ECB tabii ki önemli ama Fed daha fazla…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serdar PAZI / FİNANSİNVEST

Avrupa Merkez Bankası (ECB) henüz haziran ayında açıkladığı ve daha etkisini görmeyi bir yana bırakın uygulamaya başlamadığı TLTRO (kredi kullanımı amaçlı uzun vadeli refinansman operasyonu) öncesinde varlığa dayalı menkul kıymet alımı programını açıkladı. Böylece piyasalar bir süreliğine Fed endişelerini bir kenara bırakıp likidite artmaya devam edecek senaryosunu satın aldılar.  İçeride de cumhurbaşkanlığı seçiminin atlatılması, yeni hükümetin ekonomi yönetiminde aynı isimlerden oluşması ve açıklanan program çerçevesinde gelişen piyasalarda esen olumlu havadan Türkiye piyasası daha da fazla faydalandı. Ancak son günlerde Blackrock ve San Francisco Fed tarafından dile getirilen: “İstihdam piyasasında toparlanma kuvvetli, enflasyonda kıpırdanma sinyali var, dolayısıyla Fed beklenenden erken faiz artırımına gidebilir” görüşü haftanın başlangıcından itibaren sert bir satış dalgası yaşanmasına yol açtı. Genel olarak takip edilen ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin %2.5 seviyesi üzerine çıkmasının yanında kısa vadeli tahvil faizlerinin de son ayların en yüksek seviyelerine ulaşması piyasanın da 3Ç15 olarak fiyatladığı ilk faiz artırımına dair öngörüsünü revize ettiğini göstermekte. Gelecek hafta yapılacak olan Fed toplantısı sonrası açıklanacak karar metninde şu ana kadar benimsenen piyasa dostu söylemin biraz daha sertleşeceği düşünülmekte. Faiz indirimi sürecini yeni noktalayan ve siyasi iradeden gelen açıklamalar doğrultusunda faiz artırımına başlaması pek beklenmeyen TCMB ile TL, diğer gelişen ülke para birimlerine göre daha fazla baskı altında kalabilir. Bu noktada politika faizi ile sağlanan haftalık repo miktarının kısılması bir noktaya kadar koruma sağlayabilir.  Dolayısıyla yazının başlığına dönecek olursak, ECB’nin bilançosunu 2 milyar euro’dan 3 milyara çıkartması elbette önemlidir, ancak Fed’in bilançosunu 4.5 milyar dolar’dan nereye kadar indireceği çok daha fazla etkilidir.