Olabilite = olabilirlik

Yazarlara, yazıncılara yeni söz yaratmada hiçbir sınır getirilemez. Onlar dilin olanaklarını zorlayarak dile soluk aldırmanın yollarını araştırırlar... Ürettikleri yeni sözler, halkça yadırganmadan kullanılmaya başladığında da dilin çevrimine girer...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİLCE / YUSUF ÇOTUKSÖKEN

Kimi yazılarda, e-postalarda, feysbuk gönderilerinde... Çok değişik dil ve anlatım yanlışlarına tanık oluyoruz. Bunlardan biri de, bir süreden beri beni (ve benim gibi Türkçeye duyarlı kişileri) rahatsız eden OLABİLİTE sözcüğü. Öyle anlaşılıyor ki Türkçe {olabil-} biçimiyle İngilizce/ Fransızca {-lite, -ite} biçiminden oluşturulmuş yadırgatıcı bir türetme.

İlke olarak, dünya dillerinde ve Türkçede, gereksinme duyulduğunda yabancı sözcük ödünçlenebilir, ama ek ödünçlenmesi pek uygun bulunmaz; hele hele yerli/Türkçe tabanlara (kök ve gövdelere) yabancı biçimbirimlerin getirilmesi onaylanacak bir durum değil. 

Gerçi Türkçede birkaç örnekte bu durumla karşılaşıyoruz: emektar [emek, Türkçe; {-tar} eki Farsça]; atmasyon [atma, Türkçe; {-siyon} eki Fransızcadan]...Argo örnekleri de var...)

Türkçede bu OLABİLİTE'nin karşılığı OLABİLİRLİK'tir... ("Bir durumun olayın olabilme/ gerçeklebilme durumu; olasılığı") O nedenle bu tür melez, kuraldışı yapıları çok özel amaçlar (ironi, hafifseme vd) dışında kullanmamaya çalışmak gerekir. 

Bu ülkenin yurttaşları, yani Türkiyeliler olarak öncelikli görevimiz, temiz ve doğru Türkçe ile konuşmak ve yazmaktır. Bu da sevgi ve bilinç işidir. 

Şunu da vurgulamaktan çekinmeyelim: Yazarlara, yazıncılara (edebiyatçılara) yeni söz yaratmada hiçbir sınır getirilemez, konulamaz. Onlar dilin olanaklarını zorlayarak dile soluk aldırmanın yollarını araştırırlar... Ürettikleri yeni sözler, halkça yadırganmadan kullanılmaya başladığında da dilin çevrimine girer, yaygınlaşır…