Fitch ne dedi? Merkez Bankası ne yapar?

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU dunyaweb@dunya.com

Fitch Türkiye’nin ne notunu değiştirdi ne de görünümünü. Açıklamasında para politikası açısından şu satırlar dikkat çekiciydi.

“Piyasa baskısını azaltmak ve dış finansal istikrarı korumak için Merkez Bankası’nın 2013-2014’te faizleri keskin biçimde artırmasına yola açan gelişmelerin gösterdiği gibi, küresel risk alma iştahında oluşabilecek oynaklıklara karşı Türkiye’nin (koruyucu –ben ekledim) tamponları zayıf. ABD Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırmasıyla oluşacak yeni bir Türk finansal varlıklarının elden çıkarılması dalgası riski yüksekliğini koruyor; özellikle de Merkez Bankası kredibilitesi hakkındaki kaygılar sürmeye devam ederse. Seçimden sonra Merkez Bankası daha genişlemeci bir para politikası uygulamak için artan bir baskı altında kalırsa, politika uyumu ve kredibilitesi yeni gerginliklere gebe kalabilir.” Bunları söyledikten sonra Türkiye’nin hangi gerçekleşmeler olursa notunun düşeceğini sıralıyor. İlk madde şöyle: “Küresel risk alma iştahındaki oynaklığa karşı Türkiye’nin (koruyucu –ben ekledim) tamponlarını zayıflatan yeni bir politika kredibilitesi ve uyumu aşınması.”

Peki, Merkez Bankası daha genişlemeci bir para politikası uygulamak için tekrar baskı altına alınabilir mi? Bu soruya ‘azımsanmayacak bir ihtimalle’ diye cevap vereceğim. İki nedenle.

Birinci nedenim şu: Yakın geçmişteki uygulamalara bakınca insan daha değişik düşünemiyor. Uzun bir süredir bu baskı var. Merkez Bankası’nın Sayın Cumhurbaşkanı’na son sunumundan önceki haftalarda bu baskı zirveye çıkmıştı. Gazete arşivlerine şöyle bir bakınca, mesela kasım-aralık aylarında Sayın Başbakan’dan da faiz indirim isteği geldiği rahatlıkla görülebilir. Benzer açıklamaların yine yapılmaması için bir neden yok. Hele, AKP seçimi kazanır ve yeni hükümeti kurarsa.

İkincisine bir süredir dikkat çekiyorum: Türkiye ekonomisi 2012’den bu yana düşük büyüme-düşük yatırım-yüksek kredi artışı-yüksek dış borçlanma sorunu yaşıyor. Bir anlamda mevcut ekonomi politikasının tıkandığını gösteriyor bu bileşim. Yeni bir politika arayışı olması çok doğal. Bu çerçevede, para politikasının da değiştirilmesi isteği var/olacak gibi görünüyor. Bu nedenle Merkez Bankası yasası gündeme getiriliyor; değiştirilebileceği söyleniyor.

Dolayısıyla, ilk fırsatta aynı baskının uygulanabileceğine dair oldukça ikna edici nedenler var. Elbette, döviz kurunun keskin biçimde arttığı bir ortam, bu baskıların yapılacağı bir ortam değil. Zaten ‘Merkez Bankası sorununun’ şimdilik rafa kaldırılmasının nedeni de keskin yükseliş. Lira dolar ve euro karşısında istikrara kavuşursa tekrar baskı gündeme gelebilir.

Kredi notu meselesini bir tarafa koyayım. Ekonomi politikası belirsizliğine geleyim. Sözünü ettiğim ortamda, Merkez Bankası’nın yakın gelecekte nasıl bir para politikası uygulayacağını kestirmek çok zor. Bu, önemli bir ekonomi politikası belirsizliği. Açık ki bu tür bir belirsizlik Türkiye ekonomisi açısından iyi değil. Türkiye’nin riskini yükseltiyor. Özel sektörün yatırım yapma iştahını da köreltiyor.

Merkez Bankası’nın nasıl davranabileceği hakkında (dikkat; nasıl davranması gerektiği hakkında değil) yine de bir tahmin yapılabilir. Şu saptamalara dayanarak: 1) Merkez Bankası, küresel risk alma iştahı yerinde olduğunda (döviz kuru üzerine baskı olmadığında) enflasyon da iki haneye yükselme riski göstermiyorsa, fırsat bu fırsattır diyip faiz indiriyor. 2) Yani, Merkez Bankası en azından 2012’den bu yana yüzde 8 civarında bir enflasyonu tolere eden bir görüntü sergiliyor. 3) Ancak döviz kuru keskin biçimde yükselirse, ortalama fonlama maliyetini keskin biçimde artırıyor. Kimi zaman bu artışa politika faizi artışı da eşlik ediyor. 4) Kısacası, Merkez Bankası için ‘fırsat bulduğunda faiz indirmeye eğilimli’ bir merkez bankası algısı oluşmuş durumda.

Bu çerçevede, ABD Merkez Bankası faiz indirimini Eylül ayına ötelerse ya da Haziran ayında artırsa bile bir önceki toplantıda olduğu gibi faiz indiriminin çok sınırlı olacağı algısını yaygınlaştırırsa ve bizim Merkez Bankası üzerine faiz baskısı da kaldırıldığı raftan indirilmezse, Merkez Bankası aradığı fırsatı bulur ve faiz indirir. Dikkat: bu uzun cümlede enflasyondan hiç söz etmedim. Merkez Bankası’nın yasası çerçevesinde temel amacının fiyat istikrarı olmasına rağmen söz etmedim. Yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu bir ülkede enflasyonun yüzde 7’ye düşmesi halinde herkesin sevineceği olgusuna rağmen etmedim. Merkez Bankası faiz indirse bile, 2015 GSYH büyümesinin değişmeyeceği bir ülkede söz etmedim. Garip değil mi?    
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018