Yetki devri

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Yetki güzel şeydir. Elli yıllık evli bir erkek olarak yetkisizliğin ne olduğunu iyi bilirim. Evli erkeklerin ilk kaybettikleri yetki sanıldığı gibi ‘çocuklarla felekten bir gece çalmak’ değildir. Kaybedilen ilk yetki alış veriş yetkisidir. Bu kayıp öyle aniden olmaz. Hanımın size gömlek, soya ezmesi falan gibi şeyler almasıyla başlar zamanla bu alımlar durduğu gibi “O gömleği niye aldın ki?” veya “Gene mi sucuk aldın?” gibi cevabı belli sorularla, yani “hizaya gel” komutlarıyla, tamamlanır. Yetki kayıpları oradan başlayarak, nerede tatile gidileceği, kiminle ahbaplık edileceği, televizyonda ne seyredileceği gibi hemen her konuya sirayet eder. Neyse bu köşe işletmecilik sohbetleri hakkında ve konu işletmecilikte yetki.

On dokuz sene öğretim üyeliği, on beş sene eğitmenlik yaptım. Eğitmen olarak Bolivya’da üniversite öğretim üyeleri, Filipinler’de liseli girişimci gençler arasında on-altı ile altmış-altı yaş arası katılımcıların bazı standart tepkilerine de alıştım. Bunlardan biri “bu söyledikleriniz çok doğru ama benim yetkim yok ki” şeklinde olanlardır. Sanırsınız Bolivya’dan Filipinler’e patronlar sanki aynı tornadan çıkmışlar, bu yetki denen şeyi nedense vermiyorlar. 

Yetkisizlikten şikayetçi olan elemanlara sorulması gereken iki soru vardır. O soruları bu konuda başka bir şey söylemeden mutlaka sorarım. Birinci soru yetkinin ne olduğu, ikinci soru, eğer yetkili olsa, kişinin ne yapacağı sorusudur. Katılımcılar ilk soruya genellikle şaşırırlar. Halbuki soru gayet açıktır. Katılımcı bana “yetkim yok” derse ben de “ne demek istiyorsun” diye sorarım. Ancak bu soruyu cevaplaması o kadar da kolay değildir. İkinci soru olarak yetkisizlikten şikayet edenlere “Peki yetkili olsan neyi değiştireceksin?”, “Şimdi yaptığından farklı ne yapacaksın?” veya “Hangi yanlışı, nasıl düzelteceksin?” şeklinde varyasyonları olan sorudur. 

Gerçekten de bir çok kişi, zahir yetkili olmanın ne anlama geldiğini bilmediğinden, yetkili olduğu zaman ne halt edeceğini de anlatamaz. Kimi için yetkili olmak ‘canım ne isterse onu yapabilirim kimseye hesap vermeme bir gerek yok’ anlamına gelir. Halbuki yetki canın ne isterse onu yaparsın anlamına gelmez. Evlerden dışarı eğer gelirse o şirketin düzeltmesi gereken başka ciddi sorunları vardır. Yetki öyle kolay verilmez ama verilirse de yarım yamalak yapılmaz. Bundan yıllar önce yayınlanan bir yazımda “Yetki devri gebeliğe benzer bunun birazı olmaz” derken bunu kastetmiştim. 

İşletmelerde yetki, ne neyin yapılacağı ne de neyin nasıl yapılacağına ilişkin karar haklarıdır. Ne yapalım, nasıl yapalım elbette kararlardır ve bu kararları almak ‘yetki’ gerektirir derseniz haklısınız. Ancak, işletmelerde ne yapalım, nasıl yapalım kararları her gün, her saat verilen kararlar değillerdir. Her Allah’ın günü bugün ne yapalım, filan işi nasıl yapalım diye düşünen örgütün yetki devrinden başka ciddi sorunları vardır. Her gün ne yapalım, nasıl yapalım sorusunu ancak benim gibi ununu elemiş, eleğini asmış emekliler sorabilir. İyi yönetilen işletmelerde ne yapılacağı ve bunların nasıl yapılacağı işletmenin işinin tanımı, stratejisi, işlev planları ve bunlardan türeyen talimatnameler ve politikalar bellidir. Devletlerin anayasaları ve kanunları, şirketlerin stratejik, işlevsel planları ve bunlara dayalı politikaları bunun için varlardır. Her gün yapılan şey ‘iş yapmaktır’. Bu nedenle “benim yetkim yok” şikayetini “ben işimi yapamıyorum” veya “işimi yapılması gerektiği gibi yapamıyorum” olarak yorumlamak gerekir. 

Bir ast “Ben bu işi yapamıyorum veya yeterli kalitede yapamıyorum” diyorsa burada üç olasılığı düşünmek zorundayız. Birbirlerini dışlamayan bu olasılıklar şöyle: Ast (a) belki de haklıdır ve işini yetkisiz olduğu için yapamıyordur, (b) işin gerektirdiği bilgi, beceri ve tutuma sahip olmadığı için işini yapamıyordur; (c) işinin ne olduğunu tam bilmediği için yapamıyordur. Bu olasılıklara dikkatli bakarsanız hemen hepsi üst yönetim hatalarıdır. Olasılık (a) yetki gerektiren bir işe atanan elemana yetki verilmemiştir; olasılık (b) yapılacak işe o işin gerektirdiği formasyona sahip bir eleman atanmamış veya atanan elemana bu formasyon verilememiştir ve (c) olasılığı elemana ne iş yapması gerektiği anlatılamamıştır. 

Yönetim, insan gücü kaynakları, mali kaynaklar, fiziki tesisler ve alt yapı kaynakları, enformasyon ve know-how kaynakları, ve stratejik ortaklık ve işbirliği kaynakları konusunda karar verme işidir. Yani yönetici hangi kaynaktan, hangi kalitede, ne maliyette ve ne zaman tedarik edilmesi gerektiğinin, kaynağın tedarik ve tahsisinin ve kaynağın kullanımının etkinlik ve etkenliğinin denetlenmesi işlerini yapar. Yetkili eleman bir veya bir kaç iş için insan gücü, para, tesis, enformasyon ve ilişki kararlarını veren eleman demektir. İnsan gücünde yetkili ama para konusunda yetkisiz, tesis konusunda yetkili ama ilişkiler konusunda yetkisiz eleman kısacası yetkisizdir. Bu nedenle yukarıda sıralanan olasılıkların hepsi üst yönetim hatalarıdır. 

Üst yönetim hatalarıdır ama, üst yönetimin bu tanıma göre ‘yetki vermesi’ de o kadar kolay değildir. Neden biliyor musunuz? Çünkü çoğu işletmenin ‘yetkili’ alt yöneticilerin yetkilerini etkin ve etkili bir şekilde kullanmasını düzenleyecek iş tanımı, detaylanmış stratejisi, üretim ve pazarlama becerilerinin inşası planları ve ticari işlemlerin yürütülmesi konularında açık politikaları ve yönetmelikleri yoktur. Bunlar bulunmayınca detaylı kaynak planlaması da yapılamaz. O olmayınca hatalar yapıldıktan sonra ortaya çıkar. İşte bu nedenle insana “Bu işin yetkilisi olarak işten sen sorumlusun” derler ve de ilave ederler “Ama, insan alırken, atarken; para harcarken; dış ilişkiler kurarken, vs., bana soracaksın”. Yani davulu verirler ama tokmağı vermezler, veremezler. Astların “Yetkim yok” yakınmaları çoğu kez haklıdır ama bazılarının yetkisizken yediği haltlara bakınca “maazallah ya yetkisi olsaydı” denilen durumlar da çoktur. Sorumlusun demeyin olsun bitsin.

Sağlıcakla kalın

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019