’ iyileştirmeye yönelik kapsamlı bir paket üzerinde çalışmaya başladığını öğrendik…
Nihayet, ithalat ve tüketime dayalı büyüme modelinde, hikâyemizi değiştirmeye karar verdik…
***
Aslında, gerek yoktu!
ABD dolar dağıtmaya devam ederse…
Japonya yen pompalamayı sürdürürse…
Çin’in verileri iyi gelirse…
Irak’ın/Kıbrıs’ın petrolü Türkiye üzerinden devreye girerse…
Rusya/İran doğalgaz fiyatını düşürürse…
Avrupa ekonomisi iyileşmeye başlarsa…
Siyasette herkes birbirinin sırtını sıvazlarsa…
Döviz girişi artacak, faizler düşecek, millet tüketmeye / ülke büyümeye devam edecek!
Bu sayede yatırıma da, üretime de gerek kalmayacak!
***   
2 fabrikası olan, 170 kişiye istihdam sağlayan ve yurtiçi haricinde geçtiğimiz yıl 13 milyon dolarlık ihracat yapan arkadaşım anlattı,
“Fabrikanın otoparkındaki en eski araba benim. 
130 arabalık parkta yer bulamıyorum.
Bende ve çocuklarımda yok ama hizmetli personelin ve çocuklarının elinde dahi akıllı telefon var.
Böyle tüketime nasıl dayandı, nasıl dayanacak bu ülke?”

Yanıtı basit:
Kazanç arayan sıcak parayla… Borç parayla… 

Duymuşsunuzdur…
Benzin fiyatlarının rekor kırdığı 2013’te, trafiğe çıkan araç sayısı 1 milyon adet artmış…

Şanslıyız!
“Üretmeden tüketme” alışkanlığımızı yok edecek durumla karşı karşıyayız…
Yıllarca baskı altında tuttuğumuz dövizdeki yükselişe bu açıdan bakmalıyız…
Parçayı değil bütünü, günü değil geleceği düşünmeliyiz…
Unutmayalım sonrasını düşünmediğimiz ve üretimden uzaklaştığımız için bu durumdayız; başkalarının üretimine ve Merkez Bankaları’na bağımlıyız…

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’da bugüne kadar ki uygulamaların ‘yatırım iklimi’ yaratmadığını kabul/itiraf etti:
“Doğrudan yatırım çekmek zorundayız…
Düzenlemelerimizi, uygulamalarımızı, davranışlarımızı ‘yabancı yatırımcıyı çekmek’ için gözden geçirmeliyiz…
Tersi durumda küçülürüz…
Ancak şu anda seçim dönemindeyiz.
Seçimlerden sonra acilen bu konunun üstünde durmalıyız.”

Tutarlı açıklamaları / uygulamaları /adımları nedeniyle Bakan Babacan’ın samimiyetine inanıyorum…
Çözüm için, sadece Babacan’ın kararlılığının yetmeyeceğini, birkaç bakanlığın ve bürokrasinin hep birlikte taşın altına elini koyması gerektiğini de biliyorum…
Ancak bu kadar önemli bir konuda, bu kadar geç kalışın nedenini çözemiyorum… 
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nu gece yarısı toplatıp, karar aldırabiliyoruz… 
TBMM Genel Kurulu’nu bazı konularda sabahlara kadar çalıştırıp, yasa çıkarabiliyoruz…
Aynı TBMM Genel Kurulu’nu, ‘yatırım iklimi’ gibi konular olduğunda ‘seçim’ gibi bahanelerle ‘yoğun’ ilan edebiliyoruz…
Sonrasında hep birlikte, “Kendini düşünüp karar alıyor, gelişmekte olan ülkeleri düşünmüyor” diye ABD’yi eleştiriyoruz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar