Duran AB süreci için ilerleme raporu 2014: Vergi konuları

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Nazmi KARYAĞDI / Gelir İdaresi Strateji Geliştirme E.Daire Başkanı

Fizik kanunlarına aykırı bir şey değil mi? Duran, hareket etmeyen bir araç veya bir sistem için ilerlemeyi tespit amacıyla değerleme yapıp bunu raporlamak. Son beş altı yıldır tekrar eden bu trajikomik durum 8 Ekim 2014 tarihinde Avrupa Birliği’nin Türkiye 2014 İlerleme Raporu'nu açıklamasıyla yine gündeme geldi.

“AB vergilendirmede ne durumdayız?”

Bu yılki rapora baktığımızda vergi konusunda yer alan tespitlerin şunlar olduğunu görmekteyiz:

- Sigortacılık sektörü, vergi ve gümrük dışında kalan alanlarda mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yolları (uzlaşma müessesesi) pek kullanılmamaktadır.

- Vergi borçlarına ilişkin gecikme faizleri üzerinde yeni bir af yasası teklifi Parlamento'da onaylandı. Bu tür yeniden yapılandırmaların ve af düzenlemelerinin yapılması düzenli olarak ödeme yapan kişilere karşı bir ayrımcılık yaratmakta ve vergi ve sosyal güvenlik idarelerinin tahsilat kabiliyetine uzun dönemde zarar vermektedir. Mevcut enflasyonist ortamda vergi mükellefleri ve diğer vatandaşlar vergi ödemelerini ertelemek ya da geciktirmek suretiyle ciddi bir şekilde avantaj kazanmaktadırlar.

- Mobil geniş bant ulaşım (penetrasyon) oranı %31.5 oranına yükselirken sabit genişbant ulaşım oranı %11 civarına ulaşmış olup iletişim hizmetleri üzerindeki yüksek oranlı ve karmaşık vergi yapısı hâlâ önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

- Türkiye’nin Katma Değer Vergisi mevzuatı AB müktesebatı ile hala uyumlu değildir. Ana yapı, istisnalar, özel düzenlemeler ve indirimli oran uygulamaları konularında daha fazla uyum gerekiyor.

Tütün mamullerinde, özellikle sigarada Özel Tüketim Vergisi'nde bir takım düzenlemeler yapılmış olsa da AB müktesebatı ile farklılık artmaktadır.

- İşlenmemiş tütün ithalatında uygulanan Tütün Fonu'nun ton başına 1500 ABD Doları'ndan 1200 ABD Doları'na indirilmiş olması ayrımcı uygulamaların ortadan kaldırılması adına önemli bir adım olmuştur.

- İthal edilen alkollü içecekler ile yurt içinde üretilen alkollü içkiler arasındaki vergi farkı artmıştır. Kaldı ki bu yapılan işlem 2009 Eylem Planı'nda da yer almamaktadır.

- Madeni yağlarda ve akaryakıtlarda spesifik (maktu) vergilendirmeden ad valorem (değer esaslı) vergileme yönünde yasal değişiklik yapılmış olup bu durum AB müktesebatı ile olan farklılığı artırmıştır.

- Gelir Vergisi Kanunu halen Parlamento'da yasalaşma sürecindedir.

- Eylem Planı çerçevesinde kayıt dışı ekonomi ile mücadele devam etmektedir.

- Gelir İdaresi, operasyonel kapasite ve bilgisayarlaşma alanında, gönüllü uyumu sağlamak üzere prosedürlerin basitleştirilmesi, cebri işlemlerin ve mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi konularında çalışmalarını sürdürdü.

- KDV iadesi konusunda süreçler akıcı hale getirilmiş ve on-line bir sistem devreye girmiştir.

- Vergi Denetim Kurulu operasyonel kapasitesini konsolide etmeye devam etmektedir.

- Vergilendirme faslında oldukça sınırlı bir gelişme olmuş bazı alanlarda ise AB ile uyumsuzluk gösteren konularda artış söz konusu olmuştur.

- Kamu borçlanma araçları lehine gelir vergisi stopaj oranları belirlenmesi uygulaması özel sektör aleyhine devam etmiştir.

- Ar-Ge işlemlerine yönelik olarak vergi dışında, Ekonomi ve Kalkınma bakanlıklarının teşviklerinin daha iyi etkide bulunabilmesi için entegre bir yapı bulunmamaktadır.

- Kamu yararına dernek ya da vergiden muaf vakıf olunabilmesi için Bakanlar Kurulu’nca onay veriliyor olması karmaşık bir yapıya neden olmaktadır. Bu tür organizasyonların toplam içindeki payı %1 civarında olup bu durum sivil toplum örgütlerinin gelişmesine ve sürdürebilirliğine olumsuz etki yapmaktadır

- Sivil toplum örgütlerine tanınan KDV istisnasına ilişkin süreçler ciddi bir yük teşkil etmektedir.

Türkiye-Avrupa ilişkilerine geçmişten bir değerlendirme

Bugün için neredeyse durma noktasına gelen AB katılım sürecinin AB ülkelerindeki iç siyasi gelişmelerden etkilendiğini görmek mümkündür. Almanya ve Fransa’nın sürecin gelişmesinde izledikleri politikalar, bugünkü “ilerlememe” sürecinin başlangıcında ve devamında etkili olmuştur. 
Tarihsel perspektiften bakıldığında bu tür duraklamaların zaman zaman yaşandığı görülmektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransız Maurice Pernot’ya yaptığı açıklama bugün yaşananlar hakkında bize ciddi bir fikir vermektedir:

“Biz, yabancılara karşı herhangi düşmanca bir fikir beslemediğimiz gibi onlarla samimi münasebetlerde bulunmak arzusundayız. Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir ve bir milletin ilerlemesi için de bu yegâne medeniyete iştirak etmek lazımdır. Siyasetimizin, ananelerimizin, menfaatlerimizin bizi fikir ve eğilim itibariyle bir Avrupa Türkiye’si, daha doğrusu Batı’ya yönelmiş bir Türkiye arzu etmeye meylettirmesi olacaktır. Biz daima Doğu’dan Batı’ya doğru yürüdük. Eğer bu son senelerde yolumuzu değiştirdikse, itiraf etmelisiniz ki, bu bizim hatamız değildir. Bizi siz mecbur ettiniz. Vücutlarımız Doğu’da ise fikirlerimiz Batı’ya doğru yönelik kalmıştır. Medeniyete girmek arzu edip de, Batı’ya yönelmemiş millet hangisidir? Eğer yabancı düşmanlığından, o kadar pahalı elde edilen bir bağımsızlığa halel verecek her şeyden nefret mânâsı çıkarılıyorsa, evet bizim yabancı düşmanı olduğumuz söylenebilir. (Kaynak: Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşı’na Bir Bakış, Yeni Boyut Yayınları, İstanbul, 2012, s.346,347 - Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998-2011, 16/148-149)”