'Türkiye, Transatlantik Ticaret Anlaşması'nın taraflarından olmalı'

DÜNYA gazetesi yazarı Osman Ata Ataç Türkiye’nin, ABD ile AB arasında imzalanacak olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na taraf olması gerektiğine işaret etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Emine ŞİMŞEK  

DENİZLİ - DÜNYA gazetesi yazarı Osman Ata Ataç, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na Türkiye’nin de taraf olması gerektiğini söyledi. Denizli Sanayici ve İş adamları Derneği (DESİAD) ev sahipliğinde DÜNYA gazetesi işbirliği ile Dedeman Otel’de gerçekleştirilen toplantıda Amerika ve Avrupa arasında imzalanması muhtemel Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın niteliği ve Türkiye’ye etkileri masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın yaptığı toplantıya DÜNYA gazetesi yazarı Osman Ata Ataç da konuşmacı olarak katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan DESİAD Başkanı Ahmet Yavuzçehre, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın görüşmelerinin büyük gizlilk içerisinde yürütülmesinden dolayı detaylarına vakıf olamadıklarını belirterek, “Avrupa da 1.5 milyon insan görüşmelerin gizli olmasına karşı bir protesto bildirisi imzaladı. AB ülkeleri parlementolarının yapılan herhangi bir anlaşmayı onaylamaları lazım. Birinin dahi onaylamayacağı anlaşma geçerli sayılmayacaktır. Obama görevden ayrılmadan anlaşmanın imzalanacağı kanaatindeyim” dedi. 

Anlaşmayla 820 milyonluk alım gücü yüksek ortaklık yaratılacak 

Anlaşma ile birlikte dünya Gayri Safi Milli Hasılası’nın (GSMH) yüzde 60’ını üreten 820 milyon kişilik alım gücü bir yüksek ortaklık yaratılacağını vurgulayan Ataç, “Dünya GSMH’nin yüzde 60’ını üreten iki grup bir araya geldiğinde bunlar nezle olursa geri kalan taraf zatürre olur. Türkiye bu grubun dışında ve fikir verebilecek konumda değil. O yüzden tüm sanayicilerin, tedarikçilerin, ihracatçıların oturup hesap yapması gerekecek” diye konuştu. 3 ana bölümden oluşan anlaşmanın esaslarının pazara giriş, ticaretle ilgili yasal düzenlemelerde işbirliği ve ticari kuralların düzenlenmesi olduğunu kaydeden Ataç, “Anlaşmanın 3 hedefi var: Gümrük indirimi, yasal düzenlemelerden doğan engellerin kaldırılması ve ticareti düzenleyen kuralların standartizasyonu. Gümrük indiriminin AB ve ABD’ye GSMH için çok büyük katkısı olmasa da pozitif yönlü etkisi var. Tahminlere göre gümrük vergisi kaldırılması ile ABD’nin GSMH’sında yüzde 0.8; AB için ise yüzde 0.2 ile yüzde 0.4 oranlarında bir artış yaşanacak. Anlaşmanın geri kalan ülkelerine bunun yansıması ise yüzde 0.1 ile yüzde 7 arasında kişi başı milli gelir kaybı yaşanacağı yönünde tahmin edilmekte. Gümrük dışı engellerin kaldırılması ise ABD için yüzde 13.5; AB için ise yüzde 2.6-7 arasında kişi başı milli gelir kazancı sağlarken, dünyanın geri kalan kısmı yüzde 2 ile 6 arasında kayıp yaşayacaktır” diye konuştu. 

Anlaşmanın de regülasyon (devlet kontrolünde olan bazı hizmetlerin özelleştirilmesi), globallaşmenin gelir dağılımı adaletsizliğine katkısı, yatırımcı-devlet uyuşmazlık hali gibi sorunları ortaya çıkaracağını belirten Ataç, “Avrupalılarda de regülasyon en büyük problemlerden birisi. Mesela İngilizlerin sağlık sistemleri devlet tarafından yapılıyor. De regülasyonla Amerikan şirketlerinin gelip İngiltere’de sağlık hizmetlerini sahiplenecek olmaları Avrupalıları tedirgin ediyor. Yatırımcı-devlet uyuşmazlığı halinde ise gümrükten dolayı yaşanabilecek hukuki sorunların çözümünde hangi ülkenin hukuk kurallarının göz önünde bulundurulacağı endişesisi hakim. Bunun için ise AB’nin çözüm önerisi ortak özel bir mahkeme kurulması yönünde”açıklamasını yaptı. 

Anlaşma imzalanırsa ABD ve AB dışındaki ülkeler için haberler kötü 

Anlaşma gerçekleşirse AB’den ABD’ye ticaret hacminin 187 milyar euro, ABD’den AB’ye 159 milyar euro genişleyeceğini ifade eden Ataç, “Bunun yanı sıra AB ve ABD’nin diğer ülkelere ihracatı da 33 milyar euro artacaktır. Taraflı iyimserlere göre bu anlaşma gerçekleşirse AB ile ABD’nin GSMH’sının artmasıyla diğer ülkelerden de ithalat artacak, AB ve ABD şirketlerinin büyümesi ile onların tedarikçilerinden olan talepler de artacak, gümrük dışı engellerin azalması da diğer ülke ihracatçılarına göre fırsatlar yaratacak. ABD ile AB dışında kalan ülkeler için haberlerin kötü olacağı kanaatindeyim” dedi.

Anlamanın Türkiye'ye etkileri

Ataç, anlaşmanın Türkiye’ye etkileri hakkında ise şunları söyledi, “Türkiye bir Serbest Ticaret Anlaşması olmaması nedeniyle ABD’ye olan ihracatının bir kısmını AB’ye kaptıracaktır. Yeni ticari düzenlemeler ve standartlara uyum gerekecektir. Sağlık, tüketici hakları, teknik standartlar, gıda güvencesi, rekabet politikaları, çevre standartları, emisyon miktarına ilişkin kurallara uyumun bir maliyeti söz konusu olacaktır. Neredeyse tüm araştırmalar Türkiye’nin hizmet sektöründe bazı kazançlara rağmen, genel olarak ihracatta kayba uğrayacağını; 100 bin civarı istihdam kaybedeceğini, reel üreticilerin yüzde 2’ye kadar düşebileceğini gösteriyor. Tahminlere göre Türkiye iyimser tabloya göre yüzde 4-5 oranında GSMH artışı sağlayacak, kötümser tablo ise 5-20 milyar dolarlık bir kaybın yaşanacağı yönünde. Kötümser senaryoya göre, otomotiv sektöründe yüzde 16, metal ve metal eşyada yüzde 11, imalat sanayiinde yüzde 5 üretim düşüşü nedeni ile büyümede yüzde 2’lik bir kayıp yaşanacak. Dış ticaret açığında yüzde 23 artış olacak” şeklinde konuştu. “Türkiye anlaşmaya taraf olmalı” diyen Ataç, “Anlaşmanın AB üye adayları ile AB ile gümrük birliği anlaşması bulunan ülkeleri de kapsaması sağlanmalı. AB- Türkiye gümrük anlaşması gözden geçirilmeli, ithalatı yurtiçi üretimden daha cazip kılan etmenleri değiştirecek ‘Dönüşüm Programı’ uygulanmaya başlanmalıdır. Tedarikçi ve ihracatçı şirketlerin, odaların ve derneklerin görüşmeye katılmaları için hükümete seslenmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir