Fed perdeyi indirdi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Korkuyla beklenen gerçekleşti. ABD Merkez Bankası kıymetli evrak alarak ekonomiye pompaladığı likiditeyi sonlandırdı. Böylece 2008 yılı sonunda başlatılan para miktarı genişletilmesi politikası (QE) 2014 yılının üçüncü çeyreğinin başında durduruldu. Perde indi. 

ABD’nin böyle bir süreci neden başlattığı artık iyi biliniyor. 2007’de ilk işaretleri alınan küresel kriz 2008 yılında önce hızlandı son baharda da tam bir krize dönüştü. Bu süreçte en hızlı davranan ABD krizi dipten çevirmek ve ekonomiyi yeniden canlandırmak için iktisat politikalarında gevşemeye gitti. Bu süreçte para politikası ön sırayı aldı. Ekonomiye likidite pompalanmasında (QE) ilk adım 2008 yılı Kasım ayında atıldı. “Birinci Gevşeme” (QE1) olarak adlandırılan bu süreç 2010 yılı birinci yarısına kadar sürdü ekonomiye 1.3 trilyon dolar verildi. 

Para politikasının bu ölçüde gevşemesi ekonominin canlanması yönünde beklenen sonucu tam olarak üretemedi. Bunun üzerine tahvil alımı da devreye sokularak gevşek politika yeni bir evreye taşındı. 2010 sonuna doğru başlayan bu safh a 2011’in ortasına kadar sürdü. Buna da “İkinci Gevşeme” (QE2) adı verildi. Kısa süren ikinci gevşeme döneminde de ekonomiye 600 milyar dolar verildi. Eylül 2012 de parasal gevşeme boyutu büyütüldü. Bu tarihte başlayan “Üçüncü Gevşeme” (QE3) dönemi geçtiğimiz Çarşamba gününe (29 Ekim 2014) kadar sürdü . Bu dönemde ekonomiye her ay 85 milyar dolar olmak üzere toplamda 1.6 trilyon dolar enjekte edildi. Böylece altı yıllık gevşeme sonucunda FED Amerikan ekonomisine toplam 4.5 trilyon dolar likidite verdi. Bu ölçüde parasal gevşeme kuşkusuz faiz oranında hacimli bir gerileme yarattı. 

Geçtiğimiz günlerde sonlanan parasal gevşeme süreci ABD ekonomisinde krizden çıkma, büyümenin yeniden hızlanması yönünde pozitif sonuçlar yarattı. ABD ekonomisi gelişmiş ülkeler arasında en hızlı büyüyen ekonomi konumuna yükseldi. Ancak bu uygulamayı başından beri eleştiren çevreler oldu. Bunlar bu gün de eleştirilerini sürdürüyorlar. Temel eleştiri bu ölçüde bir parasal gevşemenin ciddi enflasyon yaratacağı tedirginliği üzerine inşa edildi. Ancak, ABD’deki uygulama enflasyonist baskı yaratmadı. Tersine enflasyon uzunca süre kaygı verecek ölçüde düşük düzeyde seyretti. 

Parasal gevşeme sürecinde ortaya dökülen 4.5 trilyon dolar bütünüyle ABD ekonomisine sıkışıp kalmadı kuşkusuz. Tüm küreye yayıldı bu para. Gelişmekte olan ekonomilerin pek çoğu bu genişlenmeden nasiplendi. Bu ülkelere gelen para bunların da büyümelerine olumlu katkı yaptı. Bunlar da bol para-düşük faiz rejimine uyum sağladılar, gevşediler. Ama, bu süreç söz konusu ülkelerde bir QE bağımlılığı da yarattı. 

Şimdi FED “artık size bol ve ucuz para yok” bu oyunda perdeyi indirdi. Aslında FED perdenin ineceğini bir yıl önceden belli etti. Özellikle bol para-düşük faiz bağımlısı haline gelmiş ülkelerde bu sürecin sonlanacağının ima edilmesi bile gerilim yaratmaya yetti. Gerilim ve artan volatilite devam ederken FED aylık bazda likidite artışını yavaşlatmaya başladı. Aylık 85 milyar dozunda olan likidite artışı onar milyar dolarlık parçalar halinde azaltıldı. Geçtiğimiz Çarşamba günü kalan 15 milyar doların da verilmeyeceğinin açıklanmasıyla QE süreci bitirildi. 

İlk gün tepkileri beklenen yönde oldu. ABD de tahvil faizi yükseldi, dolar değer kazandı, borsa temposunu sürdürdü. ABD dışındaki ülkelerde de farklı dozlarda da olsa tepkiler aynı yönde oldu. Bunlarda faiz yükseldi, ulusal paralar değer kaybetti, borsalar ise en hafif deyimiyle yönsüzleşti. Şimdi iki aşamadan geçileceğini düşünüyorum. İlk aşamada likidite artışı duracak ama henüz bir parasal daralma yaşanmayacak. ABD’den başlayacak bir faiz yükselme sürecinin başlamasına henüz bir süre olacağı anlamına geliyor bu. Uzun süredir merak ve kaygı konusu olan bu faiz yükselmesine geçtiğimiz toplantısında FED de net bir açıklama getirmedi. İma yoluyla bu sürenin önümüzdeki yılın ortasına kadar gidebileceğini söylese de, istihdam ve enflasyondaki gelişmelere bağlı olarak faiz yükseltilmesinin daha önce de başlayabileceğini de metin arasına sıkıştırmış durumda. Yani parasal genişlemenin bütünüyle bittiği kesin ama bunun faiz sonucunun ne zaman ortaya çıkacağı hala muammalı. 

Aslında QE’nin sonlanmasının kesin ve etkin darbesi bu ikinci evrede gelecek diye düşünüyorum. Genişlenin sonlanması durumu olduğu noktada bekletiyor. Buna karşılık, ardından, faizin yükseltildiği noktadan itibaren küresel ölçekte mevcut para stoku da küçülmeye başlayacak. Yani hızı kesilen fon akışı bir anlamda tersine dönecek. Özellikle bol para bağımlısı haline gelmiş ülkeler açısından bu perdenin bütünüyle inmesi anlamına geliyor. Hazırlıklı olmak gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018