Eğitim, hammaddeyi ‘azalt-çoğalt’ işi değildir!

Özel İzmir Amerikan Koleji Okul Müdürü Didem Erpulat, “Bir okulun rüştünü ispatlayabilmesi için 15-20 nesil yetiştirmesi gerekir. Eğitim, sanayideki gibi hammaddeyi azaltçoğalt- sonucu değiştir, fabrika işi olmaz” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sanayi kuruluşlarının kalitesini ‘ürün’ belirler. Eğer bir ürün sağlam çıkarsa 20 yıl kullanırsınız, daha sonra o ürünü hep aynı yerden alırsınız. Sanayide üretim miktarını, kaliteyi artırmak isterseniz hammaddeyi artırır- teknolojiyi yeniler hızlıca sonuç alırsınız. Fakat eğitimde sistem böyle çalışmaz. Milyon dolar yatırımla bina yapmak, akıllı tahtalar okulun kalitesini ölçmede yeterli gelmez. Okulların kalitesini ‘mezunlar’ belirler, mezunlar eğitim kurumlarının ürünleridir. Kimi kitap yazar, sinema yapar, kimi CEO olur kimisi de bilim adamı olur; hayatta başarılı, mutlu olurlar. İşte bir eğitim kurumunda bu döngü böyle bir kaç nesil devam ederse o kurum ‘iyi’, ‘kaliteli’ bir eğitim kurumu olabilir. Eğitimde sanayideki gibi hızlı sonuç alamazsınız. Bu nedenle bir eğitim kurumlarının rüştünü ispatlayabilmesi için 15-20 nesil yetiştirmesi gerekir. Bu noktada Türkiye’de kökleri çok derinde olan, 140’ncı yaşına girmeye hazırlanan Özel İzmir Amerikan Koleji’nden (American Collegiate Institute-ACI) bahsedeyim. 1878 tarihinde Amerikalı eğitimciler tarafından İzmir’in Basmane semtinde, ‘çocuk yuvası’ olarak kuruluyor. Basmane kampüsünün kalabalıklaşması ve öğrenci sayısının artması nedeniyle 1913’te ‘kentin dışında’, Göztepe’de yedi dönümlük güzel bir bahçe satın alınıyor. Bu bahçe, şu anki ACI kampüsünün bir parçası. ACI de diğer kardeş okulları ile birlikte Sağlık ve Eğitim Vakfı’na (SEV) bağlı olarak faaliyet gösteriyor. ACI, Ege Bölgesi’nde Uluslararası Bakalorya (IB) Programı’na sahip tek okul. Ayrıntıları Özel İzmir Amerikan Koleji Okul Müdürü Didem Erpulat’tan dinleyelim.

"140. yaşımıza gidiyoruz"

Türkiye’de her şeyin çok çabuk tüketilip, yok edildiği, kurumların ve markaların deyim yerindeyse kâğıt mendil gibi harcanıp atıldığı bir süreçte 140 yıllık eğitim kurumlarına sahip çıkmak gerektiğini belirten Erpulat, “Bir okulun rüştünü ispatlayabilmesi için 15-20 nesil yetiştirmesi gerekir. Eğitim, sanayideki gibi hammaddeyi azalt-çoğalt-sonucu değiştir, fabrika işi değildir. Öyle olmaz. Dün aldığınız bir kararın sonuçlarını meyvelerini 10 yıl sonra alırsınız. Eğitim uzun vadeli bir iştir” diyor. Dünyanın her yerinde, çok iyi kariyerlere sahip mezunlar yetiştirdiklerini anlatan Erpulat, “Bu bize çok güçlü network sağlıyor. Fakat hiçbir zaman köklü kültür, tarih, gelenekselleşmiş yapıya sığınıp çağı yakalamaktan kaçınmıyoruz. ‘Gelenekten geleceğe’ sloganımıza sahip çıkıyoruz” şeklinde konuşuyor. Kendisinin tarih öğretmeni olduğunu vurgulayan Erpulat, “Dünyada-Türkiye’de eğitim alanında olan biteni çok yakında takip edip onları Türkiye’ye getirme misyonunu taşıyoruz” şeklinde konuşuyor.

Dünya tarafından kabul edilirliğe çok önem verdiklerini anlatan Erpulat, “Türkiye’nin Avrupa Okullar Birliği (ECIS) tarafından akredite edilen ilk okuluyuz. Dünyanın çeşitli ülkelerinden 10 eğitimci 1993 yılında gelip bizi didik didik inceleyip ‘evrensel eğitim standartlarında bir eğitim kurumusunuz’ demiş. Daha sanayide kalite belgeleri yokken bunu görebilecek vizyona sahip bir okuluz. Bizden sonra pek çok okul bu belgeyi aldı, bu deneyimleri saklamıyoruz. Sektöre liderlik ediyoruz. Ege Bölgesi’nde İzmir’de ilk ve tek IB’ye sahip olan tek okuluyuz” diyor.

Maker projesi yapan şiir de yazar

Çocuklar ACI’e geldiğinde tek hedeflerinin onları ‘çok yönlü’ bireyler olarak yetiştirmek olduğunu belirten Erpulat, “Maker projesi yapan çocuğun edebiyat dergisinde şiirinin çıkması benim en büyük mutluluğum. Bizim okulun tek korkusu, tek yönlü öğrenci yetiştirmek. Hiçbir zaman tek yönlü öğrenci yetiştirmek istemeyiz. Çocuklarımızın imkânları çok iyi tarasın, her şeyi denesin, sahnesini, tiyatrosunu, sporunu yaşasın. Hayal kursun ve ona rehberlik edelim. Biz çocuğu yönlendirmiyoruz. MIT’de okuyup NASA’ya gitmek isteyene de İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Konservatuvarı'nda modern dansa gitmek isteyene de destek oluyoruz” şeklinde konuşuyor.

‘Çocuğu İzmir’e gönderelim, biz de tayin isteriz’

İzmir’in yükselen bir değer, popüler bir şehir olduğunu belirten Erpulat, “Çocuklarını İzmir’e gönderip arkadan tayin isteyen doktor, öğretmen, avukat, savcı anne-balar var. İstanbul’daki okullarla aynı kalitede, hatta daha iyi eğitim veren bir okuluz. ACI’in başarısı çok ileriye gittiğinde İzmir’in bize yetmediğini fark ettik. Dışarıdan talep de çok yüksek olunca ulusal boyutta kuvvetli bir okul olma hedefini koyduk. Kız ve erkek yatılı programımızı başlattık. En çok İstanbul olmakla birlikte Antalya, Bursa, Erzurum, Konya ve Diyarbakır’dan dahi öğrenci alıyoruz. İzmir’de giriş puanı en yüksek okuluz” diye konuştu.

Çok fakülteli dev bir eğitim kurumuyuz

ACI’i çok fakülteli dev bir eğitim kurumu olarak gördüklerini belirten Erpulat, Türkiye genelinde artan yurt dışı üniversite eğitimi ilgili okul içinde bir yurt dığı üniversiteler ofisi açtıklarını anlatıyor. Erpulat, “Yurt dışında okumaya talep var. Eskiden sadece Amerika ve Kanada vardı, şimdi İngiltere, İrlanda, İskoçya, Hollanda, İtalya, Singapur, Abu Dabi, Yale ve Singapur gibi yedi kıtada üniversitelere büyük talep var. Talebi görüp yurt içi üniversiteler ve kariyer danışmalığı ofisimize ek olarak yurt dışı üniversiteler ofisi açtık. Bu merkez yurt dışı talepleri olan çocuklar ve ailelere destek oluyor, rehberlik veriyor, başvuru süreçlerini baştan sona yönetiyor” şeklinde konuşuyor.

Hamurumuzda ‘enter to learn depart to serve’ var

Dünyada 21. Yüzyıl değerleri olarak altı çizilen takım çalışması, proje bazlı eğitim, yaşayarak öğrenme, zaman yönetimi gibi değerlerin ACI’in zaten hamurunda olduğunu belirten Erpulat, “Bu kavramlar bizim 140 yıllık hamurumuzda var. Sloganımız; “Enter to learn depart to serve yani öğrenmek için katıl, hizmet için ayrıl anlamına geliyor” şeklinde konuşuyor.

‘Acı garage'ı kurduk çünkü…

Amazon, Apple, Google, HP gibi birçok dünya devi teknoloji markasının garajlarda ortaya çıkmasından ilham alınarak isimlendirdikleri ‘ACI Garage’ kurdukları anlatan ACI Bilişim Teknolojileri Müdürü Serpil Bahşişoğlu ise “Üniversitelerin teknoloji parklarını liseye uyarladık. Öğrenciler burada teknoloji tüketicisi olmak yerine, hayallerini tasarlıyor, kodluyor, Motion Capture, Green Box gibi ekipmanları kullanarak geliştiriyor, 3D printerlarla basıyor, kendi filmlerini çekiyor, Tübitak Proje Yarışmaları’na hazırlanıyorlar. Biliyorsunuz, büyük fikirler garajlarda doğmuştur” diyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir