Futbolun endüstriyel gelişiminde finansal aşama (I)

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Üç bölüm halinde planladığımız “Futbolun Endüstriyel Gelişiminde Finansal Aşama” başlıklı makalemizin, bu hafta ilk bölümünü yayınlıyoruz. Bu hafta, Endüstriyel futbolun tarihsel ve ekonomik olarak nasıl geliştiğini ele alacağız. Önümüzdeki haftalarda ise endüstriyelliğin neden olduğu sıkıntılı durumları değerlendireceğiz. Son bölümde ise, rekabetin nasıl ve ne şekilde değiştiğini sizlerle paylaşacağız.

Futbolun sütrüktürel gelişimi

Futbolun sütrüktürel gelişimine bakıldığında, 1870’lerden başlayıp 1904 FIFA’nın kuruluşuna kadar ki, ilk dönem olmak üzere üç temel dönemde kurallarını, kurumlarını ve kendi yapısını oluşturduğunu gözlemleriz.1 

1904-1954 arası, yani FIFA’nın kuruluşundan UEFA’nın kuruluş yılı olan 1954’e kadar geçen süre, futbolun endüstriyel futbol öncesi sütrüktürel yapılanmasının tamamlandığı ve yavaş yavaş sermaye birikim koşullarının oluşturulmaya çalışıldığı ikinci dönemdir. Bu dönemde futbol endüstriyel dönem öncesi, yavaş yavaş sermaye birikim koşullarını oluşturmaya başlar.

Üçüncü dönem ise, futbolun endüstriyel dönem öncesi olan 1954-1990 arası ikinci döneminin bitip endüstriyel aşamanın başladığı üçüncü dönemdir. Bu dönemde, artık futbol her türlü kurum ve kurallarını, endüstriyel gelişim sürecine göre uyarlamaya başladığı ve oyun olarak niteliksel değişim ve dönüşüme uğradığı, günümüze kadar devam eden dönemdir. 

Bu gelişim ve değişim sürecinde futbol önce oyun yapısını geliştirdi, daha sonra niteliksel ve niceliksel bir dönüşüm sürecine uğrayarak bugünkü endüstriyel yapıya dönüştürdü. Futbolun alt yapı ve üst yapı olarak en üst seviyede olduğu bir dönemdir bu aşama. Futbol bu dönemde pazar için üretilen bir meta haline gelmiştir. Futbol kulüplerinin bu dönemde yapısı değişmiş, birer ekonomik örgüt haline gelmiştir. Taraftarın yerini tüketici taraftar ya da müşteri taraftar almıştır. Rekabetin yapısı değişmiş, merkez ligler ve çevre ligler yapılanması oluşmuştur. Dijital yayın platformlarının gelişimiyle, futbol pazarlanan bir ürün konumundan, diğer ürünleri küresel olarak pazarlayan ve satan ürün konumuna gelmiştir. Bu aşamanın bir ileri aşaması daha vardır ki, bu döneme de Finansal Futbol aşaması diyoruz.

Futbolun endüstriyel aşamaya ulaşması

1990'lardan itibaren dijital platformların gelişmesi ve giderek yaygınlaşmasına paralel olarak futbolun yapısı ve niteliği farklı bir boyuta evrildi. Futbol bu süreçte endüstriyel bir karaktere dönüştü. 2000'li yılların başından bu yana televizyonun internet ve sosyal medya ile girdiği sinerjik ve simbiyotik ilişki, hem görsel teknolojiyi, hem de futbolu derinden etkiledi. Bu gelişim ve değişim süreci futbolun ticarileşmesi ve parasallaşmasını çok farklı bir alana, yani finansallaşmaya taşıdı. Özellikle, UEFA’nın gelir maksimizasyonu odaklı organizasyonlara ağırlık vermesi, Şampiyonlar Ligi’ni bu kapsamda yeniden dizayn etmesi, kulüpleri yüksek gelir ve giderli bütçeler yapmaya özendirdi. Ancak, bu koşullarda bu yarışmalarda parasal gelirden pay almak mümkün hale getirildi. Bu da, kulüplerin finansal bir yapılanmaya gitmesine sebep oldu. 

Kısacası, futbolun 1990’lı yıllarla başlayan endüstriyel transformasyon süreci, 2000’lerden itibaren daha farklı bir aşamaya ulaştı. Bu süreçte teknolojinin tamamen televizyon ve internet emrine girmesiyle, kulüplerin kendi faaliyetlerinden yarattığı gelirlerin dışında (başta sponsorluk, halka arz, medya, maç günü gibi futbol gelirleri olmak üzere), çoğu gelirlerinde geometrik artışlar yaşandı. Futbolun yarattığı yıllık parasal gelirin Bu artışlar bir süre sonra bazı Ligler'de aşırı gelir yoğunlaşması ve buna bağlı servet birikimlerine neden oldu. Başta naklen yayın gelirleri olmak üzere gelirlerdeki sıra dışı artışlar, kulüplerin bütçelerinin büyümesine olanak sağladı.

tablo-2.jpg

Avrupa futbol gelirlerinin 2013-14 itibariyle ligler bazında dağılımına bakıldığında, Tablo:1) ile karşılaşıyoruz. Bu tabloya göre, 2014 itibariyle 19.9 milyar euro büyüklüğe ulaşan Avrupa futbol pazarının yarattığı gelirin %56.78’lik kısmı beş büyük ligden geliyor. Kalan %43.22’lik bölüm ise diğer 49 UEFA ülkesinden geliyor. Süper Lig ise yarattığı 600 milyon euroluk geliriyle Avrupa futbol pazarında %3’lük bir pata sahip. Tablo:1 bize parasal gelirin bölüşümünde ligler arasında ciddi bir dengesizliğin olduğunu ortaya koyuyor. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, Premier Lig’in tek başına Avrupa futbol gelirlerinin %19.60’ını tek başına ürettiğini söyleyebiliriz. Yine, 5 Büyük Lig içinde ise Premier Lig’in payı %35. Premier Lig’in bu kadar arayı açmasının temel nedeniyse, 2016-19 arası naklen yayın gelirlerinin satışından elde olunan 5,5 milyar sterlinlik rekor para. Bu parasal bolluk, sonuç olarak Premier Lig kulüplerinin ortalama gelirlerini de 125 milyon euroya çıkarttı. Ortalama gelirler Bundesliga’da 97, La Liga’da 86, Serie-A’da 78 ve Lig1’de ise 52 milyon euro düzeyinde… Tablo 1’den de görülebileceği üzere Avrupa futbolunun iktisadi ve finansal göstergeleri sürekli büyüyerek, önemli tutarlara ulaştı. Deloitte’un son tarihli raporuna göre Avrupa futbol piyasasının 2014-15 sezonu itibariyle parasal büyüklüğü 19.9 milyar euro olarak gerçekleşirken, bu tutarın 2016-17 sezonunda 25 milyar euroya ulaşması bekleniyor. 

tablo-1.jpg

Beş büyük lig arayı giderek açıyor!

Tablo 2’den de görüleceği üzere 5 büyük ligin 1996-2014 arası 5 büyük ligdeki parasal gelirler, %256 artarak, 2.4 milyar eurodan 8.6 milyar euroya ulaşmıştır. Bu süreçte gelirlerini nominal olarak en fazla artıran lig olarak karşımıza İngiliz Premier Lig çıkıyor. Premier Lig 1996-2014 arası gelirlerini tam 4.7 kat artırarak, 685 milyon eurodan 3.9 milyar euroya yükseltmiştir. Premier Lig’i Alman Bundesliga izliyor. Bundesliga 444 milyon euro olan gelirlerini 2.3 milyar euroya yükseltirken, İspanyol La Liga 451 milyon euroluk gelirini 1.9 milyar euroya, İtalyan Serie- A 551 milyon euro olan gelirini 1.7 milyar euroya ve Fransız Lig 1 de 293 milyon euro olan gelirini 1.5 milyar euroya yükseltme başarısı göstermiştir. 
**
(1) Tuğrul Akşar- Kutlu Merih, Futbol Ekonomisi, Literatür yay., Birinci Basım Haziran 2006, İstanbul, sh. 137-145.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar