Sanat, nesilleri bu kez Midilli'de buluşturdu

Elgiz Müzesi, koleksiyoner Sevda ve Can Elgiz tarafından kuruldu. Ailesi Midillili olan Can Elgiz'in büyük dedesi Halim Bey'in doğduğu konak, bugün sanat galerisi. O mekânda bir sergi düzenlediler. İşte bir ailenin ve bir serginin kısa hikâyesi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Elgiz Müzesi, 2001 yılında Türkiye'nin ilk çağdaş sanat müzesi olarak koleksiyoner Sevda ve Can Elgiz tarafından kuruldu. Çağdaş veya güncel sanat üzerine devlet ve vakıf müzelerinin olmadığı bir dönemdi. Ülkenin bu eksiğini gidermek ve çağdaş sanatın gelişmesini sağlamak misyonuyla hareket eden kurum, kâr amacı gütmeyen uluslararası kimliğiyle 15 yıldır sanatseverlere hizmet veriyor.

Can Elgiz'in ailesi Midillili. Büyük dedesi Halim Bey'in doğduğu konak, bugün Mytilene Belediyesi Sanat Galerisi. Elgiz Müzesi'nce o mekânda konağın hikâyesindeki anlatılara yeni geçiş çizgileri ve yollar eklemeyi amaçlayan bir sergi düzenlendi:

Geçiş Çizgileri. Elgiz Koleksiyonu'nun küçük bir bölümünün orada sergilenmesi, Can Bey'in söylediği gibi belki de Dünya'da hiç gerçekleşmemiş, nesiller ve ülkeler arası bağlantıyı gösteriyordu.

Sergi açılışı için Sevda, Can, Canda Elgiz, Ayda Elgiz Güreli ve bir uçak dolusu Elgiz ailesi ve sanat dostu ile Midilli'ydik. İşte bir ailenin ve bir serginin hikâyesi…

Zorunlu yolculuk

13 Ekim 1923'de, Can Bey'in büyükbabalarından Sufi Bey ve ailesi Lozan Antlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle adadan ayrılmak zorunda kalıyor ve Elgiz ailesinin Midilli ile ilişkileri, günümüzden 10 yıl öncesine kadar kesintiye uğruyor...

Sufi Beylerin botlarının adı "Barış." Adadan ayrılmalarından hemen önce, yüzyıllarca Yunanlarla birlikte yaşamış olan Türk yerlilerin gidiş ânını kameraya alıyor. Ayrıca arkada bıraktığı şehirle birlikte gittiği yerin de fotoğraflarını çekiyor. Tüm bu fotoğraflar bugün, 20. yüzyılın başlarındaki Ayvalık ve Midilli hakkında önemli belgeleri oluşturuyor.

Sufi Bey, Halim Bey'in oğlu. Halim Bey İsmail Paşa'nın, o da Mustafa Kulaksız Paşa'nın çocuğu.

Mustafa Kulaksız, 19. yüzyılın başlarında Midilli tarihinde yer almaya başlıyor. Kısa sürede ünü Sultan'ın sarayına ulaştığı için "nazır" olarak atanıyor ve Midilli bölgesi ile karşısındaki kıyının ağası oluyor. Aile, onunla başlayıp 1923'e giden bir asrı aşkın sürede adanın tarihinde etkili oluyor; camiler, hamamlar, konaklar yaptırıyor ve bölge halkının sevgisini kazanıyor. Örneğin, bir filantropist ve sanat meseni olan Halim Bey 1920'de vefat ettiğinde Yunan toprağı olan Midilli'de hem Yunan hem de Türk dükkânları onun anısına saygı nedeniyle kapalı tutuluyor.

Elgiz Museum'un sergisinin bulunduğu konak da onun, yani Can Elgiz'in büyük babasının evi…

Sufi Bey, içinde bir gün yeniden Midilli'ye dönmenin umudunu hep taşıyarak hayatının son yıllarını Ayvalık'ta geçiriyor.

1934'te vefat edince eşi ve çocukları İstanbul'a, Yeşilköy'de bir apartman dairesine taşınıyorlar…

Can Elgiz'in anıları

Can Bey çocukluk yıllarında evde sık sık duyuyor Midilli sözcüğünü. O özlemi fark ediyor, kendi sözcükleri ile "Sürdürülmekte olan yaşamların, kendi istekleri dışında başka yerlerde sürdürülme mecburiyetinin ne olduğunu" öğreniyor.

