Paradigma mahkumluğu ve yaratıcı kapitalizm

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

AROLAT'tan / Osman S.Arolat Yöneticilerin verimliliğin peşinden koşarken paradigma mahkumu olduklarına tanık olduğumuz bir dünyada yaşıyoruz. Verimlilik ve zenginlik artıyor ama asimetrik güç kullanımlarıyla zenginlik bütün insanlığa yayılmadığı gibi bazı kesimlerde yoksulluğun hızla artması sonucunu getiriyor. Bill Gates bundan kurtulmak gereğini ortaya koyarken, yoksulları koruyup kollayan yaratıcı kapitalizmin uygulanması gerektiğini söylüyor. Her değer yaratma zincirinin bir zayıf halkası vardır. Bu meslekler açısından da böyledir. Mesleklerin değer yaratmalarında da zincirin bir zayıf halkası oluşur. Zaman içersinde hepimiz değerler zincirinin en zayıf halkasını fark eder paradigmalarımıza mahkum olduğumuzu hissederiz. Eğer kendimizle yüzleşme cesaretini bulursak onu aşabiliriz. Kendi yanlışlarımızdan arınırız. Yüzleşme cesaretini bulamazsak, kendi yanlışımızı doğru kabul ederek paradigmanın mahkumu oluruz. Ne iş yaparsak yapalım, arada durup, soluklanıp yaptığımızı irdelememiz paradigma mahkumu olup olmadığımızı sorgulamamız gerekir. Gary Namel ve Bill Bereen'in MESS Kitapları arasında yer alan "Yönetimin Geleceği" kitabında da kendine ayna tutma ve paradigma mahkumiyetinden kurtulmanın önemi ortaya konuluyor. Kitaptan bir bölümü buraya aktaralım: "Paradigma, 'düşünme tarzından fazla bir şeydir'in dünya görüşüdür. Ne tür sorunların çözülmeye değeceği ya da hatta çözülebilirliği konusunda geniş ve derin bir inançtır. Şu noktada Kuhn'a kulak verin: Paradigma, çözümleri olduğu varsayılabilen (...) sorunları seçmek için bir ölçüttür. Büyük ölçüde bunlar bir toplumun üstesinden gelmeleri için üyelerini yüreklendirici (...) sorunlardır. Diğer sorunlar metafizik, bazen zaman harcamaya değmeyecek kadar sorunlu denilerek reddedilecektir. Bundan dolayı paradigma, toplumu, kendisinin sağladığı kavram ve araçlar bağlamında açıklanamayacağı için, bilindik-bilmece biçimine indirgemeyecek, sosyal bakımdan önemli problemlerden bile yalıtılabilir." Kitapta bu tanımlamanın ardından hepimizin paradigmalarımızın mahkumu olduğumuzun altı çiziliyor. Ve çeşitli alanlarda iş yapan yöneticilerin verimliliğin önünde koşmayı diğer bütün amaçların önüne koyduğu bir paradigma tutsağı haline geldiğini belirtiyor. Çünkü modern yönetim anlayışının verimsizlik sorunlarını çözmek için icat edildiği anlatılıyor. Oysa çağın önemli dahisi Bill Gates, Davos'ta sesini farklı bir perdeden yükseltti. Sadece verimliliğin peşinde koşmanın yeni enformal kapitalizmin yarattığı eşitsizlik tehlikesine çağrı yaptı. Yoksul insanları koruyan ve kollayan bir "yaratıcı kapitalizm"in gerekliliğine değindi. Bunu ortaya koyarken durup soluklanmamızı, yaptıklarımızı yeniden değerlendirmemizi, yerleşik doğrularımızı, paradigmalarımızı sorgulamamızı istedi. Doğaldır ki, Bill Gates'in bu çıkışı dünyadaki gelişmelerden ve asimetrik güç kullanımlarından şikayetçi olan herkesin paradigmaları sorgulamalarının zamanının geldiğini gösteriyor. Zihni modelimizin varsayımlarındaki yanlışları irdelemeliyiz. Bundan kazançlı çıkacağımızı bilmeliyiz. Mehmet'in kısa vadeli çıkarlarıyla, memleketin uzun vadeli çıkarlarını ancak bu şekilde doğru bir modele oturtabiliriz. Biraz bu konular üzerinde düşünmemizin, kendimizi, çevremizi, sarıp sarmalayan sistemi irdelememiz ufkumuzu açacaktır...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar