Çin tarihini Mo Yan'dan okumak

Mo Yan'ın bütün öykü ve romanlarında insanın açlıkla, sefaletle, yoksullukla, savaşla yüzleştiğinde yaşadıklarını, hissettiklerini; korkaklık ve cesurluk arasındaki ince çizgide gidip gelişlerini okuyoruz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ÇİĞDEM SİRKECİ

Mo Yan'ın Türkçedeki diğer kitaplarına çeviri yılını dikkate alarak bakarsak 2014'te İri Memeler ve Geniş Kalçalar, 2015'de Yaşam ve Ölüm Yorgunu, 2016'da Değişim ve son olarak Ocak 2017'de Saydam Turp gözümüze ilişiyor. Mo Yan uzun yazmayı seven bir yazar; İri Memeler ve Geniş Kalçalar ve Yaşam ve Ölüm Yorgunu isimli romanları biner sayfa. Ancak sayfa sayıları göz korkutmasın; Mo Yan'ın "büyülü gerçekçilik"le yazdığı romanlar su gibi akıyor. Önce kısa bir kitapla külliyata giriş yapayım diyenler için otobiyografik öykü olarak nitelendirilebilecek Değişim ya da öykü kitabı Saydam Turp doğru seçimler olacaktır. Özellikle Saydam Turp' taki her bir hikâyeyi ayrı ayrı sevdiğimi belirtmeliyim. Kitaba da adını veren Saydam Turp'ta yaz kış sırtı çıplak gezen ve hiç konuşmayan Kara Çocuk'un çektiği cefa da; Her Derde Deva da, annesi iyileşsin diye infaz edilen cesetlerden safrakeselerini kesip toplayan adamın korku ve tiksintisi de insanı sarsıyor.

Terk Edilmiş Bebek, ölüme terk edilen bir kız bebeği alıp evine götüren askerin ailesine karşı zor duruma düşüşü, yoksulluk, açlık ve sefalet durumunda insanın nasıl bencilleşebildiği ve vahşileşebildiğine dair bir öykü. Kitaptaki son öykü Tünel, Çin'in tek çocuk politikasına rağmen ilk üç çocuğu kız olduğu için ısrarla çocuk sahibi olmaya devam eden Fang Shan ve karısını anlatıyor. Azmin elinden bir şey kurtulamaz derler, Fang Shan hamile karısını gizlemek için uzun bir tünel kazıyor. Başkan Guo'nun baskınlarından böylece saklanıyorlar. Karısının hayatı pahasına sonunda beklediği erkek çocuğuna kavuşuyor Shan. Öykü, "Karıcığım, biz kazandık!" diyerek son buluyor.

Kızıl Darı Tarlaları'nın önsözünde Mo Yan, kendisinin Marquez'e, Kızıl Darı Tarlaları'nın Yüzyıllık Yalnızlık'a benzetilmesi konusunda, kendisini savunmak zorunda hisseder: Romanı yazmaya başladığında Yüzyıllık Yalnızlık'ın henüz Çinceye çevrilmediğini belirtir. 3. Bölümü yazmayı tamamladığında Yüzyıllık Yalnızlık'ı okuduğunu, çok beğendiğini; bu kitabı daha önce okumuş olsa Kızıl Darı Tarlaları'nı daha farklı yazmış olacağını söyler. Yine de eleştirmenlerin kitabın son bölümlerinde Marquez izlerinin belirgin olduğu yönündeki yorumlarını da akılda tutmakta fayda var.

Asıl adı Gun Móyè olan yazar 1984'de "sakın konuşma" anlamına gelen Mo Yan adını kullanmaya başlamış. Time dergisi O'nu "Çin'in en ünlü, en sık yasaklanan ve en çok korsan baskısı yapılan yazarlarından biri" olarak tanımlamış. Çin'deki yasaklayıcı politikalardan nasibini almış olsa da, iktidara yeterince muhalefet etmediği ve iktidara yakın durduğu yönünde hem Çin'de hem dünyada tepki almış. Bu yazıyı yazarken rastladığım pek çok eleştiride sosyalizmi kötülediği, iktidarı desteklediği için Nobel'i almasının kolaylaştığı yönünde ifadeler gördüm. Ancak, her yıl hangi isme verilirse verilsin tartışma gündeminden düşmeyen Nobel'i bir kenara bırakırsak, Mo Yan'ın yazar olarak hakkı teslim edilmiş; son derece olumsuz etkilerle romanı okuduğunu, ancak buna rağmen çok sevdiğini söyleyenler az değil.

Mo Yan'ın bütün öykü ve romanlarında insanın açlıkla, sefaletle, yoksullukla, savaşla yüzleştiğinde yaşadıklarını, hissettiklerini; korkaklık ve cesurluk arasındaki ince çizgide gidip gelişlerini okuyoruz. İnsanı olduğu gibi, ne yücelterek ne de aşağılayarak; kendi kendimize bile mırıldanmaktan kaçındığımız, beynimizin kıvrımlarında dolaşan bütün iyi-kötü düşüncelerimizi çıplaklıkla anlatmadaki ustalığına hayran kalıyoruz.

Bunun yanında her hikâyede, Çin tarihinin bir parçasına, ülkedeki devrimlere ve politikalara tanıklık ediyoruz. Pek bilmediğimiz, kendi içine kapalı bu toplumu tarih kitaplarının dışında, edebiyatta iz sürerek öğrenme adına bir fırsat oluyor Mo Yan'ın eserleri. Bir dipnot: Kızıl Darı Tarlaları'nı okurken o kadar çok paragrafta, bu ne kadar güzel bir çeviri dedim ki tahmin edemezsiniz. Yabancı bir dile bu derece hâkim olup onun şiirselliğini bozmadan Türkçeye aktarmak büyük bir meziyet. Erdem Kurtuldu'yu bu anlamda hem takdir ettiğimi hem de kıskandığımı itiraf etmeliyim. Mo Yan'ın Türkçedeki diğer eserleri de Kurtuldu'nun imzasını taşıyor.