Fed rahatlattı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

Türkiye çarşamba gece yarısını yaşarken, ekonomi ile ilgilenenler; başta TCMB yöneticileri, bürokratlar, bankacılar ve para ile işi olanlar bir türlü uyuyamadılar. Kulakları öğle sonrasını yaşayan ABD’den gelecek haberde idi. Haberin kaynağı ABD Merkez Bankası Fed’di. Karar ise Fed’in  açık piyasa işlemleri yolu ile aylık 85 milyar dolarlık varlık alım politikasına, daha doğrusu piyasalara ay da 85 milyar dolar para arzı politikasına devam edip etmeyeceğine ilişkinde. Beklenti alım tutarının 10 milyar dolar azalacağı yönündeydi.  Fed piyasa beklentisinin aksine, alım tutarını azaltmama kararı aldı. Fed, bu kararına gerekçe olarak ABD ekonominin henüz yeterince hızlı büyümemesini, işsizlik oranının hala yüksek olmasını,  enflasyon oranının  uzun dönem hedefinin altında olmasını gösterdi.

Fed’in kararı özellikle Türkiye’nin de içinde bulunduğu yükselen ekonomilerin kısa dönemde rahatlamaları için önemli bir destektir. Yükselen ekonomiler arasında yer alan özellikle Türkiye, Güney Afrika, Çin ve Hindistan son üç aydır sermaye çıkışları nedeni ile ciddi tedirginlik yaşıyorlardı. Karar ile bu ülkeler sermaye çıkışını durdurmak için üzerilerindeki kur ve faiz oranını artırma baskısından da kurtulmuş oldular. Çin’i bu ülke gurubundan ayrı tuttuğumuzda, geriye kalanlar kriz eşiğinden dönmüş oldular. Fakat altını çizerek yazıyoruz, bu rahatlama geçici.

Çünkü, adını saydığımız ülkelerin her biri, farklı ağırlıklarla da olsa, ekonomilerinde önemli yapısal sorunlar var. Türkiye’de bu sorunların ağırlığının en yüksek olduğu ekonomilerin başında yer alıyor. Sorunların neler olduğunu ben söylemeyeyim, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan söylesin. Hükümetin akıllı bakanlarından birisi olan (akil değil) bakın Çarşamba günü ekonomiye ilişkin nasıl bir saptama yaptı. Babacan  şöyle diyor: "Sadece büyüme tablolarına baktığımız zaman tablo fena değil. Ama büyümenin kalitesiyle ilgili bazı endişelerimiz var. Kaliteli iyileştirme için daha fazla çaba harcamamız gerekecek. Türkiye olarak, kazanıp sonra harcamamız gerekiyor…. Borçlanarak yaşanan bir refahın sürdürülebilir olmayacağını unutmamak lazım… Nicelik olarak hangi ülkenin yüzde kaç büyüdüğü değil ama büyümenin niteliği de bundan sonraki dönemde herkesin dikkat etmesi gereken önemli bir unsur... Büyümenin kalitesi derken, büyümeye sadece ekonomik bir gösterge ve sadece rakamsal boyutuna baktığımızda o ekonominin yapısıyla ilgili fazla bilgi vermediğini kastediyorum. Bir ülke yüzde 3, bir ülke yüzde 7 büyümüşse yüzde 7 büyüyen ülke çok iyi iş çıkarmış diyebiliyor muyuz acaba?” Babacan, büyümenin 3 önemli unsuru bulunduğuna bunların finansal, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik olduğunu, çoğu ülkede siyasetin kısa vadeye odaklanabildiğini dile getirip devam ediyor “ ...Büyümenin niteliğine baktığımızda, büyüme kamu sektöründen mi geliyor yoksa, özel sektörden mi geliyor? Büyüme tüketerek mi yoksa yatırım harcamalarıyla mı oluyor? Büyüme iç tasarruflara dayanan bir büyüme mi yoksa dış kaynağa bağlı bir büyüme mi? Büyümenin sonucunda kamunun borç stoku, şirketlerin borcu nereye gidiyor? Finans sisteminin kaldıracı bankaların bilanço büyüklükleriyle sermayesini mukayese ettiğimizde bilanço yapıları, hane halkının borçluluk oranı nereye gidiyor? Tüm bunları beraberce değerlendirilmesi önemli, bunlara dikkat edilmezse, büyümenin finansal sürdürülebilirliği ile ilgili riskler her an karşınıza çıkabilir."

Aktardığımız cümleleri gazeteciler, uzmanlar söylerse işini kaybediyor. Bundan dolayı Sayın Bakanın ağzından yazdık. Ama sormadan da yapamıyoruz. Türkiye ekonomisinin son on yılında hükümet olan AKP bu sorunları yaratmadı mı? Yoksa var olan sorunların üstüne yeni sorunlar mı ekledi? Sayın Bakanın tespitini yaptığı sorunlar aşmak için Hükümet hangi politikaları üretti?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019