ABD'li senatörlerden Kerry'e 'Türkiye' mektubu

Amerika Birleşik Devletleri'nde 74 senatör, Türkiye'deki "basın özgürlüğü ihlalleri"yle ilgili endişelerini dile getirdikleri mektubu Dışişleri Bakanı John Kerry'ye iletti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ABD Senatosu'ndan 74 senatör, Türkiye’de "basın özgürlüğü ihlalleri"ni eleştirdikleri mektubu Dışişleri Bakanı John Kerry'e gönderdi. Mektupta tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve gözaltına alındıktan bir süre sonra bırakılan Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın da isimlerine yer veriliyor.

"Türk yetkililerle görüşün"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümete tepki gösteren senatörler, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'ye hitaben yazdıkları mektupta, Türkiye’de gazetecilerin gözaltına alındıklarını ve tutuklandıklarını hatırlatarak, Kerry'den konunun Türk yetkililerle görüşülmesini talep ettiler. Mektupta, gözaltına alındıktan bir süre sonra serbest bırakılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hâlen tutuklu bulunan Samanyolu Medya Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın isimlerine yer verildi.  

74 senatörün imzaladığı mektup, cumhuriyetçi senatör Roger Wicker ve demokrat senatör Chuck Schumer tarafından iki hafta önce imzaya açıldı. Senato’nun Cumhuriyetçi ve Demokrat kanadını bir araya getiren mektup, 88 Kongre üyesinin imzasıyla Dışişleri Bakanı Kerry’ye gönderilen ve "Türkiye’ye yönelik kaygılar"ın dile getirildiği Temsilciler Meclisi mektubundan bir ay sonra geldi. 

Senato üyelerinin dörtte üçünün imzaladığı yeni mektupta, "Türk hükümetinin medyayı cezalandırma ve sansür çabasının ABD için derin endişe duyulacak bir sorun" olduğu belirtilerek Kerry’e harekete geçme çağrısında bulunuldu.

Senatörler mektupta, “Yakın geçmişte Türk medya çalışanlarının gözaltına alınması ve tutuklanması ile Erdoğan yönetiminin basın özgürlüğünü sansürlemeye yönelik kapsamlı çabalarından özellikle endişeliyiz.” ifadesine yer verdi.

"Derin endişelerimiz var"

100 kişilik Senato'nun 74 üyesinin imzasının bulunduğu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye gönderilen mektubun Türkçe çevirisi şu şekilde: 

"Bu mektubu Türkiye’de insan hakları ihlallerinin sürmesinden kaynaklanan derin kaygılarımızı ifade etmek için yazıyoruz. Yakın geçmişte Türk medya çalışanlarının gözaltına alınması ve tutuklanması ile, Erdoğan yönetiminin basın özgürlüğünü sansürlemeye yönelik kapsamlı çabalarından özellikle endişeliyiz. Güçlü bir demokrasi, hükümete muhalif seslerin yükseldiği zamanlarda dahi, toplumun her bireyinin ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesini gerektirir. Türk hükümeti ile temas kurarken bu sorunu ele alacağınızı ümit ediyoruz.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimi Türk medyasındaki eleştirel seslere ‘göz açtırmamaya’ başladı. Geçtiğimiz aylarda Türkiye’de yüksek tirajlı bir günlük gazete olan Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Medya Grup Başkanı Hidayet Karaca’nın gözaltına alınmalarıyla hükümet, uluslararası çapta dikkatleri üzerine çekti. Bu medya mensupları, 14 Aralık’ta tartışmalı suçlamalarla gözaltına alındı ve tutuklandı. Sayın Dumanlı serbest bırakıldı; ancak maalesef Sayın Hidayet Karaca’nın tutukluluğu sürüyor. Dumanlı ve Karaca, Erdoğan yönetimini eleştiren büyük haber kuruluşlarını yönetiyor.

Ne yazık ki bu dava daha geniş çaplı bir suiistimal örgüsünün yansıması. Söz konusu gözaltılardan bir yıl önce, Erdoğan yönetimi aleyhinde yolsuzluk iddiaları işleme konmuştu. Akabinde, çok sayıda önde gelen gazeteci Erdoğan yönetimini eleştiren yazıları nedeniyle işlerini kaybetti. Bu yöntemler demokratik bir ülkede kabul edilemez. Özgür basın, vatandaşların bilgiye tam erişiminde merkezi konumu haizdir. Türk hükümetinin, Türk medyasını cezalandırma ve sansürleme çabası, Amerika Birleşik Devletleri için derin bir endişe konusudur.

Bu vakaların barışçıl ve uygun bir yolla çözüme kavuşturulmasını teşvik edecek şekilde bu mevzuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yönetimiyle konuşmanız için size güçlü bir çağrı yapıyoruz. Türk hükümetinin basını sansürleme adına böylesine yaygın çabalar içinde olması, özgür toplum, özgür teşebbüs, hukukun üstünlüğü, fırsat eşitliği ve demokrasinin temel prensiplerine hakarettir."