Demiryolu'nda tekel kalkacak haberiyle hatırladıklarım

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

 

Demiryollarında  devlet tekelinin kalkacak olması bana bir yandan 19. Yüzyılda Almanlara imtiyazla yapımı verilen  Bağdat Demiryolu'nun yapımını hatırlattı. Bunun yanında demiryoluyla mermerlerini Diyarbakır'dan Mersin limanına indiremeyen karayolu taşımasına Mersinden gemi ile Çin'e gidişiyle aynı navlunu ödeyen işadamının anlattıklarıyla, bir yandan da Türkiye'nin en büyük lojistik firmalarından birinin sahibinin taşımanın bütün araçlarına sahipken kendi hızlı lokomotifini satın alıp kullanamamasına demiryolu tekeli nedeniyle engel olunması konusundaki yakınmasını hatırlattı.  
Arkadaşımız Aysel Yücel'in "Demiryolu taşımacılığında serbestleşme, devlet tekeli kalkacak" haberi  farklı konularda hatırlamalar yapmama neden oldu.

Bunlardan ilki 19. Yüzyılda Abdülhamit döneminde Bağdat Demiryolu konusunda Almanlara verdiğimiz imtiyazlar. 1888 yılında Haydarpaşa'dan Hicaz'a Bağdat Demiryolu'nun yapımının Almanlarla gerçekleştirilmesine karar verilir. 1905 yılında yapımına başlanan demiryolunun çevresindeki arazide Almanlara tanınan maden arama gibi imtiyazlar önemli tartışmalara yol açar. Alman Deutche Bank kredisiyle yürütülen demiryolu inşaatını Krupp- Siemens ve Philip isimli Alman firmaları hem inşaat hem de teknik donanım olarak üslenirler. Etap etap yapımı gerçekleşen bu demiryolunda Toroslarda 25 kilometrelik alanda o günün tekniğiyle 20 yılda 20 tünelle geçişi sağlanır. Bu demiryolunun tamamlanıp başlangıç noktası yine Almanların yaptığı Haydarpaşa istasyonundan  son istasyona doğrudan sefer yapılması ise ilk kazmanın vurulmasından 35 yol sonra  15 Haziran 1940 tarihinde gerçekleşir.
Hatırladıklarımdan ikincisi Diyarbakırlı bir mermerci dostumun Çine ihraç ettiği blok mermerleri  Mersin Limanına kamyonla naklettiği, demiryolunu kullanamadığı için yakınmalarıydı: "Benim atölyelerim Organize sanayi bölgesinde.  Demiryolu bölgenin 6 kilometre kuzeyinden geçiyor.OSB'ye uğramıyor. Biz, demiryolundan taşımacılıkta yararlanamıyoruz. Ve lastik tekerlek üzerinde nakliyeyi tonuna 70 dolar ödeyerek yapabiliyoruz. Oradan Çin'e nakil gemi ile oluyor. Onun maliyeti Diyarbakır- Mersin arasındaki maliyetten ucuz oluyor. En yüksek ödeme liman işlemleriyle70 dolara varıyor. Cumhuriyetin 10. Yılının marşında  'Anayurdu dört baştan demir ağlarla ördük' demişiz. Ama o günden bu yana demiryolunda yük taşımacılığında adım atmamışız."

Gelelim üçüncü hatırlamama. Türkiye'nin en büyük lojistik firmalarından birinin sahibi ile geçenlerde sohbet ediyorduk. O da Demiryolu taşımacılığında vagon alabildiğini lokomotif alamadığını   belirtirken, "Benim lojistik firmamın kamyonları var. Gemileri var. Limanları var. Uçakları var. Vagonları var. Ama istediğim hızlı lokomotifleri satın alıp kendi vagonlarımı kendim taşıyamıyorum. Onun için uzun süredir bekliyoruz. İnşallah yakında demiryolu tekeli bitince lokomotifte alıp, kendi lojistik altyapımızı istediğimiz entegrasyona ulaştıracağız."
İşte,"Demiryolunda devlet tekeli kalkacak" haberini okurken hatırladıklarım bunlar. Bu nedenle yük taşımacılığında yüzde 4 paya sahip olan demiryolu taşımacılığının önünü açacak bu gelişmeyi önemsiyorum.
Bu imkanın ortaya çıkması ile bazı Türk lojistik firmaları, Tır, gemi ve uçak taşımalarının yanına demiryolu taşımacılığını da katıp çok daha gelişmiş lojistik hizmeti vermeye başlayacaklardır. Doğaldır ki, bu demiryolu yük taşımacılığı lastik üzerinde yapılan taşımacılıktan çok daha ucuz yük taşımalarının gerçekleşmesine yol açacaktır. Ayrıca, bu imkanın açılmasıyla hem Akdeniz bölgesinden büyük merkezlere sebze-meyve taşımacılığının soğutma sistemli vagonlarla çok daha sağlıklı ve ucuz yapılabilmesini de sağlayacaktır.

Aynı şekilde ihracatta, özellikle Avrupa ülkelerine ihracatta da avantaj sağlayacak, kullanılabilir bir demiryolu taşımacılığı gündeme gelecektir.
Haberde belirtildiği gibi daha yasalaşmadan yabancıların ilgi duyup bu alana yatırım yapma girişimlerini açıklamış olmaları da rekabet açısından yeni imkanlara yol açacaktır.
Tabi bundan sonraki adım üretim alanları, organize sanayi bölgeleri, tarımsal ürün alanları ile limanlar ve metropoller  arasında demiryolu ağlarının geliştirilmesini gerektirecektir. Tekel özelliğini kaybeden TCDD bu demiryollarının yollarının yapımına , sanırım önümüzdeki dönemde hızlı demiryolu yapımının yanında bu tür altyapı yatırımlarına da girişecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar