Finansal Fair Play ne kadar fair?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Geçen hafta Finansal Fair Play kurallarının amaçlarını ne ölçüde gerçekleştirebildiğini analiz etmiştik. Bu hafta da Finansal Fair Play kurallarıyla rekabeti daha adil hale getirmeyi hedefl eyen UEFA’nın, bu konuda ne kadar yol alabildiğini irdelemeye çalışacağız. 

Finansal Fair Play Kuralları uygulaması İngilizler yüzünden ertelendi 

Finansal Fair Play kuralları (FFP) 2012-13 sezonundan itibaren uygulamaya alınacakken, İngiliz takımlarının bu kurallara hemen uyamayacaklarını ileri sürerek itiraz etmeleri, uygulamanın 2014-15 sezonuna ötelenmesini beraberinde getirdi. Özellikle Premier Lig Başkanı Scudamore’un FFP’ne yaptığı eleştiriler1, UEFA’nın bu kuralları ertelemesine neden oldu. 

PSG yaptırımlardan süre uzatımıyla kurtuldu 

Mali yapısındaki olumsuzluklarına karşın, Fransız PSG kulübünün yüksek tutarlı transfer harcamalarına kayıtsız kalan UEFA, diğer çevre ülkeleri takımlarına uyguladığı yaptırımları bu kulübe uygulayamadı. 2 ‘’Her şeyi futbolun iyiliği için yaptığını’’ ifade eden PSG’nin avukatının 2008 yılına kadar Platini’nin oğlu olduğunu da burada sizlere anımsatırsak, UEFA’nın bu uygulaması hakkında belki bir fikir sahibi de olabiliriz.

En borçlu liglere daha çok tolerans 

Son beş yılda transfere 3.4 milyar euro harcayan Premier Lig ve 2.1 milyar euro harcayan İtalyan Serie- A, bu süreçte Avrupa transfer harcamalarının %49’unu gerçekleştirmiş durumdalar.4 Bu iki lig aynı zamanda net borcu en yüksek iki lig olarak karşımıza çıkıyor. İki ligin toplam gelirleri de 5.6 milyar euroya ulaşıyor. 5 Kısacası, finansal futbola mali anlamda en çok katkıyı sağlayan iki ligle karşı karşıyayız. Durum böyle olunca, UEFA’nın da bu liglere yaptırım uygulama konsantrasyonu, çevre ligler kadar olamıyor. 

Plati’nin sağ kolu UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino, Finansal Fair Play kurallarının uygulamaya alındığı 2011-12 sezonundan, 2014 sezonuna kadar geçen süre içinde kulüp net zararlarının toplamda 1.7 milyar eurodan 400 milyon euroya kadar düşürüldüğünü ve bu sayede kulüplerin mali yapılarında önemli iyileşmeler sağladıklarını ifade etse de6, aslında Finansal Fair Play bazı büyük kulüplere, küçük kulüplerdekine benzer bir yaklaşım sergileyemedi. 

Dokunulmazlığı olan ligler 

Yukarıda dile getirdiğimiz merkez liglerin transfer harcamaları, borçlar ve zarar tutarları, aslında endüstriyel ve finansal futbolun temsilcisi UEFA’nın, FFP kapsamında ligler arasında ‘’rekabeti adil hale getireceği’’ savına çok sadık kalmadığını bize gösteriyor. 

Avrupa’nın beş büyük ligi ve bu liglerin en üst seviyedeki takımları bugün parasal ve sportif anlamda Avrupa futbolunu domine ediyorlar. Bu durum onlara ekstra bir avantaj yaratırken, diğer taraftan reyting güçleri nedeniyle, onlara açıktan olmasa da bir dokunulmazlık sağlıyor. UEFA bu kulüplere yaptırım uygulasa bile, Barcelona örneğinden de görülebileceği üzere ‘Transfer Kısıtlaması’ gibi daha basit yaptırımlara yönelebiliyor. 

Showbusiness Must Go On! (Showbusiness devam etmeli) 

Nitekim, bu kuralların ivedilikle uygulanması gereken bu ligler ve kulüplere yukarıda dile getirdiğim nedenlerden dolayı UEFA hep toleranslı davrandı. Avrupa’nın en gözde kulüpleri aynı zamanda en fazla borca sahip kulüpler. Endüstriyel futbolun göz bebeği ve rol model kulüplerinden Manchester United’ın borcu 700 milyon sterline yaklaşırken, Real Madrid’in borcu 500 milyon euronun üzerine çıkmış durumda. Hal böyle olunca, FFP’in başarıyla hayata geçirilebilmesi çok mümkün olmayabilirdi. Platini bu duruma uygun orta bir yol bularak, süreyi uzattı ve bu kulüpleri de bu uygulamanın içine çekmeye çalıştı. Bu kuralın çalışabilmesi ve uygulanabilmesi özellikle endüstriyel futbolun ikonu olmuş kulüplerde başarıya ulaşmalıydı. Örneğin, Showbusiness’ın en önemli kulüplerinden Chelsea’ye, sahibi Roman Abramovich 748 milyon sterlin borç vermişti ve FFP gereği bu borcu sahibine iadesi gerekmekteydi. İşte bu koşullar altında Platini FFP’i hayata geçirebilmek için öncelikle bu ülke liglerinin futbol otoritesini sıkıştırmaya başladı ve bu sıkıştırmadan sonuç ta aldı. Premier Lig Başkanı Scadumore İngiliz kulüplerinin bu borçluluk seviyesi ile devam edemeyeceklerini ifade etti. 

Yine bu kurallardan belki de rekabeti en çok etkileyen, en önemlisi olan, bir kulübün transfer harcamaları ile oyuncu ücret ve maaşlarının, toplam giderlerin yüzde yetmişinden daha fazla olmaması kuralıydı ve bu kuralın istisnasız hayata geçirilmesi gerekmekteydi. 

Her şey futbolun daha da finansallaşması ve futbol pastasının büyümesi için mi? 

Giderleri gelirlerini aşan ve beşyüz milyon Euro borca sahip Real Madrid’in Yüz milyon euroya Gareth Bale’i alarak, asrın transfer rekoru kırmasını; futbol dışı fonlara izin vermeyeceğini ifade eden UEFA’nın, bu sene Körfez fonlarından birisinin 250 milyon euro transfer harcaması yaptığı Fransız PSG kulübüne seyirci kalmasını, sahibi Abramovich’e 748 milyon sterlin borcu olan Chelse’nin Şampiyonlar Ligi’nde oynamasını, 700 milyon sterline yaklaşan borcu ve son beş yıldır zarar eden Manchester United’ın Şampiyonlar Ligi’ne alınmasını, sahibi bir Körfez şeyhi olan Manchester City’e 450 milyon sterline ulaşan futbol dışı paranın enjekte edilmesine seyirci kalan bir UEFA’ya ne kadar güvenebileceğiz?

FFP rekabeti adil hale getirecekse küçükleri de gözetmeli

UEFA güvenilirliğini sağlamlaştırmak ve gerçekten de Avrupa’da futbolun geleceğini güvenceye almak istiyorsa, mutlaka çifte standart uygulamasına son vermelidir. Rekabeti bozan olumsuzlukları ortadan kaldırmalı, dengede rekabeti sağlamalıdır. Büyük kulüplerin lehine haksız rekabete izin vermemelidir. Beş büyük ligin dışındaki liglere de Avrupa futbolunun ihtiyacı olduğunu görmelidir. Sadece reyting uğruna, futbolun geleceği feda edilmemelidir. Büyük kulüplerin büyüklüğü, oynayacakları rakiplerinin büyüklükleriyle orantılıdır. Bırakın da, diğer ligdeki takımlar da rakipleriyle mücadele edebilsinler... Eğer Michel Platini söylemlerinde gerçekten samimiyse, eylemlerinde de samimi olmalı, hakkaniyetten uzaklaşmamalıdır. Avrupa futbolunun geleceği Platini’nin en öncelikli gündemini oluşturuyorsa, FFP uygulamalarında tarafsız ve adilliğini kaybetmemelidir. Bizim gibi çevre futbol ülkeleri de (Periferi futbol ülkeleri), gelişen Avrupa futbolunda söz sahibi olmak, futbol ekonomisinden hak ettikleri payları almak istiyorlarsa, UEFA karşısında kapı kulu olmaktan vazgeçmeli, yeri ve zamanı geldiğinde UEFA’ya karşı dik bir duruş sergileyebilmeliler.


DİPNOTLAR
(1) http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/football/eng_prem/9364531.stm
(2) http://www.lequipe.fr/Football/Actualites/Fairplay-financier-les-sanctions-contre-le-psg-sont-levees/ 570906;”PSG step up transfer plans as UEFA lift fi nancial fair play restrictions – report’’ - http://www. espnfc.com/story/2510651/psg-transfer-plan-uefalift-financial-fair-play-restrictions
(3) “Michel Platini: ‘All the decisions I make are for the good of football’ http://www.theguardian.com/football/2013/may/24/michel-platini-uefa-football
(4) The European Club Footballing LandscapeFinancial Year 2014, http://www.uefa.org/MultimediaFiles/Download/Tech/uefaorg/General/
02/29/65/84/2296584_DOWNLOAD.pdf
(5) “Revolution”, Annual Review of Football Finance,Deloitte, Sport Business Group, June 2015.
(6) http://www.bbc.com/sport/0/football/32784375

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar