Düşük reel faizin yan etkileri

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Küresel ekonomide öngörüler olabildiğine oynaktır. 2013 yazı, farklı bakış açılarında küresel ekonomide uzun süreli bir ekonomik durgunluğa işaret etmektedir. Uzun süredir izlenen düşük faiz politikası ulusal toplam borçluluk düzeylerinde kontrolsüz artışlar gibi bir yan etki yaratmaktadır. 

Ulusal ekonomide toplam kamu borcunun GSYIH’a oranı yüzde 36 gibi oldukça muhafazakar seviyededir. Öte yandan özel sektör GSYIH’a göre kredi borç artış hızı baş döndürücü. 2014 yılı boyunca para politikası üzerinde üç temel baskı öne çıkmaktadır. 1. 2008 sonrası dönemde TL’nin aşırı değerli seyretmesi, uluslararası mal ticaretindeki rekabet avantajımızı olumsuz etkimeye başlamaktadır. 2. Daralan ekonomiye iç talep canlılığı ile katkı sağlayacak düzeyde düşük faiz ortamı gereksinimi artmaktadır. 3. Sürdürülebilir bir cari açık için yüksek rezerv düzeyi spekülatif atağa karşı istikrarın temel dayanak unsuru olarak yer alacaktır. 

Küresel ekonominin [1986-2013] dönemindeki son 27 yılı, mutlak bir reel faiz kaybıyla geçmektedir. Reel faiz 1986’da 4.75 seviyesiyle küreselleşmeye açılmaktadır. Dört yıl sonra gelişmekte olan ülkelerle başlayan küresel dengesizlikler, reel faizleri 1990’larla–2000’li yıllar için yüzde 2’li düzeylere çekecektir. 2000’lerle 2010’lu yıllar, küresel sistemik krizin patladığı dönemdir. Bu nedenle farklı bir politikaya gebedir. Politik odak, ekonomilere kaybettiklerini kazandırmaya kenetlenmektedir. Başlangıçta sağlıklı politikalara kadar zaman kazanabilmek şeklinde planlanan adımlardır. Gerçek sorunlar yine hasıraltıdır. Düşük faiz politikasıyla piyasalarda estirilen bayram havası, sırtını varlık fiyatlarındaki balonun servet etkisine yaslamaktadır. Kredi ortamında cömert olmak, politik rahatlık da sağlamaktadır. Sonuçta reel faiz, sıfırın etrafında salınmaya devam edecektir. Altın para sistemi, Bretton Wood sistemi ve serbest dalgalı kur sistemi denenmiştir. 1700'lerden bugüne birçok yol ve yöntem denendiğine göre, neden küresel ekonomide sıfır faiz etrafında maliye ve para politikalarını oluşturmayı denemiyoruz? 

Grafiğimizde, 2014 reel faiz oynaklığı ve buna özel sektörün gösterdiği tepkisel boyut ortaya konmaktadır. Merkez Bankası TL’nin aşırı değerli seyrinden duyduğu rahatsızlığı önleyen adımla reel faizi yüzde 2.5’in üstüne çekmiş ve o seviyede dört ay korumuştur. Mayıs’tan itibaren büyüme endişeleriyle öne çıkacaktır. Kademeli düşüşle yüzde 0.5’li düzeylere kadar gerilerken BDDK ile ortak yürütülen yaptırımlar, Özel Sektör Kredi Borcu/GSMH(yüzde) oranının artışını kontrol altında tutarak önemli bir riskin bertaraf edilmesinde etkili olmaktadır. Oysa canlanmanın fotoğraf karesinde şunlar vardır:
Özel ve kamu bilançolarında sağlam duruş. 
Yapısal reformlar.
Üretkenlik.
Sürdürülebilir büyüme. 
Düşük dışa bağımlılık ile küresel rekabette yer almak. 

Bir sarhoşluğun içinde kaybolmadan küresel ekonominin sağlam politikaları eş uyumlu gerçekleştirmesi gerekiyor. Aksi taktirde bu sarhoşluğun bizi de etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktırlevent.png.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar