Enflasyonda umut Gıda İzleme Komitesi'nde

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası'nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamak ve korumak, tamam... Peki Merkez Bankası bu konuda tüm araçlara sahip mi, değil... Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelede en büyük kozu olarak görülen faiz, enflasyonla mücadele için tümüyle yeterli bir araç sayılabilir mi, kesinlikle hayır...

Türkiye'de harcamaların yaklaşık dörtte biri gıda maddeleri için yapılıyor. Gelir düzeyi düştükçe bu pay daha da artıyor. Ama ortalamada dörtte bir olan pay bile çok yüksek. 

İşte Merkez Bankası'nın sıkıntısı burada. Merkez Bankası TÜFE'nin gıda dışında kalan dörtte üçü üstünde tam hakimiyet kurabilse, ki o da mümkün değil elbette, dörtte birlik gıda için yapılabilecek çok fazla şey yok. En azından Merkez Bankası'nın tek başına yapabileceği çok şey yok.  

Önceki gün açıklanan yılın üçüncü enflasyon raporunda "enflasyonla mücadelede gıda fiyatlarının önemi" başlıklı özel bir bölüme yer verildi. Söz konusu bölümün girişinde şöyle denildi:

"Gıda grubu, gerek tüketici fiyat endeksi içindeki ağırlığının, gerekse fiyatlarının artış oranı ve oynaklığının yüksek olması sebebiyle fiyat istikrarı açısından en önemli alt grup konumundadır. Bu gruptaki fiyat hareketleri enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerinin yanısıra başta hizmetler olmak üzere diğer alt gruplar üzerinde dolaylı etkiler oluşturmakta ve kısa vadede enflasyon seviyesi ve enflasyon beklentilerinin seyri üzerinde belirleyici olabilmektedir.

Hanehalklarının zorunlu tüketim ihtiyaçları içerisinde gıda ürünleri birincil önemde olduğundan, gıda fiyatları sosyal açıdan da önem taşımaktadır. Gelir seviyesindeki artışa paralel olarak gıdanın endeks içindeki payı zamanla azalsa da, 2016 yılı itibarıyla bu pay halen endeksin yaklaşık dörtte birini oluşturmaktadır. Bu nedenle gıda fiyatları başta enflasyon olmak üzere alım gücü, refah düzeyi, gelir dağılımı gibi önemli makroekonomik değişkenleri etkilemektedir. Dolayısıyla, gıda fiyatlarındaki gelişmeler fiyat istikrar ve uzun dönemli makroekonomik istikrar açısından oldukça önemli rol oynamaktadır."

Gıda zamları enflasyonu artırıyor

Merkez Bankası'nın değerlendirmesinde, mevsimsellikten arındırılmış fiyat endekslerinin seyrine göre yapılan incelemede, son on yıllık dönemde gıda fiyat endeksinin TÜFE'ye kıyasla daha yüksek bir düzeyde olduğu ve aradaki farkın özellikle 2009 yılından sonra belirginleştiğinin dikkat çektiği vurgulandı. Ayrıca, fiyatlar genel düzeyindeki ayrışmanın işlenmemiş gıda grubunda daha belirgin olduğuna dikkat çekildi. Değerlendirmede daha sonra şu görüşlere yer verildi:

"Bu doğrultuda, 2006-2015 döneminde 2012 yılı dışındaki tüm yıllarda, gıda grubu yıllık enflasyonu tüketici enflasyonundan yüksek gerçekleşmiş, gıda grubu tüketici enflasyonunun belirlenen hedeflerden sapmasında önemli rol oynamıştır. Yılsonu gıda enflasyon gerçekleşmesinin o yılki enflasyon hedefinden farkını ve gıdanın tüketim sepetindeki ağırlığını bir arada değerlendirerek, bu grubun hedeften sapmaya yaptığı ortalama etki hesaplanmıştır. Sonuçlar gıda enflasyonunun hedefle uyumlu gerçekleştiği bir varsayım altında, 2006-2015 döneminde ortalama tüketici enflasyonunun 1.3 puan daha düşük gerçekleşebileceğine işaret etmektedir. Bu durum, gıda ve tarımsal ürün piyasalarına dair alınabilecek önlemlerle enflasyonla mücadelede önemli kazanımlar sağlanabileceğini ortaya koymaktadır."

Merkez Bankası'nın hesaplamasına göre, TÜFE 2006-2015 döneminde ortalama yüzde 8.20 düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde gıda enflasyonu yüzde 10.08 oldu. Enflasyon, bu dönemde hedeften 2.95 puan saptı. İşte bu yüzde 2.95'lik sapmanın 1.28 puanı gıdadan kaynaklandı.

Gıdadaki fiyat oynaklığı çok belirgin 

Yapılan bir çalışmayla gıda enflasyonundaki oynaklık da hesaplanıyor ve ülkeler arasında bu alanda kıyaslamaya gidiliyor. Bu oynaklığa dikkat çekilirken "Merkez Bankası bünyesinde daha önceki dönemlerde yapılan çalışmalar, tüketici fiyat endeksi alt kalemleri arasında en yüksek oynaklığın işlenmemiş gıda kaleminde olduğuna ve ülkemizde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklığın boyutunun AB ülkelerine kıyasla belirgin şekilde yüksek seyrettiğine işaret etmiştir" denildi.

Türkiye için 0.73 olarak hesaplanan oynaklık, bu alanda bize en yakın ülke olan Bulgaristan'da 0.31 düzeyinde. Oran Akdeniz ülkeleri ortalamasında 0.15 olarak ölçüldü. Türkiye'nin özellikle işlenmemiş gıda maddelerinde nasıl böylesine fiyat oynaklığına sahip olduğu sorusu yanıtsız...

Umut Gıda Komitesi'nde... 

Gıda maddelerindeki bu yüksek fiyat düzeyi ve fiyat oynaklığıyla mücadele amacıyla 2014 yılının aralık ayında Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kuruldu. Komite'nin şimdiye kadar attığı en belirgin adım kırmızı et ile ilgili oldu. Bu konuda alınan kararla kırmızı ette hızlı fiyat artışı yerini ılımlı bir seyre bıraktı.  

Ama özellikle işlenmemiş gıda maddelerinin fiyatında gözlenen oynaklığa karşı ne yapılabileceği doğrusu pek belirlenebilmiş değil. Aslında işlenmemiş tarım ürünleri üretim cenneti konumundaki Türkiye'de böylesine bir dengesizlik yaşanıyor olması da anlaşılır gibi değil ya... 

Gıda Komitesi'nin alacağı kararlar fiyatlar üstünde sınırlı da olsa olumlu katkı yapacaktır, yapıyor da. 2014 yılı gıda enflasyonu yüzde 12.73 düzeyindeydi. 2015 sonundaki oran yüzde 10.87 oldu, bu yılın haziran sonundaki yıllık oran ise yüzde 6.63 düzeyinde gerçekleşti. Merkez Bankası'nın bu yılın sonundaki tahmini yüzde 8. Yani yılsonları itibariyle kabaca yüzde 13, yüzde 11 ve yüzde 8'lik bir eğilim söz konusu.  

Bu iyileşmenin ne kadarı Komite'nin kararlarıyla gerçekleşmiştir, ne kadarı başka etkenlere bağlıdır, ölçme şansımız yok. Ama yine de yüzde 8 olarak beklenen oranı daha aşağılara çekmek ve fiyatlarda insanların başını döndüren oynaklığı azaltmak durumundayız. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar