Ekonomide 2015’e kadar hiçbir radikal dönüşüm gündeme gelmez

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yeni hükümetin eli kulağında, Başbakan bugün- yarın belli olacak, (şu satırlar yazılırken henüz belli değildi) kabinede bazı koltukların sahibi değişecek. Hükümet, Başbakan ve bazı bakanların değişmesiyle bir anlamda yenilenecek. İşte bu yenilenmeyle birlikte ekonomide bir takım köklü değişikliklerin de gündeme geleceğine dönük bir algı oluştu son dönemde. 

Çok kolaymış ve hemen uygulanabilirmiş gibi, bazı kavramlar fazla kullanılır oldu. Türkiye sanki bir anda içe kapalı bir ekonomi haline gelecek. Atacağız köprüleri! 

Başka ne yapılacak; örneğin Merkez Bankası faiz indirimi konusunda daha esnek davranacak. Düşürülecek faiz, tırmanacak dolar, ihracat artacak, cari açık düşecek. Ne güzel, ne güzel! 

İyi de, dile getirilen bu görüşler şimdi uygulanamıyor da Erdoğan Köşk’e çıktıktan sonra uygulanabilir olacaksa, basit bir soru yanıtsız kalıyor. Yani bu yapılmak istenenlerin önündeki engel Cumhurbaşkanı Gül müydü? 

Öyle ya; Başbakan Erdoğan tüm gücüyle iktidardaydı ve bu konularda istediğini yapabilirdi; yapabilseydi ya da yapmak isteseydi. Başbakan bu konularda bastırdı da kim engel oldu; öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Gül! 

Şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Erdoğan oturacağına ve ekonomide bu radikal adımlar, söz gelimi atılacağına göre, demek ki Gül’ün “ayak direyen” etkisi yok edilmiş oluyor. Fazla abartılı bir senaryo gibi mi geldi bu? Daha da abartılı olanı var! Desek ki, ekonomide radikal bazı değişimler için adım atılmasını Erdoğan önlüyordu, şimdi Erdoğan Başbakanlık koltuğundan kalktığı için bunlar yapılabilecek, buna ne dersiniz? 

Saçma senaryolar bunlar, biz de biliyoruz; zaten saçmalığı ortaya koyabilmek için sıraladık. 

Saçma; çünkü Erdoğan Başbakanlık makamındayken, tüm güç mevzuat yönünden de elindeyken yapmadıklarını, şimdi gücü elinde bulundurma anlamında tartışmalı bir makamda otururken mi yapacak yani? Yok öyle bir durum. Yok; çünkü yapılacak herhangi bir değişiklik söz konusu değil, atılacak bir adım da... 

2015’e kadar aynı gider 

Ekonomi kendi içinde iyi kötü bir denge içinde. Sarsıntılar, sıkıntılar da var ama, bunlar bile bir dengeye işaret ediyor. Türkiye’nin her yıl 50 milyar dolar civarında cari açık vermesi de bir denge, büyümesinin yüzde 4 dolayında oluşması da, enflasyonun yüzde 8-9 bandında seyretmesi de, lüks içinde yaşamıyor olsalar da milyonlarca ücretlinin kıt kanaat geçinmesi de, özel sektörün ucu ucuna olsa da borcunu çevirebilmesi de... Bunlar daha olumlu yönde değiştirilebilir kuşkusuz. Ama bu değişiklik, hiçbir şekilde bugünden yarına olmaz, olamaz. 

Ancak, öyle çok kısa sürede olumlu yönde değişiklik sağlamak mümkün değilse de, bugünün yıllardan beri süregelen dengesi, birkaç hafta içinde yerle bir edilebilir. 

Örneğin takıntı haline gelen faiz konusunda bir şekilde istediğini yaptırır, Merkez Bankası’nın faizi yüklü miktarda, örneğin yarı yarıya düşürmesini sağlarsanız, terazinin bir kefesine olumlu bir şeyler koyarsınız. Özel sektör daha düşük faizle kredi kullanabilir bir süre, bankalar tüketici kredilerinin faizini indirir ve tüketim canlanıverir, konut kredilerinin faizi aşağı çekilince eldeki konut stokları hızla eriyiverir. 

Ama terazinin öbür kefesinde de sorunlar birikir. Dış kaynak girişi bıçakla kesilmiş gibi durur, döviz kuru biraz da arzulanan şekilde hızla yükselir, dün bu köşede aktardığımız gibi, özel sektörün, 278 milyar doları bulan dış borcu döndürmesi çok ama çok zor bir hal alır. Kur yükselince, “Faiz düşecek, enflasyon da gerileyecek” diye yazılan tezler anında çürür, ithal enflasyonla fiyatlar tırmanır gider. 

Özetle böyle bir tablo yaşanır. Şimdi bu tabloyu da göz önünde bulundurarak soralım: 
“Ekonomide radikal değişiklikler yapıldığında, bunun meyvesi 2015’e kadar yenilemeyecekse (ki yenilemez, ayrıca bu önlemler meyve verir mi, o da tartışılır) böyle bir durumda hükümet ekonomide taşları yerinden oynatmayı göze alır mı?” 

2015 seçiminin önemi 

Şampiyonluğu unutmuş, aslında şampiyonluk hedefi de bulunmayan takımlar için lige başlamak pek heyecan vermez. Önemli bir hedef yoktur ki. Ama üst üste şampiyon olan bir takım, teknik direktörünü de zirveye çıkarmışsa ve ona hizmet için yine güçlü olmak istiyorsa, sezona iyi hazırlanmak durumundadır. Dolayısıyla 2015 seçimi en çok AKP için önem taşımaktadır. Diğer partiler en fazla bir seçim daha kaybetmiş olurlar; ama AKP seçimi kaybederse ya da seçimden büyük güç kaybıyla çıkarsa hem parti, hem Erdoğan için işler sarpa saracak demektir. 

Dolayısıyla 2015’e kadar mevcut ekonomik gidişatın bozulması önlenmek istenecektir. Hele hele, daha büyük başarılar sağlayacağı umulan maceracı adımların şimdi hiç zamanı değildir. 

Bu yüzden de, mantık diyor ki, yeni hükümet ekonomide ne ağır taşları yerinden oynatma macerasına girişecek, ne de ekonomi politikasında radikal değişikliklere imza atacaktır. 

Haziran 2015 seçiminden AKP büyük üstünlükle çıkar, işte o zaman iş değişir; doğru sonuç vereceği düşünülen her şey denenir. Elde edilen sonuç olumlu olmasa bile, geri adım atmak için yeni seçime kadar çok zaman olacaktır çünkü.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar