Çin’den gelen demir çelik ihracat atağının yarattığı tsunami...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Dış haberler servisimizin haberi Çin’in demir çelik piyasasını altüst eden kararlar aldığını ortaya koyuyor. Dünyada ve Çin’de talep gerilemesi yaşanırken, stokları büyüyen Çin’in bu yıl demir çelik ihracatını 100 milyon tona çıkarıp, dünyayı çeliğe boğması, fiyatların son 11 yılının en düşük seviyesinde seyretmesi sonucunu getirdi. Buna bağlı olarak Avrupalı çelikçiler arasında tasfiyeler başlarken. Çin’in en büyük üreticilerinden birinin temerrüte düşebileceği uzmanlarca öne sürüldü.

VTB Capital emtia araştırmaları bölüm başkanı Wictor Bielski içinde bulunulan durumu, "sektör son on yılın en büyük resesyonunu yaşıyor” diye değerlendiriyor. Bielski,”sektörün içinde bulunduğu durum 1991-92 krizinden daha kötü. Zarar görmeyen hemen hiç kimse yok. Cari fiyatlarla sektör firmalarının yalnızca yüzde 50’sinden azı kar edebiliyor” diye ekliyor.

Dünya Çelik Birliği, Çin’de büyümenin yavaşlaması ile bu yıl dünya çelik talebinin yüzde 1.7 gerileyeceğini, 2016 yılında talep toparlaması olabileceğini, bu yıl 1.51 milyar tona gerileyen talebin 2016’da yüzde 0.7 atarak 1.52 milyar tona çıkabileceği tahminini yapıyor.Çin’de bu yıl yüzde 0.2 azalması beklenen talebin ise gelecek yıl yüzde 2.9 büyümesinin beklendiği de Wold Steel tarafından değerlendiriliyor.

Peki, Türkiye bu durumdan nasıl etkileniyor ve ne yapması gerekiyor...

Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, bizim durumumuzu değerlendirirken, “Türkiye’de birkaç istisnai örnek dışında, Türk çelik sektörü bu yeni problemle etkin mücadele gayretini sürdürüyor. Türk çelik sektörünün sahip olduğu teknoloji ve karar mekanizmalarındaki yüzde 100 özel sektör olmasından kaynaklanan etkinlik, Çin’in yol açtığı olumsuzluklarla mücadele etmeyi nispeten kolaylaştırıyor. Ancak, bu durum tek başına mücadelenin başarılı bir şekilde sonuçlanmasına yetmiyor” yorumunu yapıyor. 

Yayan, Türk demir çelikçilerin yapması gerekenleri de şöyle sıralıyor:

“Gerekli dönüşümler sağlanabilmelidir. Katma değeri yüksek ürün üretimine geçilmelidir. Daha düşük maliyetli üretim ve girdi farklılaşması için teknolojik yatırımları gerçekleştirecek teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır. AB ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması'nın buna imkan verecek şekilde revize edilmesine ihtiyaç vardır. Bu konu da kamu desteği olmadan sektörün dönüşümü sağlaması mümkün değildir. Türkiye’nin sektörünü dampingli, devlet destekli, kalitesiz ürün ithalatının haksız rekabetinden korumalıdır. Bu fırtınalı dönemde talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasına ihtiyaç vardır.”

Demir Çelik sektörü sadece Çin’den esen rüzgarla karşı karşıya değildir. Amerika’da bizim ürünlerimizden bir bölümüne anti damping vergileri getirmektedir. Bu nedenle demir-çelikçiler yalnız bırakılmayıp, kamunun siyasal desteğiyle bu zorlu dönemin aşılmasına yardımcı olması gerekir. Yoksa demir-çelik sektörü uluslararası rekabette yaşanan olumsuzluklara karşı, kendisini yeterince koruyamaz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar