Bir zamanlar Billboard vardı ya şimdi?

Müzik dergisinin yaptığı listeler, “Bu hafta Billboard listelerinde” anonsları geride kaldı. Şimdi YouTube izlenme oranları, online müzik uygulamaları yükseliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

VOLKAN AKI

Çok değil, 10 yıl önce bir “single”ın, bir şarkının popülerliğini Billboard listelerinden öğrenirdik. Sanatçılar da çıkardıkları şarkının tutup tutmadığını anlamak için bu listeleri heyecanla beklerdi... İlk listelerin yapılması 1942 yılına kadar uzanıyor aslında. Billboard, popüler bir müzik dergisi... İnanın ben de son haline internetten bakmak durumunda kaldım. Bu dergi elden ele dolaşırdı. Radyolardaki “Billboard listelerinde bu hafta” diye başlayan anonslar hayatımızın vazgeçilmeziydi adetâ. Şimdilerde onlar da işi büyük ağırlıkta online ortama taşımışlar. Bu listelerin “Hot 100”ü ise 1958 yılında yapılmaya başlanmış. The Billboard Hot 100, ABD’de gerçekleşen single satışlarının, radyolarda çalınma sıklığının ve müzisyenlerin yaygınlığının esas alındığı bir müzik listesi. Dergi tarafından her hafta güncelleniyor. Listenin oluşturulma biçimi de önemli bir süreç... 1940 ve 1950’li yıllarda popüler şarkılar üç önemli grafiklerde sıralanıyordu. “En Çok Satanlar”- da (Dükkân & Mağaza olarak) ülke genelinde ankete katılan satıcılar tarafından bildirilen, perakende mağazalarında en çok satan single sıralaması yer alırdı. “DJ’ler Tarafından En Çok Çalınanlar” radyo diskjokeyleri ve radyo istasyonları tarafından bildirilen ABD radyolarında en çok çalınan şarkıların sıralaması. “Jukeboxlar’da En Çok Çalınanlar” ABD’deki müzik kutularında çalınan şarkıların değerlendirilmesi şeklinde.

İşin modeli değişti

Şimdi ise ortam ne kadar değişti... Bu kadar uzattım ama, bir şarkının tutup tutmadığını, popülerliğini anlamanın yöntemi artık Youtube’tan geçiyor.

Oradaki izlenme oranları, paylaşılma oranlarıyla ilk testler ortaya çıkıyor. Kimin izlediği, kimlerin beğendiği de artık çok kolay takip edilebiliyor. Üstelik bunları artık her yerde, o ülkenin sanatçılarında hatta yerel, bölgesel olarak da izlemek mümkün... Tabii artık işin modeli de değişti. Artık buna fırsat mı, risk mi demek mümkün, bilemiyorum. Çünkü “popülerlik” her zaman müzik kalitesinde doğru referansı vermeyebilir... Ama konu kamuoyundaki ilk algılarsa özellikle toplum geneline hitap eden türlerde daha net görülebiliyor. Örneğin “pop müzik” gibi...

Tabii YouTube ya da bugün hayatımıza iyiden iyiye yerleşen müzik uygulamaları -Spotify, Deezer, Apple Music, Soundcloud gibi pek çoklarını sayabiliriz- herkesin çeşitli müzik türlerinde zevklerine göre farklı sanatçıları takip etmesini kolaylaştırıyor, böylece belki küçük ama etkili farklı sanatçılar ve onların takipçi kitlelerini de oluşturuyor. İş öyle bir durumda ki artık “albüm çıkarmak” neredeyse demode hâle geldi... Her türlü prodüksiyon yapılıyor ve bunlar You- Tube’dan paylaşılıyor. Ya da müzik uygulamalarından birinde lansmanı yapılıyor.

İnanılmaz rakamlar var

Örneğin, Türkiye’deki duruma müzik yazarlarının da derlemelerinden baktığımda inanılmaz rakamlar var. YouTube Hit’leri, ya da Online dünya hitleri... Zaten her şey online da dinlendiğine göre yeni müzik listelerimiz de işte buralarda oluşuyor. Billboard çoktan out oldu, YouTube rating geldi... Tabii bunun da ötesinde müzik endüstrisinin artık “albüm” çıkarmadan neredeyse vazgeçmeye başlaması, “YouTube” ya da online müzik platformlarında var olma yoluna gitmesi söz konusu... Artık müziğin de her şeyi, alt yapısı, yaygınlığı, dinlenmesi online’a taşınıyor. Genç müzisyenler için tabii bunlar büyük fırsat... Artık albüm çıkarmak için kimseyi beklemenize gerek yok. Evde bile çalsan koy YouTube’a önce fenomen ol, sonra da ünlü... İşte Türkiye’de de YouTube’da, Soundcloud’da, Apple Music’de ve Spotify’da fırtınalar estirenler var bu şekilde.

Hepsi çok genç ve yetenekli, her birinin on binlerce takipçisi var. Kiminin elinden ünlü bir prodüktör tutmuş, kimi kendi çabasıyla başarıya ulaşmış. Dijital çağın gereklerini lâyığıyla yerine getiren Z Kuşağı müzisyenler, ‘fenomenlikten’ şöhrete uzanmaya çalışıyor adetâ.

Popüler isimlerden örnekler

Örneğin, 1992 Ankara doğumlu ve çocuk yaştan beri gitar çalan Sena Şener; 15’ine geldiğinde evinde yaptığı kayıtları Soundcloud adlı internet platformunda paylaşmaya başlıyor. 16’sında Julius Abel’la yaptığı kendi bestesi “Waiting on the Shore”un video’sunu Viyana’da çekiyorlar.

Daha 18’ine gelmeden Türkiye dışında da tanınmaya başlıyor, ancak asıl uluslararası şöhret “Feel” ile geliyor. Mahmut Orhan’a vokaliyle eşlik ettiği şarkı birçok ülkede liste başarısı kazanıyor. Bu parça geçen yıl nisan ayından bu yana YouTube’ta 116 milyon kez tıklanmış.

1997 doğumlu Deniz Tekin’in besteleri, cover’ları 1 ila 7 milyon adete ulaşmış.

Naz Ölçal, bir yıl önce kendi imkânlarıyla YouTube’a yüklediği ‘Yoksun’ adlı parçası kendiliğinden 70 milyon tıklanmaya ulaşmış. Soner Sarıkabadayı’nın keşfedip yapımcılığına soyunduğu Eylül ise 1992 Ankara doğumlu. İlk single’ı “Kalk Git” bir haftada Apple Music listelerine girmeyi başarmış. Müzik endüstrisinde zorluklar yaratsa da ben bu yeni dünyayı ve gençlere verdiği özgürlüğü, bana onları keşfetme şansı verdiği için seviyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir