Cari açık düşerken büyüme de düşüyorsa…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Harcamayla, tüketerek büyümek... 

Tasarrufla, üreterek büyümek... 

Gelişmekte olan ülkelerde “sürdürülebilir büyüme” için tek yolun “tasarruf, yatırım, üretim alışkanlığı” olduğunu, hafta başı açıklanan büyüme ve enfl asyon ile dün açıklanan cari açık oranları gösteriyor. 

★ ★ ★ 

Bu somut veriye rağmen, ilginçtir... 

Gençlere mesleki eğitim verip üretime yönlendirmek, teknoloji geliştirmek, reel sektörü desteklemek / sübvanse etmek, tasarruf alışkanlığı kazandırmak gibi adımları gelişmiş ülkeler atıyor… 

Gelişmekte olan ülkeler ise, kendini gelişme yoluna sokan üretim alışkanlıklarından vazgeçiren programlara yöneliyor… 

★ ★ ★ 

Sadece bizde değil, bu yıl ABD ekonomisini geçecek olan Çin’de dahi durum böyle… 

Yazmıştık geçtiğimiz yıl... 
The New York Times muhabirleri Çinli gençlerle konuşmuş… 

Sonuç mu? 

25 yaşında, 3 dil bilen, üniversite mezunu Wang Zengsons şöyle demiş mesela: 
“Şu anda işsiz geziyorum. 
Fabrikalardaki tam zamanlı işlere ise iyi maaş vermelerine rağmen başvurmak istemiyorum. 
Görüşme için çağıran fabrikalara gitmiyorum. 
Çünkü bir üniversite mezunu olarak daha iyisine layık olduğumu düşünüyorum.” 

★ ★ ★ 

“Tam bizim gibi!” 

Başka bir üniversite mezunu da şöyle demiş: 
“Üniversiteden mezun oldum, pazarlamacı olarak çalışıyorum. 

Mutlu değilim. 

Mesela bankalarda çalışmayı çok isterdim. 

Gerçi onlarda pazarlamacılık yapıyorlar ve benden daha fazla kazanamıyorlar ama isimleri ‘bankacı’…” 

★ ★ ★ 

Can alıcı konuya ise Çin Eğitim Bakanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Ye Zhihong değinmiş… 

Şöyle demiş Zhihong, 

“Bir yanda fabrikalarımız vasıfl ı işçi bulamıyor.

 Diğer yanda üniversitelerimiz, var olan işleri istemeyen öğrenciler yetiştiriyor.” 

★ ★ ★ 

Hadi Çin’i anladık! 

Onların ‘Konfüçyüs geleneği’ var… 

Milyonlarca Çinli, eğitimli insanların ağır işte çalışmaması / çalıştırılmamasını binlerce yıllık Konfüçyüs inanışa bağlar… 

Bize ne oluyor?! 

Dinimiz de, örfümüz, adetlerimiz de, geleneklerimiz de ‘çalış’ diyor… 

Peki bize ‘yatma…’, ‘oturma…, ‘iş beğenmeme…’ geleneğini kim aşılıyor? 

★ ★ ★ 

Tasarrufun, yatırımın, üretimin konuşulduğu yerde, “Sermaye mi var?”, “Kaynaklarımız kıt” gibi bahaneleri sıralayabiliyoruz… 

Peki, elimizdeki sermayeyi değerlendirebiliyor muyuz? 

Mesela gençlerimiz… 

Önceki gün İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince dikkat çekti, “Türkiye’de insan sermayesi var ama onu da toplamayı ve değerlendirmeyi bilmiyoruz.” 

Mesela alışkanlıklarımız… 

Dün AK Parti ekonomi kurmaylarından Bülent Gedikli ile bu meseleyi konuşurken, farklı bir açıdan baktı, “Altından enerjiye, kredi kartından tarım ürünlerine kadar yüzlerce alanda tasarruf toplama ve biriktirme imkanımız var. Ama…” 

Mesela kolaycılığımız… 

Arkadaşım anlattı dün, “5 yıl önce tek başımıza hizmet verdiğimiz 200 metre çaplı meydan çarşısında aynı hizmeti veren 12 dükkan var şimdi. Hepsinde 3’er 5’er tane genç arkadaşımız çalışıyor. Dükkanlara son bir yıldır günlük ortalama 2, 3 müşteri geliyor. Kısacası dükkan sahiplerine çalışıyoruz. Sonra bir tek inşaat sektörüyle yürümez diyoruz ama kazanan dükkanın yani inşaat mülkünün sahibi, işin sahibi ise perişan. Gençler ise asgari ücreti alıp oturuyor! Biz de oturmalarına vesile oluyoruz!” 

★ ★ ★ 

Cari açık düşerken büyüme de düşüyorsa, üstüne enfl asyon artıyorsa ciddi bir sorun var demektir. 

30 yıldır yaptığımız faiz, döviz tartışmaları ile bu kronik sorunu çözemeyeceğimizi, geçtiğimiz yıllar göstermektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar