Çocuğunu seven veliler önce sigorta yaptırsın!

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Okullar açılıyor. Öğrencilerimizde ve velilerde bir heyecandır gidiyor. Üstelik bu sene diğerlerinden çok daha hareketli bir süreç yaşanıyor. Dersaneler kapanıyor, özel okullara gidecek öğrencilere devlet teşvik veriyor, TEOG ile okullara yerleşen öğrencilerin sorunları falan derken sanırım her sene yaşanan tatlı okul heyecanına bir de stres eklendi. 

Çocuklarımız için yapamayacağımız fedakarlık yok. Her sene neredeyse böyle bir cümle ile yazı yazıyorum. Biraz tekrar mı oluyor, konular mı hep aynı artık siz karar verin. Konunun özeti şu, fedakarlık yapıyoruz ama bu arada üstlendiğimiz riski de gözardı ediyoruz. “Tamam çocuğumuzu bu sene ne yapıp edip özel okula gönderdik göndermesine ama ya gelecek sene okul parasını ödeyemeyeceğimiz bir durumla karşılaşırsak ne yaparız ?” Özel okuldan alıp çocuğu tekrar devlet okuluna verdiğimizde çocukta oluşacak olumsuz durum ne olacak? 
Biz veliler oluşabilecek riskleri pek kendimize yakıştıramayız. Bizim genlerimizde var “bana bir şey olmaz”, ya olursa? Hani Milli Piyango’da şu slogan kullanılıyor: “Bana çıkmaz demeyin, YA ÇIKARSA?” Bizler de riskler için “ya olursa” alternatifini her zaman ensemizde hissetmemiz gerekiyor. “Ben birikim yapıyorum. Evim, arabam var; satar çocuğumu okuturum” tezi çok da hayata geçemiyor ne yazık ki. Biraz felaket tellalı gibi olacağım ama iş kaybedilebilir, bir hastalıkla karşılaşılabilir, çalışamaz durum oluşabilir en kötüsü ise vefat. 

Şimdi bana bunları neden sayıyorsunuz diyeceksiniz mutlaka. Evet, sigorta beklenmedik durumlarla karşılaştığınızda var. Tüm bu risklerle de her zaman karşılaşılabilir. Bunun için çocuğunu seven önce sigorta yaptırsın. Geçtiğimiz haftalarda Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü “Arabaya kasko var, eğitime neden yok ?” başlıklı bir yazı yazdı. Sigorta çok spesifik bir konu, bu konuda bilgisi olmayabilir. Bunun için Sayın Güçlü’yü asla eleştiremem. Bir sorumlu arayacaksam şirketlerimizin iletişim departmanlarına suçu yüklerim. Hepsini aynı değerlendirmeye tabii tutamam ama şu gazete sayfalarını satın alarak haberlerini yayınlatıp oturan kurumsal iletişim birimlerine sözüm. Hani halkımızı sigorta konusunda bilinçlendiriyorduk ? Sigorta sayfasının yayımlandığı Milliyet Gazetesi’nin yazarına bile sigorta konusunda bilgi aktaramamışız. Geçelim bu “dostlar alışverişte görsün” uygulamaları. 

Sektör hasar hikayelerini paylaşmalı 

Ben Sayın Abbas Güçlü’ye e-posta atarak anne babaların çocuklarının eğitimlerinin kesintiye uğramaması için “eğitim güvence sigortası”, okullarda çocuklarımızın başına gelebilecek olayları kapsayan “ferdi kaza sigortası” hatta sınava giremeyip hakkını kaybedenler için yeniden tekrar hazırlanmayı üstlenen “sınav sigortası” bile var dedim. Sayın Güçlü’den aldığım cevap “Meğerse güzel işler de yapılıyormuş, peki bunu niye anlatmıyorlar, niye yaygınlaştırmıyorlar?” oldu. 

Evet sigortacılar gerçekten çok güzel işler yapıyorlar ama ne yazık ki bunu potansiyel sigortalılara anlatamıyorlar. Çünkü hasar ödenen kişinin hikayesinin basın ile paylaşılmasına bile “Bu bizim işimiz, neden reklamını yapalım ki” zihniyeti ile yaklaşan bir sektör ile karşı karşıyayız. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi karar veremedim. Sayın Abbas Güçlü ile sıkı iletişim için sözleştik, hatta kendisi TV programında bu konuyu inceleyebileceğini söyledi. Özetle şunu söyleyebilirim, sektörün en büyük sorunu “iletişimsizlik”. Alışkanlıklarından vazgeçip yeni bir iletişim stratejisinin gerekliliği, yani sektör iletişim konusunda tüm bildiklerini önce unutmalı. Sonrasına bakmalı…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar