Ertem: KGF, büyümeye 1.5 puan katacak

KGF'nin büyümeye tek başına 1-1.5 puan katkısı olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, bu yıl büyümenin yüzde 4-4.5 bandında olacağını tahmin etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem, son bir ayda reel sektöre sağlanan 137.3 milyar TL krediyi kefaletlendiren Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) tek başına 2017 büyümesine 1-1.5 puan pozitif katkı yapacağını, bu destekle büyümenin bu yıl yüzde 4-4.5 bandına olacağını söyledi.

Cemil Ertem, yaptığı açıklamada, KGF, banka faizleri, büyüme, enflasyon ve kurdaki gelişmeleri değerlendirdi.

Ertem, 2017'yi takip eden yıllarda özel sektör, ihracat odaklı reformlar ve teşviklerle desteklenecek büyümenin daha da hız kazanacağını, 2011'deki seviyelere yeniden ulaşılabileceğini belirtti.

Ertem "Hazine protokolünün imzalandığı 20 Mart 2017'den itibaren bugün itibariyle, 186,131 firmaya 122.3 milyar TL kefalet, 137.3 milyar TL kredi kullandırıldı. Hesaplamalarımıza göre KGF genişlemesinde 2017 sonu itibarıyla 180-200 milyar liraya ulaşmayı planlıyoruz. Sadece KGF'nin 2017 büyümesine katkısının 1-1.5 (puan) katkısı olacak. Bu 2017 için büyümenin yüzde 4-4.5 bandında olacağını gösteriyor" dedi.

'IMF yanılgı içinde'

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye'nin bu yılki büyüme tahminini 0.4 puan düşürerek yüzde 2.5'e çekmesine ilişkin bir soruya ise Ertem, "IMF 2017 için Türkiye'nin büyümesini düşürdü. Ben bunun çok büyük bir yanılgı olduğunu düşünüyorum... Reformları yapan bir Türkiye'de büyümenin 2017'nin de dahil olduğu zaman dilimi içerisinde hızla nitelikli ve kapsayıcı olarak yukarı çıktığını göreceğiz. Ben IMF'nin 1-1.5 belki daha fazla yanılgı içinde olduğunu düşünüyorum" dedi.

Ertem, 2017 yılı ilk çeyrek büyümesinin 2016 yılı son çeyreğine daha iyi olacağını düşündüğünü de belirterek, "2016'nın son çeyreğinde olan büyümenin Q1'de biraz üzerine katarak gerçekleşeceğini düşünüyorum. İkinci ve üçüncü çeyrekler de hep bir öncekine göre daha iyi olacaktır. Bunun temel nedeni teşviklerin, var olan kredi genişlemesinin ve Eximbank KGF aracılığıyla kredilerin KOBİ'lere ve ihracatçıya, sanayiye gitmesidir. Bunun büyümeye çok olumlu etkisi olacak" dedi ve şöyle devam etti:

"KGF ile sağlanan kefaletin yüzde 55'i ile yeni kredi, yüzde 43'ü ile ilave kredi kullandırılmakta olup toplam kefaletin sadece yüzde 2'si mevcut kredilere sağlanan kefalettir. Bu ne demek? Bankalar eski şüpheli alacaklarını KGF aracılığıyla devlet garantisi altına almıyor eleştirileri vardı. Ancak verilerden gördüğünüz üzere bu doğru değil."

Bankaların KGF konusunda limit problemi olmadığını, sistemin devam ettiğini belirten Ertem, "KGF genişlemesinde 2017 sonu itibarıyla 180-200 milyar liraya ulaşmayı planlıyoruz " dedi.

Büyüme 2018-2019'da daha da sert hız kazanacak

Hem kredi genişlemesinin gidişatı hem de ihracatın hızlanarak devam etmesinin Türkiye'de işsizliği de yıl sonu itibarıyla tek haneye indireceğini belirten Ertem, tüm bu gelişmelerin önümüzdeki yıldan itibaren büyümede daha belirgin bir şekilde hızlanma olarak hissedileceğini söyledi.

Ertem, "2018 ve seçim yılı olmasına rağmen 2019'un büyümenin 2017'yi de aşan oranlarda devam etmesini bekliyoruz. 2010-2011'de yüzde 8.8 ve yüzde 10'a yaklaşan büyümeler yakaladık. 2011 büyümesi Türkiye için çok anlamlıdır, bunu devam ettirmemiz gerekiyordu, 2012'de ne yazık ki frene basıldı. Ben 2011'da yaşanan büyüme performansının (yeni seriye göre yüzde 11.11) aynı şekilde 2018-2019'da tekrar edileceğini düşünüyorum. Bunun olabileceğini düşünüyorum" dedi. Bu yıl itibarıyla net ihracatın da büyümeye pozitif katkısının görülmeye başlanacağına ve bunun önemine de dikkat çeken Ertem, "Büyümenin bir noktadan sonra çok yüksek olması çok önemli değildir ama ihracatın büyümeye pozitif katkısı çok önemlidir. Bunu bu yıl görmeye başlayacağız" dedi.

İhracatta 'değer'e yoğunlaşılacak

Ertem ayrıca önümüzdeki dönemde seçici olarak teknolojik ağırlıklı, kilogram başına ihracat değeri yüksek olan sektörlerin öne çıkmasını sağlayacak teşviklerin önümüzdeki dönemde daha yoğun gündeme geleceğini de sözlerine ekledi.

Ertem, reformların reel sektörü merkeze alan bir politikada şekilleneceğini maliye ve para politikasının eşgüdüm içinde yürüyecek reformlara ağırlık verileceğini de belirtti.

'Faizin daha da aşağı gitmesini bekliyoruz'

Ertem, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "faizler düşmeli" söyleminin gerçekçiliğinin KGF ile sağlanan kredi faizlerinde ortaya çıktığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Bankalar KGF kefaletiyle TL kredilerde ortalama yüzde 14 seviyesine ulaşmışız. Bu çok önemli çünkü Türkiye'de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'faizler düşmeli marj var' yaklaşımının geçerli olduğunu ortaya koyuyor. Bankalar bu faiz seviyesine kadar düştüklerine göre ve buradan da kâr elde edebildiklerine göre bunun esasında faiz konusunda gerçekçi bir seviye olduğunu gösteriyor. Yeni dönemde, bu faizin de aslında daha da aşağı gitmesini bekliyoruz" dedi.

Ertem, KGF desteğiyle kullandırılan kredilerin yüzde 91'inin TL, yüzde 9'unun döviz cinsi olduğunu da belirterek, "Krediler ağırlıklı olarak imalat, ihracat, turizm, denizcilik sektörlerinde kullandırılmış ve bu kredilerin toplam kredi hacmimizdeki yeri ise yüzde 52.6... Bunun anlamı şu: Türkiye'de ipoteğe dayalı kredilendirme tarihe karışıyor. Yeni bir kredilendirme sistemini ortaya çıkartıyoruz."

'Bankacılık sektörünün aktif kalitesini destekliyor'

KGF'nin devreye girmesini bankacılık sektöründe bir devrim olarak nitelendiren Ertem, "Türk bankacılık sistemi ipoteğe dayalı teminatlandırmadan proje ve kredi riskine dayalı teminatlandırmaya geçiyor... Girişim sermayesi odaklı yeni bir bankacılık sistemine adım atmış oluyoruz. KGF teminatlandırması bankaların aktif yapılarını da güçlendiriyor, çünkü kredi alacaklarını daha güvenli hale getiriyor ve bankaların SYR'lerini daha yukarı çıkarıyor" dedi.

Ertem, KGF'nin arzu ettikleri seçici bir kredi genişlemesi sunduğuna da dikkat çekerek, sektörün "Yüksek faiz üzerinden tüketici kredilerine yüklendiği bir kredi genişlemesi yok karşımızda. KOBİ'ler doğru giden bir kredi genişlemesi var. Bu, enflasyonu aşağı indirebilecek ve TCMB'ye çok yardımcı edebilecek bir durum. Piyasaya para çıkıyor ancak yatırımlara tevzi yatırımlara, ihracatçıya gidiyor ve çok iyi bir sterilizasyon mekanizması bu, enflasyonist değil" dedi.

Enflasyonun önümüzdeki dönemde düşüş trendine girmesini beklediğini de sözlerine ekleyen Ertem piyasanın yılsonuna kadar enflasyonda tek hane beklemediğine ilişkin bir soruya ise "Ben enflasyonda düşüşün hem zamanlama açısından hem de oran açısından daha iyi olacağını düşünüyorum" dedi.

'TCMB emirle yönlendirilseydi bu kadar farklı araç geliştiremezdi'

Dalgalı kur rejimi uygulayan Türkiye gibi ülkelerde geleneksel para politikası araçlarının giderecek etkisizleştiğine de dikkat çeken Ertem, "O halde burada merkez bankaları yeni politika araçları geliştirmek, ellerindeki para politikası araçlarını çeşitlendirmek ve çok yönlü kullanmak durumundadırlar" dedi ve şöyle devam etti:

"TCMB'nin araç bağımsızlığı sonsuz ve bu bahsettiklerimizi uyguluyor. Dünyada hiç bir merkez bankası TCMB kadar piyasaya müdahale araçları geliştirmemiştir. TCMB'nin araç bağımsızlığı var mı yok mu tartışmak Türkiye'de yersiz. TCMB'nin araç bağımsızlığı olmasaydı tek bir yerden emirle TCMB iddia edildiği gibi yönlendirseydi bu kadar farklı aracı enstrümanı geliştiremezdi."

"Kur ve faiz de piyasada belirlenir" diyen Ertem, TL'de son bir yılda gelişmekte olan ülkelerden yaşanan ayrışmanın bu yıl yaşanmayacağını düşünüyorum. Aynı zamanda volatilitenin de düşük kalacağını zannediyorum. Referandumun geçmesi, reformların devreye girmesi, TCMB'nin adımlarının piyasalar tarafından daha net anlaşılması, TVF'nin etkisiyle tüm bunlar piyasada istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacaktır" dedi.