'Türkiye’nin gıda ürünleri dünyanın gözdesi oldu'

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçı Birliği Başkanı Mahmut Arslan; ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinde Türk ürünlerinin daha tercih edilir olduğunu söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Akdeniz Hububat Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçı Birliği (AHBİB) Başkanı Mahmut Arslan, AHBİB olarak 2015 yılında 1.1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Bu yıl ihracatın yüzde 5 artırmasını hedefliyoruz. İhraç pazarımızda yaşanan sıkıntılar ihracat arışımızı frenliyor” dedi. Son dönemlerde özellikle gıda ürünlerinde Uzakdoğu ve Güney Amerika’da ihracat artışı sağlandığını dile getiren Arslan, şekerleme ve bisküvi sektörünün yeni pazarlara açıldığını kaydetti. “Türkiye, gıda sektöründe dünyada çok popüler” diyen Arslan, ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinde Türk gıda ürünlerinin tercih edilen ilk ürünler arasında olduğunu vurguladı. 

Türk firmalarının özellikle işlenmiş gıda ürünlerde başarılı çalışmalar sergilediklerini belirten Arslan, ihracatçıların kendilerini dünya pazarına iyi anlattıklarını vurguladı. Arslan, “Türk gıda ürünleri birçok ülkede konuşulur ve tercih edilir oldu. Birçok pazarda ilk sırada yer alıyor” dedi. 

Buğday rekoltesinde beklenti; 20.5 milyon ton 

Bu yıl iklim koşullarının kuzey yarım kürede oldukça iyi geçtiğini belirten Arslan, bu nedenle buğday rekolte ve veriminin diğer ülkeler gibi Türkiye’de de oldukça iyi olduğunu vurguladı. Geçen yıl buğday rekoltesinin 22.5 milyon tona ulaştığını belirten Arslan, bu yıl orta Anadolu’da biraz kuraklık yaşandığı için üretimde sıkıntı yaşandığını, rekoltenin 2 milyon ton kayıpla 20,5 milyon ton olmasını beklediklerini kaydetti. Arslan, geçen yıl 5 milyon ton buğday ithalatını yapıldığını ifade ederek, ithal edilen buğdayın genellikle un olarak ihracata gönderildiğine dikkat çekti. Türkiye’nin tarım hasılatının Avrupa’nın çok üzerinde olduğuna işaret eden Arslan, Türk tarımının Avrupa’da ilk sırada olduğunu anlattı. Türkiye’nin çiftçisini desteklediğine dikkat çeken Arslan, bugün buğday ekimi yapan Türk çiftçisinin gelirinin ton başına 300 dolar iken Rus çiftçisinin gelirinin 100 dolar, Avrupalı çiftçinin ise 150 euro civarında olduğunu belirtti. 

Mısır üretimi fazla arttı, farklı endüstriyel bitkiler ekilmeli 

Mısır üretimi ile ilgili de bilgi veren Arslan, mısırın çok su istemesine rağmen dekar başına verimi en yüksek ürünlerden biri olduğunu bildirdi. Arslan, bu nedenle çiftçinin son yıllarda mısıra yöneldiğini ifade ederek, “Tarım Bakanlığı bu yıl teşviki yarı yarıya indirdi. Teşvik dekar başına 4 kuruştan 2 kuruşa düştü. Buna rağmen mısır ekimi oldukça fazla. Geçen yıl 6,5 milyon ton mısır hasat edildi. Geçen yıldan hala mahsul var. Bu sene de aynı oranda bir rekolte bekleniyor. Mısır fiyatı da 700-800 TL civarında” diye konuştu. Türkiye’nin 3-4 yıl öncesine kadar mısır ithalatçısı iken şuan ihracatçı konumuna geldiğini aktaran Arslan, ancak ekim alanının fazla olduğunu, mısır yerine farklı endüstriyel bitkilerin ekilmesinin daha uygun olacağını vurguladı. Arslan, çiftçinin farklı ürün ekebilmesi için eğitilmesi gerektiğini, ayrıca tarla günlerinin oldukça faydalı olduğunu belirterek, “Devlet hangi bitkiyi öne almak istiyorsa çiftçinin görebilmesi için tarla günleri düzenlenmeli. Sadece bu ürün iyi kazandırır, verimi iyidir demek yetmez. Ayrıca bakanlık araştırma istasyonları kurmalı, pilot bölgelerde örnek ekim yapmalı. Alternatif ürün olarak ispir, kanola, soya gibi ürünler öne çıkabilir” dedi. 

Yağlı tohum ihtiyacının yüzde 50’si ithal ediliyor 

Yağlı tohumlarda da üretimin az olduğunu belirten Mahmut Arslan, Türkiye’nin yağlı tohum ihtiyacının yüzde 50’sini ithalat ile karşılandığını vurguladı. “Doğru olan da bu” diyen Arslan, yağlı tohum bitkilerinin suya fazlasıyla ihtiyaç duyduğunu ve toprağı yorduğunu dile getirdi. Ukrayna ve Rusya gibi yakın pazarlardan ham yağ ithalatının rahatlıkla yapıldığını aktaran Arslan, Türkiye’de yağlı tohum ekerek fazla su tüketip toprağı yormaktansa bu pazarlardan getirmenin daha faydalı olduğunu, bu sayede farklı ürünlerle toprağın beslenebileceğini anlattı. Yağlı tohumlarda en çok ayçiçeği ekimi yapıldığını belirten Arslan, hem çekirdek hem de ham yağ olarak ihtiyacın yüzde 50’sinin ithal edildiğini bildirdi. Soyanın fazla ekilmediğini, az bir miktar Çukurova Bölgesinde yetiştiğini kaydeden Arslan, yüzde 95’inin ithal edildiğini kaydetti. 

Bakliyatta net ithalatçıyız 

Bakliyat sektörünün üretim açısından oldukça kötüye gittiğini ifade eden Arslan, Türkiye’nin bakliyat ithalatı yapmadığı vakit işleme fabrikalarının boş kalacağını vurguladı. Arslan, bakliyatta üretime öncelik verilmesi gerektiğine dikkat çekerken, ancak üretim bölgelerinin buğday, pamuk ve mısır gibi farklı ürünlere yöneldiğinin altını çizdi. Güneydoğu’da eskiden nohut ekilirken, bugün tamamen vazgeçildiğini vurgulayan Arslan, bu bölgenin kırmızı mercimeğin en büyük üreticisi iken şuan çok kısıtlı bir alanda üretim yapıldığını kaydetti. Arslan, yeşil mercimeğin de oldukça az miktarda ekildiğini belirterek, “Ülke ihtiyacı artık ithalatla karşılanıyor. Bundan 3-4 yıl önce nohut ithalatı hiç yapılmazken şimdi ithalatçı olduk. Yeşil mercimek ihtiyacının tamamı ithalat ile karşılanıyor. Kırmızı mercimekte 300 bin ton civarında bir ithalat var ve bu DIR kapsamında yapılıyor” dedi. Arslan, çiftçinin ürün planlaması ve çeşitlemesi yapmadığını aktararak, mısır, buğday gibi belli ürünlere bağlı kaldığını ve zaman zaman fiyatların düşmesi ile de zarar ettiğini söyledi.

1 - Havza modelinde bakliyat ön plana çıkmalı

Havza modelinin geçtiğimiz dönemde gündeme geldiğini ancak çok fazla havza bölgesi önerildiğini aktaran Arslan, her havzada her ürünün ekilebileceği gibi bir algı oluştuğunu ve bir anlamının kalmadığını anlattı. Arslan, havza modelinde üretimi artması gereken ürünün ekiminin destek primleri ile teşvik edilmesi gerektiğine işaret ederek, “Havza modelinde özellikle bakliyat üretiminin teşvik edilmesi oldukça önemli. Bakliyat 21’inci yüzyılın bitkisi haline geldi. Çağımızın hastalığı olan obeziteyi önlüyor. Ayrıca insan sağlığına ciddi faydaları var. Bunun yanı sıra toprağa verdiği azot sayesinde toprağı besliyor ve güçlendiriyor. Bu nedenle bakliyat ekimi geleceğimiz için elzem” dedi.

2 - Nüfus artışına göre ekim planı yapılmalı

Dünya nüfusunun her yıl anormal düzeyde artış gösterdiğini belirten Arslan, 10 yıl önce Hindistan ile Çin arasında 500 milyon nüfus farklı olduğuna, ancak şuan bu farkın da ortadan kalktığına dikkat çekti. Arslan, “Nüfus hareketlerini de dikkate alarak üretimde planlamaya gidilmesi gerekiyor. Özellikle bakliyat üretimi artmalı. Bunun için de yeni tohumlar geliştirilmeli" dedi.

3 - UrGe projeleri ile küçük işletmelere yeni pazarlar açıyoruz

AHBİB olarak 2 URGE projesi düzenlediklerini belirten Arslan, özellikle küçük ölçekli ihracatçı firmalara pazarlama teknikleri ve firmalarının gelişimi ile ilgili eğitimler verdiklerini kaydetti. Arslan, bu projelere yaklaşık 50 firmanın katıldığını anlatarak, “Bu proje ile firmaları yurtdışı fuarlarına götürerek ihraç kanallarını nasıl genişletecekleri konusunda bilgilendirme yapıyoruz. Masraflarının yüzde 75’ni de bakanlık destekliyor. Firmalar bu sayede yeni firmalarla tanışarak farklı pazarlara açılabiliyorlar” ifadelerinde bulundu.