Büyümenin finansmanı zorlaşıyor

Orhan AKIŞIK

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünya ekonomisinin büyümesinde önemli katkısı olan gelişmekte olan ülkeler son iki yıldır yavaşlıyor. Yavaşlama geçici mi, yoksa yapısal faktörlerden mi kaynaklanıyor? Ekonomilerdeki göreli iyileşmeye bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerin büyümesinde önemli katkısı olan konjonktürel faktörlerin etkileri azaldıkça, dikkatler yapısal faktörler üzerinde yoğunlaşıyor; yapısal reformlar gerçekleşmeden büyümenin sürdürülemeyeceğine dair görüşler ağırlık kazanıyor. 2000’li yıllarda sağlanan yüksek büyüme hızlarında, uluslararası ticaret ve finansın serbestleşmesi ve üretimin temel girdilerinin sektörlere tahsisinde verimlilik kıstasının dikkate alınmasının payı büyük. IMF’nin haziran ayındaki raporunda,(*) 2000-2012 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyüyen gelişmekte olan ülkelerin yavaşlama sürecine gireceği belirtilerek; büyümenin önümüzdeki yıllarda sürmesinin yapısal reformlara bağlı olduğu görüşüne yer veriliyor. Büyümenin yüzde 50'ye yakın kısmının dış faktörlerden kaynaklandığının belirtildiği raporda, büyümeye katkı yapan faktörler arasında; gelişmekte olan ülkelerin yakın ekonomik ilişki içinde olduğu ülkelerdeki hızlı büyüme, düşük faiz oranları, hammadde fiyatlarındaki artış, dış ticaretin serbestleşmesi ve iç ve dış ekonomik dengelerin korunması gösteriliyor. 

***
Gözler ABD Merkez Bankası’nın üzerinde. Geçen ay aylık tahvil alımlarını 35 milyar dolara çeken FED’in bu haftaki son toplantısında parasal daralmanın devam edeceğinin işaretleri verildi. Sonbaharla birlikte alımlara tamamen son verilmesi olasılığı çok güçlü. Faizlerdeki artış için öngörülen takvim ise 2015’in ortaları. Alınacak kararlarda önümüzdeki aylarda ekonomide, özellikle istihdamda meydana gelecek gelişmelerin payı büyük olacaktır. Büyümenin sermaye birikimine, bunun ise yeni yatırımlara bağlı olduğu gerçeği gözönüne alındığında dünya genelinde meydana gelecek faiz artışlarının gelişmekte olan ülkelerde yatırımların finansmanını güçleştireceği açık. Verimlilik artışı, yeni üretim tekniklerinin etkin biçimde kullanımını sağlayacak eğitimli işgücü ve gelişmiş altyapı yatırımlarına bağlı. Rapor, Güney Afrika gibi eğitim kalitesinin düşük ve altyapı yatırımlarının yetersiz olduğu ülkelerde büyümenin yavaşlayacağını; öte yandan, eğitim kalitesindeki artışın yapısal işsizliğin azaltılması konusunda katkısı olacağı görüşünü ortaya koyuyor.
*** 
IMF raporu tavsiyeler yönünden öncekilerden farklı değil. Krizlerden kaçınmak ve büyümenin sürekliliğini sağlamak için mevcut büyüme stratejilerinin gözden geçirilmesi öneriliyor. Çin’e ihracata dayalı büyüme modelini iç talep ve tüketim artışına dayalı büyüme modeliyle ikame etmesi önerilirken, aralarında Türkiye, Brezilya ve Güney Afrika’nın yer aldığı gelişmekte olan ekonomilere özel tüketim harcamalarıyla beslenen büyüme modelinin iç tasarruflarla desteklenen yatırımlara dayalı stratejilerle değiştirilmesi öneriliyor. Dünya ekonomisindeki göreli iyileşmeye bağlı olarak. kriz ortamının yol açtığı olağanüstü koşulların ortadan kalkmasıyla yükselen piyasalar açısından büyümenin finansmanının zorlaşacağı açık. Gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki dönemlerdeki başarıları gelişmiş ekonomilerin performansları dışında, büyümenin sürekliliğini sağlayacak yapısal reformları gerçekleştirmedeki istek ve başarılarına da bağlı. Tasarrufların arttırılması yönündeki tavsiyelerin nedeni de bu. Verimliliği arttıracak yapısal reformlar rekabet gücünü arttırmanın en sağlam yolu. Rekabeti gücünü arttırmadan gelişmekte olan ekonomilerin güçlü büyüme trendine girmeleri imkansız. Bu grupta yer alan ülkelerde büyümeye katkı yapan istihdam artışı ve sermaye birikiminin önümüzdeki dönemlerde önemi daha da artacaktır. Gevşek para politikası ve düşük faizler temelde yapısal olan sorunların çözümünde yetersiz kalıyor. AB’nin güneyinde yer alan İtalya İspanya ve Yunanistan’ın sorunlarını çözebilmeleri, rekabet gücünü yeniden kazanmalarına, bunun için ise ücret ve fiyatların daha da düşmesine, yani iç devalüasyona izin vermelerine bağlı. Deflasyon riskini azaltmaya yönelik politikalarla bu hedefin nasıl uyuşacağı ise soru işareti. 
----
(*) Emerging Markets in Transition: Growth Prospects and Challenges; Luis Cubeddu, Alex Culiuc, Ghada Fayad, Yuan Gao, Kalpana Kochhar, Annette Kyobe, Ceyda Oner, Roberto Perrelli, Sarah Sanya, Evridiki Tsounta, and Zhongxia Zhang, June 2014

Bu konularda ilginizi çekebilir