Çin ve Rusya batılı şirketlerin 'hoşgeldin' halısını altından çekiyor

Son otuz yıldır küresel bir pazarın avantajlarından faydalanmış olan batılı şirketler, Çin ve Rusya’nın yabancı şirketlerin faaliyetlerini güçleştiren bir tavır içine girmesiyle zorlanıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hilal SARI - Dış Haberler

1980'li yıllardan buyana giderek genişleyen küresel pazarın avantajlarından faydalanmış olan Batılı şirketler artık eskisi gibi rahat değil. Özellikle Çin ve Rusya'nın, ülkelerinde iş yapacak şirketlere yeni yaptırımlar getirmesi hareket alanlarını kısıtlıyor. Çin'de 'tekel faaliyeti' ve 'rüşvet' gibi suçlar sebebiyle milyonlarca dolarlık para cezasına çarptırılan Fortune 500 listesinde yer alan çokuluslu şirketler, şimdi de Rusya'nın ambargosu nedeniyle zorlanıyor. Çin'e yapılan doğrudan yatırımlar bu yılın ağustos ayında bir önceki yıla göre yüzde 14 azalırken, sadece bu yılbaşından bu yana Rusya'dan kaçan sermayenin 75 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. 2014 yılı içinde Rusya'da şimdiye kadar 8 McDonald's'ın mağazasının kapanması da önemli bir gösterge olarak ortaya çıkıyor. iş dünyasını batılı çok uluslu şirketlere soruşturmalarla dar ediyor. Geçtiğimiz hafta Fortune'da yer alan bir analizde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'in bu tavrı "Pekin hoşgeldin halısını geri çekiyor" başlığıyla yer buldu.

Rusya'da McDonald's'ın sekiz mağazası kapatıldı

Doğrudan yabancı yatırımları 2011 yılında bir yıl öncesine göre yüzde 16.1 oranında artıyor olan Çin'in, tüm bu soruşturmalar ve ülkenin iç tüketime dayalı bir ekonomik modele dönmeye başlamasının ardından 2014 yılı ağustos ayında doğrudan yabancı yatırımların bir yıl öncesine göre yüzde 14 azaldığı belirtildi. Öte yandan Sovyetler Birliği'nde ilk açılan mağazasıyla kapitalizmin simgesi olarak bilinen McDonald's mağazaları son dönemde başlatılan soruşturmalarla boğuştuğu ve Rusya'da şimdiye kadar sekiz mağazasının kapatıldığı belirtildi. Fortune dergisinde yer alan analize göre son beş yılda Rusya'daki mağazalarının sayısını iki katına çıkaran şirketin iş dünyasının "soğuk savaşı"nda en fazla riske maruz kalan markalardan biri olduğu ifade ediliyor.

Çokuluslular Rusya'da büyük riske maruz kalıyor

Ekonomik yaptırımların Putin'i politikalarını değiştirmek konusunda ikna edemeyeceğini düşünen bankacılık ve medya patronu Alexander Lebedev "Yeni bir tür Soğuk Savaş'a ne kadar yakın olduğumuzu görmek çok ilginç" diye konuştu. Sovyet tipi bir izolasyonun geri döneceğine kimse ihtimal vermese de, Batı ve Rusya arasındaki gerilim milyarlarca dolarlık birçok anlaşmanın önünü kesti. Rusya'nın ABD, Avrupa Birliği (AB), Norveç, Avustralya ve Kanada'dan gıda ithalatını yasaklamasının ardından, dev petrol şirketi Exxon, Rusya devlete ait arktik petrol arama projesini durdurdu. Rosneft CEO'su Igor Sechin ise "Exxon'la veya Exxon'suz biz arktik petrol çıkartacağız" açıklaması yapmıştı.

ABD'den sonra 4.9 milyar dolarlık 2013 satışlarıyla Pepsi'nin ikinci büyük pazarı olan Rusya'da şirketin satışlarının hızını kaybettiği belirtilen haberde, Pepsi'nin temmuz ayında yapmış olduğu bir açıklamada ülkede faaliyet göstermenin çok daha zorlaştığını kabul ettiği belirtiliyor. Rusya'da 24 fabrikası olması sebebiyle diğer çokuluslulara göre yaptırımlara karşı daha dirençli olduğu belirtilen Fransız süt ürünleri şirketi Danone de satışlarının düşüşte olmasından şikayetçi. Rusya bira pazarının yüzde 36'sına sahip Danimarkalı bira üreticisi Carlsberg 'in ise önümüzdeki yaz için satış tahminlerini aşağı çektiği belirtiliyor.

Çin'de yabancılar üzerinde baskı artıyor

Çin'de ise görünür herhangi bir jeopolitik batı gerilimi olmadığı halde Alman otomobil üreticileri son aylarda gittikçe artan bir hükümet baskısının altında faaliyetlerine devam etmeye çalışıyor. Çin Komünist Partisi yetkilileri Volkswagen'ın Audi joint venture şirketini haksız fiyatlama suçuyla 41 milyon dolar para cezasına çarptırırken, Mercedes-Benz'e soruşturma açıldı, BMW hakkında başlatılan soruşturma ise devam etmekte. Çin lüks otomobil pazarının neredeyse yüzde 80'ini oluşturan bu üreticiler geçtiğimiz dönemde kendilerini birden hükümetin hedefinde buldular.

Bir BMW finans yetkilisinin "Ne yapabilirsiniz ki? Sadece bizim değil herkesin peşindeler" ifadelerini kullandığı habere göre geçtiğimiz yıl Çin'de soruşturma açılan yabancı şirketlerin sayısı muazzam derecede yükseldi. Altı yıl önce yürürlüğe giren anti-tekel yasası kapsamında başlayan soruşturmalar tüm dünyada yönetim kurulu odalarının önemli gündemi haline geldi. Geçtiğimiz yaz boyunca altı bebek süt tozu şirketi fiyat sabitleme suçu sebebiyle 110 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. 12 Japon otomobil parçası üreticisi aynı suçtan 200 milyon dolar para cezası alırken, ilaç devi GlaxoSmithKline ise bir yıl süren bir rüşvet davası sonucunda, doktorlara rüşvet verilerek ilaç satışlarının artırılması sebebiyle 490 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Bir gün süren ve kapalı şekilde gerçekleştirilen mahkemenin ardından ingiliz ilaç devinin eski direktörü İngiltere'ye geri dönmek üzere sınır dışı edildi. Volkswagen gibi diğer Alman otomobil üreticileri de ağır cezalar ödemeyi bekliyor.

Son 25 yıldır Wall Street Journal gazetesinin Çin ofisinin başında bulunan Jim McGregor "Daha önce hiç buna benzer birşey yaşanmadı. Bu belli ki planlanmış ve uyarlanmış bir kampanya. Yabancı yatırımcı hedef alınıyor ve yabancı şirketler son 25 yıldır Çin'de geldikleri en kötü noktadalar" diye konuştu. McGregor'un Fortune dergisiyle paylaştığı düşüncelerine göre bu bir gecede olan bir değil. Devlet Başkanı Xi Jinping yönetiminde iki yıl başlayan rüşvet soruşturmaları Çin Komünist Partisi içerisindeki hainleri de hedef almış hatta Çin'in en güçlü politikacılarından birini dahi koltuğundan etmişti. McGregor bu soruşturmaların gidişatının değişimini "Fakat bu rüşvet avının ikinci hedefi ise ortalama bir Çin vatandaşını temsilen 'açgözlü çokuluslular' oldu." sözleriyle ifade etti.

Fortune haberine göre, küresel finansal kriz sonrası Çin'in daha korumacı politikalar benimsediği belirtiliyor. Örneğin 2009 yılı öncesinde türbin imalatı sektörünün büyük bir kısmının (yüzde 40) yabancı üreticilerden oluştuğu fakat finansal krizden ve Çin'in 600 milyar dolarlık teşvik paketinden sonra bu oranın giderek düştüğü ve bugün yüzde 10'a kadar gerilediği belirtiliyor.

Rusya ve Çin arasındaki ilişkileri destekleyen en önemli konu enerji

ENERJİ: Analistler batı karşısında 'soğuk' bir tavır takınan bu iki gelişmekte olan ekonominin güçlenen ilişkileri altında dört ayrı neden görüyor. Moscowtimes'da yer alan bir analize göre bu nedenlerden en önemlisi enerji. Ukrayna kriziyle önemli bir doğalgaz pazarını kaybetme riski taşıyan Rusya, yükselen Çin'i önemli bir pazar olarak görüyor.

ASKERİ: Bu iki devin ilişkilerindeki ikinci ana unsur ise askeri. Çin uzun yıllardır Rusya için önemli bir silah pazarı fakat Kremlin'in Çin pazarına 8-400 yerden havaya atılan füzelerden satma kararı habere göre geçmişte Pekin ve Moskova arasındaki güç kavgasından kaynaklanan bazı sınırlandırmaların da artık kalkmış olduğunu gösteriyor.

SINIR İHTİLAFLARI: Üçüncü sebep olarak Çin'in kendi sınırlarında birçok ihtilaf yaşaması sebebiyle, Rusya'nın Kırım'ı ihlal etmiş olmasını açık bir şekilde eleştirmemesi gösteriliyor.

İDEOLOJİ: İki ülkenin de otokratik yönetimlere sahip olması ve 'Batı-tipidemokrasi'nin evrensel bir doğru olmadığını ve tüm uluslar için uygun olmadığını kabul etmesi bu iki gücü birbirine daha da yaklaştırıyor.