Forma rekabeti ve puan bereketi

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com Fenerbahçe-Oftaşspor maçına dair önce şu tespiti yapalım. Sarı-lacivertlilerde mevcut kadro yapısının beraberinde getirdiği forma rekabeti, aynı zamanda takımın klasmandaki yerinde de önemli derecede etken olmaya başladı. Önce Kezman sakatlandı, Semih takımını sırtladı sonrasında Semih'in sakatlığı bu kez Kezman'ın yükselişe geçmesiyle sonuçlandı. Tıpkı daha önce Aurelio ve Deniz'in eksikliklerini Kemal ve Selçuk'un başarıyla yamaması gibi, Kezman da formanın pahalı olduğunu anlayınca performansında sıçrama yaptı. Lig, kupa ve Avrupa gibi çoklu hedefleri aynı anda kovalayan takımlarda bu uzun maratonun yıpratıcı etkileri göz önünde bulundurularak geniş bir kadronun kurulması alışılagelmiş bir yönetim tandansı. Ancak geçmişte pek çok örneğini gördüğümüz üzere, büyük takımların kalburüstü futbolculardan kurdukları geniş kadrolar ahenk içinde yönetilemediğinde zaman zaman iç isyan boyutuna gelen huzursuzluklar ve antrenman sahasının dışına taşan forma mücadelesi takımlara köstek de olabiliyor. Zico'nun teknik direktörlük vasıfları -kimi zaman haklı gerekçelerle de olsa- ülkemizde yoğun eleştiriler alıyor. Bu eleştirileri bir yana koyarsak, Brezilyalı teknik adamın bu forma rekabetini hakça yönettiğini söylemek de olaylara nesnel bakan tüm futbol yorumcuları için doğru bir tespit olsa gerek. Fenerbahçe'de artık futbolu göz ucuyla takip edenlerin bile ezbere sayabildiği bir kadro şekillenmiş durumda. On bir kişilik bu maç kadrosunun dışında kalanlar ise sabırla bekleyip buldukları ilk fırsatta performanslarını ortalamanın üzerine çıkarmayı ve forma rekabetini Fenerbahçe'nin menfaatine kullanmayı seçiyorlar. Doğal olarak takımın sergilediği bu ahenk ligdeki puan grafiğine de yansıyor. Oftaşspor karşısına çıkan Fenerbahçe'de Lugano'nun yerine Yasin, Selçuk'un yerine Maldonado ve Semih'in yerine de Kezman forma giydiler. Bu üç futbolcu da maç içinde sergiledikleri performanslarla boşluklarını doldurdukları oyuncuları fazlaca aratmazlarken; Kezman hırsı, mücadelesi ve golü arayan futboluyla taraftarlarından bolca alkış aldı. Esasen karşılaşma birbirine benzer taktik anlayışlarda oynayan ve orta sahayı kalabalık tutarak savunma güvenliğinden taviz vermeyen iki ekibin mücadelesini ve dolayısıyla kısır bir maçı vaat ediyordu. Fenerbahçe kalede Volkan, defansta Gökhan, Yasin, Edu, R.Carlos; çift ön libero Aurelio ve Maldonado, sağda Deivid solda Uğur, tek santrfor Kezman'ın gerisinde ise Alex'le sahaya yayıldı. Rakip Gençlerbirliği Oftaşspor ise kaleci Recep'in önüne Murat, Giray, İlhan ve Orhan'dan dörtlü defans bloğunu kurmuş ve bu bloğun önüne Tozo ile Olgay'ı yerleştirmişti. Sol kanatta Bülent Kocabey ve sağda Serkan Atak ile kanatlarını çiftleyen kırmızı-siyahlılar, Sandro'yu da ileri uçtaki İbrahim Şahin'e yakın oynattılar. Takımların bu beşli orta saha düzenleri oyun kurma zorluğunu da beraberinde getirdi. Üstelik her iki takım defans bloklarını alan daraltmak amacıyla öne çıkarınca orta sahada top yapmak bir kat daha zorlaştı. Bu orta alan mücadelesinde Oftaşspor'un silahı genç ve mücadele gücü yüksek bir ekip olmalarıydı. Buna karşılık Fenerbahçe ise presi kırabilecek usta ayaklara ve hücum zenginliğiyle sonuçlanan kanat akınlarını organize edebilecek bir oyun liderine sahipti. Oyun içinde sarı-lacivertlilerin kanatlardan geldiği her pozisyonda Oftaşspor kalesinde bir tehlike yaşandı. Tabii bu pozisyonlarda başrol her zamanki gibi Alex De Souza'nındı. Takımların dar alanda oynaması aynı zamanda Kezman için de bir avantaj oldu. Sırp golcü geniş alanlara yatkın sprinter bir futbolcu olmadığından Oftaşspor defans bloğunun ve dolayısıyla tehlike bölgesinin içinde kaldı. Üstelik kaybettiği toplar da çoğu kez Fenerbahçe orta sahası tarafından toplandı. Her iki takımın tandemleri arasındaki mesafe düşünce Aurelio da zaman zaman Alex'e yakın oynadı. Aurelio topla oyuna girince de Fenerbahçe'nin bahsettiğimiz kalabalıktan topu sıyırıp kullanması kolaylaştı. Oftaşspor içinse söylenecek fazla bir şey yok. Defansif kurguları mükemmele yakın olmasına karşın hücumda aynı etkinliği sergileyemiyorlar. Fenerbahçe karşısında tek puan alma şansları devreye 0-0 girmeleriyle mümkündü. 29. dakikada Alex'in ayağından yedikleri penaltı golü 3 puanı onlar için Kaf Dağı'nın ardında bıraktı. Son olarak Fenerbahçe'nin yeni transferi Maldonado'dan bahsedelim. İlk kez içinde yer aldığı takımda ve bir maçlık performansıyla yorum yapmak peşin hüküm vermek olur. Bu maçtaki yüksek pas yüzdesi dikkat çekici ancak Şilili oyuncu çoğu kez topu yanlara ve geriye oynadı. Zorluk derecesi yüksek maçlarda gördükten ve takıma tam anlamıyla uyum sağladıktan sonra yapılacak değerlendirme kuşkusuz çok daha sağlıklı olacaktır. Sivasspor'da aritmi Geçtiğimiz hafta sahasında ağırladığı Fenerbahçe'ye farklı mağlup olan Sivasspor, bu hafta konuk olduğu Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu'nda da aradığını bulamadı. Aldığı 0-0'lık beraberlikle son iki haftada beş puan kaybeden Sivas ekibi ligin ilk yarısındaki ritmini kaybetmiş görünüyor. Hatırlayacaksınız, ligin 19. haftasında Sivasspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında 2-0'lık bir galibiyet almış ve biz köşemizde bu galibiyete rağmen oynanan futbolun çok da parlak olmadığını yazmıştık. O maç sonrası yaptığımız iki önemli tespit şu şekildeydi: "Maç sonunda tabeladaki skora bakarak Sivasspor'un yine etkili futbolunu sergilediğini düşünebilirsiniz ancak Belediyespor ayağa, çabuk ve etkili oyunuyla maç içinde çoğu kez Sivasspor'a problemler yaşattı. Turuncu-mavililerin son vuruş noktasındaki eksiklikleri maçın daha değişik bir skorla bitmesini engelledi. Sivasspor-Fenerbahçe mücadelesi iki takımın da kalan 14 haftasına yön verebilecek kadar önemli bir maç olacak." Yukarıda da belirttiğimiz gibi Sivasspor beklenen form düşüklüğünü yaşamaya başlamış görünüyor. Uzun lig mücadelesinde takımların form grafikleri değişkenlik gösterebilmekle birlikte, kırmızı-beyazlılar açısından alınan farklı Fenerbahçe mağlubiyetinin de bu düşüşte etken olduğunu söyleyebiliriz. Gaziantepspor önünde ilk yarıyı alışılmadık şekilde tek santrforla oynayan Sivas ekibi, ikinci yarıda bilindik sistemine dönse de maça yoğun biçimde ağırlığını koyan taraf ev sahibi Gaziantepspor'du. Karşılaşmaya her iki takım da 4-2-3-1 dizilişinde başlarken, Bülent Uygun ikinci yarı başında Cvetkov'u, 71'de ise İlhan'ı sahaya sürerek ofansif yönde adımlar attı. Ancak Sivasspor gerek kontrollü oynadığı ilk yarıda gerekse de hücuma dönük hamleler yaptığı ikinci yarıda kalesinde pek çok tehlikeli pozisyon atlattı. Sivasspor adına 1 puanı kaleci Akın'ın kurtardığını söylemek sanıyorum çok da yanlış bir tespit olmaz. Demek ki, Sivasspor'un yaşadığı sıkıntı oyun kurgusundan bağımsız biçimde oyuncuların moral değerlerindeki hasardan kaynaklanıyor. İki hafta öncesine kadar şampiyonluğa inanmaya başlayan ekip, bu yoldaki en büyük rakiplerinden Fenerbahçe'ye 4-1 gibi şok bir skorla mağlup olunca gözle görülür biçimde sarsılmış. Bu hafta Beşiktaş'ın Kayseri önünde aldığı mağlubiyet kırmızı-beyazlıları klasmanda bir basamak gerilemekten kurtardı ki, böylesi bir durum takım üzerinde daha da olumsuz sonuçların yaşanmasına yol açabilirdi. Oysa ki, Sivasspor şampiyonluk hedefinden uzaklaşmış sayılmaz. Ayrıca sergiledikleri performansla kırmızı-beyazlıların Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası vizesi alması da mümkün. Bunlar azımsanacak hedefler mi? 22. haftada Beşiktaş evinde Ankaraspor'u ağırlarken, Sivasspor ise Oftaş deplasmanına çıkacak. Fenerbahçe ve Galatasaray ise haftayı Sivasspor gibi deplasmanda geçirecekler. Rize-Fenerbahçe ve Konya-Galatasaray maçlarını da hesaba katarsak, zirve açısından en zor haftayı Sivasspor yaşayacak gibi görünüyor. Sivas'ın Oftaş önünde de puan kaybı yaşayarak dördüncülüğe düşmesi takımda daha büyük çaplı bir düşüşü tetikleyebilir. Bu açıdan Sivasspor, Oftaş maçına fizik antrenman kadar mental çalışmalarla da hazırlanmalı. Trabzonspor'da yeni dönem Trabzonspor, sancılı bir dönemden sonra düzenlediği 56. Olağan Genel Kurul'da 14. başkanını seçti. İbrahim Hacıosmanoğlu ile yarışan Sadri Şener, genel kurulun ikinci gününde yapılan seçimlerde 3296 üyenin 2 bin 151'inin oyunu alarak başkanlığa seçildi. Hacıosmanoğlu ise 1132 oyda kaldı. Bu sonuçla 1992-1993 yılları arasında bordo-mavili kulüpte başkanlık yapan Sadri Şener, 16 yıl aradan sonra yeniden koltuğa oturmuş oldu. Trabzonspor'da Sadri Şener ile birlikte seçilen 15 kişilik yönetim kurulunda şu isimler yer alıyor: Hayrettin Hacısalihoğlu, Necmettin Aytekin, Muammer Saka, Celil Hekimoğlu, Dursun Köse, Hasan Yener, İhsan Alioğlu, Mahmut Aksu, Saner Ayar, Levent Erkuloğlu, Cenker Üstün, Ali Sürmen, Kenan Sönmez ve Mehmet Öksüzoğlu. Trabzonspor'un yeni yönetimi mazbataları aldıktan sonra ilk toplantısında görev bölümü yapacak. Bu arada futbol takımı da 21.hafta karşılaşmasındaki rakibi Bursaspor'u Avni Aker'de 2-1 mağlup etti. Trabzonspor, Bursa'yı Yattara ve Gökdeniz'in golleriyle geçerken, yeşil-beyazlılara Tum'un golü yetmedi. Geçtiğimiz hafta Rizespor önünde aldığı farklı galibiyet sonrası hem Bursaspor'u yenerek çıkışa geçen hem de yeni başkanını seçerek yönetimde çalkantılı bir dönemi geride bırakan Trabzonspor'da Sadri Şener'in daha önce başkanlık yaptığı iki sezonun bilançosu ise şöyle: 1992-1993 sezonunda Trabzonspor, 66 puanla ilk iki sırayı paylaşan Galatasaray ve Beşiktaş'ın ardından ligi 60 puanla üçüncü sırada tamamlarken, 1993-1994 sezonunda ise 70 puanlı şampiyon Galatasaray ve 69 puanlı Fenerbahçe'nin ardında bu kez 59 puanla yine lig üçüncüsü olmuştu. Haftanın Olayı (Song Kamerun'u yaktı) Mısır, Afrika Uluslar Kupası finalinde Kamerun'u 1-0 yenerek altıncı kez şampiyonluğa ulaştı. Oldukça çekişmeli geçen 90 dakika içerisinde daha çok gol pozisyonuna giren ekip Mısır oldu. Özellikle de ilk yarının ikinci bölümünde rakibi üzerinde ciddi bir baskı kuran Mısır milli takımı, ürettiği pozisyonlardan sonuç elde edemeyerek devreyi 0-0'lık beraberlikle kapattı. Rakibini grupta da 4-2 yenmeyi başaran Mısır'a şampiyonluğu getiren golü 77. dakikada Mohamed Aboutrika kaydetti. Bu dakikada Mohamed Zidan'in ortasını iyi takip eden Aboutrika, Song'un büyük hatasını affetmedi. Kamerun'un savunmasında yer alan Galatasaraylı Rigobert Song anlaşılmaz bir hatayla topu savunmada uzun süre ayağında tutunca Zidan araya girdi. Zidan, ceza sahası içerisindeki arkadaşı Muhammed Abu Treika'yı gördü. Treika'da müsait gol pozisyonundan yararlanarak karşılaşmanın skorunu belirleyen golü attı. 1957'den bu yana düzenlenen Afrika Uluslar Kupası'nda en fazla şampiyonluğu 6 kez (2008 dâhil) kupaya uzanarak Mısır elde etti. Mısır'ı 4'er şampiyonlukla Gana ve Kamerun izliyor. Turnuvanın gol krallığını ise Kamerun adına kaydettiği 5 golle Samuel Eto'o kazandı. Futbol Aforizma "Hakemlerle olan problemimiz, onların kuralları bilip oyunu bilmemelerinden kaynaklanıyor." Bill Shankly "İçkiye, kadınlara ve arabalara çok para harcadım. Kalanı ise çar çur ettim." George Best

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016