Geç gelen hizmet!

Yaşamın Hammaddesi Zaman kitabında Stefan Klein, içinde varolduğumuz "zaman" olgusunun gizli boyutlarını masaya yatırıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MENEKŞE POLATCAN SERBEST

Sizce hangi durumda daha uzun bekliyorsunuz? Yeşili kaçırdığınız trafik lambasının önünde mi, yoksa bir fincan çay için suyun ısıtıcıda kaynamasını beklerken mi? Çay suyunu ısıtmanın daha uzun sürdüğünü düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz: Bir elektrikli su ısıtıcısı bunu 90 saniyede halleder-bir trafik lambasının ortalama devri de tastamam bu kadar sürer.

Bu gerçek, beden saati, bilinç saati ve duvardaki saatin birbirinden farklı olduğunun bir kanıtıdır. Ünlü perakende uzmanı Paco Underhill, Neden Satın Alırız adlı kitabında, perakende noktasında müşterilerle yaptıkları bir araştırmadan bahseder. Bu araştırmada Underhill ve arkadaşları, 90 saniyeye kadar kasada bekleyen kişilerin sorulduğunda bu süreyi gerçekçi tahmin ettiklerini, ancak süre uzadıkça tahminlerin ikiye, üçe katlayarak arttığını gözlemler. Bu da, ticari açıdan bakıldığında, iki dakika içinde verilen hizmet başarı olarak kabul edilirken, üç dakikada sunulan hizmetin başarısızlık anlamına gelmesidir.

Aynı şekilde, "akış" (flow) halinde, severek yaptığımız bir işe dalmışken zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Ama dişçideyken dakikalar geçmek bilmez. Yaşamın Hammaddesi Zaman kitabında Stefan Klein, içinde varolduğumuz "zaman" olgusunun gizli boyutlarını masaya yatırıyor. İlginç araştırmalar, örnekler ve felsefi bakış açıları içeren eserin zaman yönetimi üzerine kafa yoran herkese sunacakları var: Zamanı yönetmek üzerine düşünmeye başlamadan önce zaman nedir, mutlak mıdır ve beynimiz onu nasıl algılar bilmek gerek.

Zaman duygusu, zihnin son derece rafine bir faaliyetidir. Beynin hemen hemen bütün fonksiyonları bu faaliyete katılır. Beden duyumu, bellek, gelecek planları yapma yetisi, özbilinç... Zaman algılanırken hepsi etkilidir ve bunlardan biri zarar gördüğünde, zamanın akışı bozulur ya da tamamen ortadan kalkar. Örneğin, belli kimyasalları alanlar zamanı daha hızlı veya yavaş akıyor gibi algılayabilir. Depresyondakiler zamanı yavaş algılarken, dışa dönük kişiler zamanın daha hızlı aktığını düşünebilir.

Zaman algısı, aynı zamanda kültüre göre de değişir. Bir Avrupalıya geleceği göstermesi istense, önündeki uzak mesafeyi gösterecektir. Ancak And Dağlarındaki bir Kızılderili halkı olan Aymaralar, bunun tam tersini gösterir: Göremedikleri arkalarında kalan yönü. Çünkü Aymaralara göre geçmiş bir kere görülmüştür.

Öte yandan, insanlar gelecek karşısında kördür, bu yüzden arkalarında olduğunu düşünürler. Ve Aymaralar, gerçekten inandıkları şekilde yaşarlar. Bir Aymara, otobüsü geç kalmış bir arkadaşını yarım gün boyunca inanılmazbirsoğukkanlılıklabekleyebilir. Hepimiz için gün belli rutinlerle akıp gider. Sanki her şey hızlı ve durmaksızın akar gibidir. Peki, zamanı genişletmek mümkün değil midir? İşin sırrı, algımızı eğitmektedir. Örneğin, dikkatimize belli hedefler koymak algımızı etkileyecektir, aynentümmeditasyonuygulamalarında dendiği gibi. Algısını eğiten ve şimdiki zamandan daha fazla şey almayı öğrenen biri hemen bir yan etkisini keşfeder: Zaman algısı değişir. Her bir andan alınan duyu izlenimleri ne kadar çok olursa, geriye bakıldığında zaman o kadar zengin ve uzun görünür.

Heyecanlı bir eğlenceyle dolu bir saat sonradan düşünüldüğünde, sıkıntıdan hayal kurulmuş bir saatten daha uzun görünür. Tüm mesele şudur: Zamanımıza daha fazla yaşam verdiğimizde, yaşama da daha fazla zaman veririz.

• YAŞAMIN HAMMADDESİ ZAMAN: BİR KULLANMA KILAVUZU, Stefan Klein, Aylak Kitap, 292 s.