Midilli'yi ilk kez 10 yıl önce görüyor Can Bey. O günden bugüne Midilli ile bağları giderek daha da güçlenerek sürüyor. Ve Elgiz Koleksiyonunun küçük de olsa bir bölümünü burada sergilemeye karar veriyorlar Sevda Hanım'la birlikte. Can Bey bu etkinlik için diyor ki:

"Belki de Dünya'da hiç gerçekleşmemiş, nesiller ve ülkeler arası bağlantıyı göstermesi açısından şimdiye kadar yapmış olduğumuz onlarca, yüzlerce serginin en önemlisidir."

Midilli Belediyesi, Halim Bey konağını çağdaş sanat sergi alanı olarak restore ettirmiş. Mekân, doğal olarak Halim Bey konağı, serginin adı da Geçiş Çizgileri (in medias res) oluyor. Sergi, Elgiz Daimi Koleksiyonu'ndan seçilen yapıtlar üzerinden birbirinden ayrı yaklaşımlar içeren farklı yoğunluktaki anlatılar, anılar ve ifadeler arasındaki bağlantı çeşitliliğini göstermeyi amaçlıyor.

Amaç, takımyıldızı oluşturmak

Küratörlüğünü Başak Şenova'nın yaptığı Geçiş Çizgileri (in medias res) sergisi bu koleksiyondan hareketle bellek ve algı üzerine bir takımyıldızı oluşturmayı hedefliyor. Yapıtlar ve Geçiş Çizgileri (in medias res) sergisinin yer alacağı mekânlar arasındaki "karşılaşmalar" yapıtları okumaya dair sürekli değişen bir dinamiği işaret ediyor. Amaç, izleyicinin kişisel anlatılar, farkındalıklar, psikolojik ve bilişsel tanımlamalara dayalı bu takımyıldızına değişik açılardan bakması.

Koleksiyonun temelini besleyen yapıtlardaki anlatıların kesitlerini kapsayan bu sergi, hem mekânsal kurgusuyla, hem de tarihi ve siyasi ağırlıklarla yüklü coğrafyalarla kurmaya çalıştığı diyaloglarla farklı okuma yolları öneriyor. Sergide yer alan her bir yapıt bir diğerine, çizgisel olmayan anlatılarının ortasından (in medias res) ya biçim ya da içerikleriyle kurdukları ilişkilerle bağlanıyor. Sergi, konağın hikâyesinde bulunan ve barınan anlatılara yeni geçiş çizgileri ve yollar eklemeyi amaçlıyor.

Türk ve yabancı sanatçılar

Konağın tamamına yayılan sergi, alanında ileri gelen sanatçılardan resimden heykele, enstalasyondan objeye, fotoğraftan film ve video'ya kadar çeşitli mecralardaki yapıtları sunuyor. Türk ve yabancıların oluşturduğu bu sanatçılar arasında Pınar Yolaҫan, Oleg Dou, Cindy Sherman, Azade Köker, Bedri Baykam, Bengü Karaduman, Ferhat Özgür, Gilbert & George, Hale Tenger, Tracey Emin, Mateo Mate, Burak Delier, Gülsün Karamustafa, İhsan Oturmak, Kendell Geers, Komet, Nan Goldin, Nilbar Güreş, Özlem Günyol, Rebecca Horn, Tomur Atagök, Veljko Zejak, Ola Kolehmainen, Hera Büyüktaşçıyan ve Benji Boyadgian bulunuyor.

Kitabı da var

Serginin seyrini belgeleyen bir kitap (Türkçe, Yunanca ve İngilizce) yine bu etkinlik kapsamında sanatseverlere sunuluyor.

Kitapta yazısı bulunan isimlerden birisi de gezide bizimle birlikte olan İlber Ortaylı. İlber Hoca etkinlik için, "Bugünlerde Elgizler büyük dedelerinin konaklarına tekrar bir sanat nefesi getirdiler." diyor.

11 Kasım'a kadar sürecek olan serginin açılış töreni öncesi ve sonrasında iki gün boyunca Midilli'yi geziyor, lezzetlerini tadıyoruz. Önümüzdeki hafta yine bu köşede onları da anlatmaya çalışacağım. Ben, Elgizlerin bu projesinden çok etkilendim. Ümit ediyorum ki nesiller arası bağlar, sanatla desteklenerek başka başka etkinliklerle daha da perçinlenecek, kamu kurumları ve özel sektörün işbirliğiyle artarak sürecektir. Bu çalışmaların gerek kültürel, gerek turistik sonuçları ülkeler arası ilişkilerin güçlenmesinde önemli pay sahibi olacaktır…